𝑯𝒐𝒈𝒔𝒎𝒆𝒂𝒅𝒆

729 66 28
                                    

~10~

Şatonun bildiğimiz her yerini haritaya ekledikten sonra geriye sadece hayata geçirmek kalmıştı. Cumartesi sabahı kalkıp saçlarımı taradım ve salık bıraktım. Koyu lacivert bir tutumun içine siyah kısa kollu bir tişört giydim ve aşağı inerek kim var kim yok kontrol ettim.

Harita diğerlerinde olduğu için hala manuel yöntemlerle onları arıyordum. Erkekler kulesine tırmanıp hızla onların yanına ulaştım. "Hazır mısınız?"

"Eveet," dedi Remus ikinci e'yi uzatarak. "James'in hazırlanmasını bekliyoruz."

"Care sen mi geldin?" James kafasını karyolanın yanından uzattı. "Kurtarıcım! Bunu yapsan yapsan sen yaparsın!"

"Ne lazım?" İlerleyerek karyolanın yanındaki masaya ilerledim.

"Sence hangi parfümü sıksam?"

"Sabahtan beri bizi darlıyor." Diye oylama yaptı Sirius.

"Sence hangi elimle yumruk atsam?" iki elimi de kaldırıp yumruk yaptım. "Sağ mı? Sol mu?"

Suratının halini gördüğümde yumrukları indirerek göz devirdim. Masanın üzerindeki parfümleri bakarak en süslü kutuyu elime aldım. James daha tepki veremeden birkaç fıs üzerine sıklıkta sonra omzundan çekerek kapıya ittim.

"James hazır, hadi çıkalım."

"Önce durun." Peter'ın sesiyle içeri döndüm. "Ne oldu?"

"Haritayı ne zaman deneyeceğiz?"

Sorarcasına diğerlerine baktım. "Hogsmeade'den dönüş saatinde dönmeyelim. Herkes gitsin, sonra Balyumruk'un altından ya da Bağıran Baraka'dan dönelim. Nasıl fikir?"

"Güzel, çıkalım o zaman."

"Sierra, kola aldın mı?" Dedi Sirius kapıdan çıkarken.

"Aldım." Cebimdeki misketleri avuçlayarak ona gösterdim.

"Harikasın."

Sırıttım. "Elbette öyleyim. Asıl sen sigara aldın mı?"

Cebinden bir avuç çakıl taşı çıkardı. "Elbette aldım."

"Güzel." Tek kolumu onun, diğerini de öbür tarafımdaki Remus'un beline doladım. "O zaman McGonagall gitmeden yetişelim."

"Yetişmesek de çok önemli değil sanki, ha?" Dedi Peter sırıtarak. Ben de sırıtıp göz kırptım. Yeni hazinemiz bize çok daha fazla alternatif sunacak gibi hissediyordum.

Hogsmeade yolundaki öğrenciler gruplar halinde parça parça köye doğru ilerliyorlardı ve biz de onlardan biriydik. Remus kumaş kahverengi bir pantolon, üzerine de beyaz gömlek ve yine kahverengi bir yelek giymişti.
Sirius siyah kot bir pantolon ve düz siyah bir tişört giyip üstüne siyah deri ceket geçirmişti. Ceketle pişeceğini söylesem de beni takmazdı, biliyordum bu yüzden hiçbir yorumda bulunmadım.

James mavi kot bir pantolon ve beyaz bir tişört giymişti, onun da üzerinde kot mavi bir ceket vardı.
Peter ise kahverengi kot pantolon ve beyaz bir süveter giymişti.

Hepimiz birbirimizden o kadar alakasız duruyorduk ki, biri bizi karşıdan görse kurayla bir araya geldiğimizi falan düşünebilirdi. Halbuki bizim yıllardır yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi.

Rutinimizden şaşmayarak Üç Süpürge'ye ilerledik. Sıcak mekan Kasım soğuğunun aksine içeri girince sıcak havayı yüzümüze üfledi. Köşedeki geniş masaya geçtikten sonra taş-kağıt-makas oynayarak kaybeden kişiyi kaymak birası almaya gönderdik.

DARKSTAR - SİRİUS BLACKजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें