𝑻𝒉𝒊𝒔 𝒊𝒔 𝒕𝒉𝒆 𝑩𝒍𝒂𝒄𝒌 𝑭𝒂𝒎𝒊𝒍𝒚

1.1K 97 83
                                    

~4~

Black Malikenesinde toplanan aile üyeleri durumu değerlendirmeye çalışıyorlardı.

Sirius küçüklüğünden beri biraz dikbaşlıydı, zaman zaman asilikleri de olurdu ama bunlar genelde mazur görülürdü. Soyun en büyük erkek varisiydi sonuçta.

Zaten Druella'nın üç kızından birinin, bir bulanıkla evlenip aileden atılması da hatırlandığı için sinirler gergindi. Andromeda, Ted Tonks ile evlendiği için, ailesi aynı durumun tekrar yaşanmasını istememişti. Bu yüzden, Narcissa henüz on iki yaşındayken Lucius Malfoy ile nişanlanmıştı.

Şimdi de Sirius Gryffindor olmuştu, buna ne yapacaklardı. Uzun yemek masasında herkes sessizce bir şeyler düşünüyordu. Ve normalin aksine hiçkimse görgü kurallarını takacak halde değildi.

"Onu da mı nişanlasak?" Diye öneride bulundu Druella, kafasını zorlukla masadan kaldırdı.

"Aynen." Dedi Dalga geçercesine Walburga. "Neydi Rabastan'ın kız kardeşinin adı? Hah, Evelyn! Onunla nişanlarız. Seninle de elti olduğumuz yetmiyor gibi bir de-"

"Walburga sakin ol." Dedi Orion bıkmış bir sesle.

"Hayır." Bellatrix başını kaldırdı. "Doğru söylüyor, nişanlamak mantıklı."

"Üzgünüm hayatım ama, sırf sen Rodolphus ile evlendin diye ben oğlumu onun kız kardeşine vermek zorunda değilim!"

"Evelyn olmak zorunda değil ki. Benim daha iyi bir fikrim var." Dedi şeytanice. "Sierra White?"

"Saçmalık!" Güldü Druella. "O da kanıbozukların içinde, unuttun mu Bella?"

"Doğru söylüyor." Dedi Bellatrix'i göstererek Orion. "Aldrich narşistdir, safkan üstünlüğüne inanmaz, White üstünlüğüne inanır. Kızının yoldan sapmasına izin vermeyecektir, Sirius da onunla birlikte sorunsuzca devam eder."

"White üstünlüğü?" Diye sordu alayla Bellatrix. "Ne üstünlükleri varmış onların?! Soylu Black ailesi duruken!"

"Bellatrix vakti değil." Dedi Cygnus sertçe. "Başım ağrıyor, şansını zorlama."

Kız kendi köşesine çekildiğinde konu da kapanmıştı. Asıl kafalarını kurcalayan nişan işiydi, çünkü mantıklıydı. Sadece iki saat sonra, farklı bir fikir çıkmadığı için herkes tek planda anlaşmıştı.

Cassandra ve Aldrich'i bir hafta sonraki yemeğe davet edecek, sonra da adamın ağzından laf alacak, gerekirse ikna edeceklerdi.

Yaşanan konuşmadan iki gün sonra White malikanesine ulaşan baykuş, uzun pencerenin üst kısmına konup içeri süzüldü. Mektubu, şöminenin karşısındaki siyah abanoz ağacından olma sehpanın üzerine bırakıp, geldiği gibi de uzaklaştı.

Erkenden uyanan Cassandra, mektubu açtığında biraz şaşırmamış da değildi. Daha birkaç gün önce az kalsın öldürdüğü Walburga, şimdi onları yemeğe mi çağırıyordu?

İşin içinde bir iş olduğunu anlamak zor değildi, özellikle de onun gibi zeki bir kadın için. Ancak bunu dikkate almıyordu, çünkü sürekli insanlarla uğraşmaktan -özellikle Aldrich'in babası olmak üzere- bıkmıştı. Herkesi kendi haline bırakmak istiyordu.

Öyle de yapmıştı, mektup geldikten sadece 4 gün sonra, o yemeğe gitmişlerdi. Oldukça da sorunsuz geçmişti, konu çocuklara gelene kadar tabii ki.

Walburga, kısa bir süre öncesine kadar sürekli olarak Sirius'u övme eğilimindeydi, sadece Gryffindor olduğu için gözden düşen oğluna, bunun öncesinde fazlasıyla değer veriyordu.

DARKSTAR - SİRİUS BLACKWhere stories live. Discover now