Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
...
Daha önce bu duyguyu iliklerime kadar hissetmiştim; fakat o zaman küçüktüm, şimdiyse 21 yaşında bir genç. Anladım ki kaç yaşında olursan ol, hissedilen acı aynıymış. Ne eksik ne fazla...
Titriyordum. Öyle titriyordum ki her an yere yığılacakmış gibi hissediyordum. Karşımda abim vardı; oysa evde uyuyor olması gerekmez miydi? "Baba," diye korkuyla mırıldandığımda, abim bana doğru konuşarak yürüdü. "Hayır, hayır yanlış anladın, abim."
Ellerini kolumda hissettiğimde, başımı göğsüne koydu. "Sen niye buradasın?" diye sorduğunda başımı göğsünden çekip yüzüne baktım. "Yasemin'in yanında olmam gerekti." diye açıklama yaptım. Sonra ekledim: "Neden buradasın?"
Bakışlarını Yasemin'e çevirdiğinde, "Annesini hastaneye ben getirdim." dedi. "Sen mi?" diye sordum. Bakışlarını Yasemin'den çekmedi ve dudakları aralandı. "Evet, onu yolda buldum. Yerde yatıyordu. Şu an durumu iyi..." Bakışlarını tekrar bana döndürdü. "Siz nereden tanışıyorsunuz?" diye sordu.
Yasemin'e baktım, abime bakıyordu; gözlerinde adlandıramadığım bir duygu vardı. "Bu sabah tanıştık. Zaten sende biliyorsundur, komşumuz. Partide beraber şarkı söyledik. Alelacele buraya gelince yanında olmak istedim."
Bakışlarını son kez Yasemin'e çevirerek "Geçmiş olsun." dedi. Yasemin, yoğun bakımın önünde duran Çınar'a doğru ilerlerken "Gidelim, geç oldu." dedi abim. "Gitmeden önce onunla bir konuşayım." dedim. "Bekliyorum."
Yoğun bakıma doğru ilerlerken dışarıdan göründükleri hâle baktım; darmadağınlardı. Yanlarına vardığımda ikisinin de bakışları bana döndü. "Şimdi benim gitmem gerekiyor." Derin bir nefes çektim. "Kardelen Hanım, o odadan çıkacak. Benim bundan şüphem yok."
Yasemin'e doğru ilerledim, sarıldım. Kulağına doğru "İyileşecek." diye fısıldayıp, ondan ayrılarak abimin yanına döndüm. Koridordan çıkarken son bir kez daha dönüp baktım. Çınar'la göz göze geldiğimizde, destek verircesine gözlerimi kapatıp açtım.
Hastaneden çıktıktan sonra abimin arabasına doğru ilerledik. Yolcu koltuğuna oturduğumda, arabayı çalıştırıp eve doğru sürmeye başladı. Araba hızlı bir şekilde eve doğru ilerlerken, yanımdaki camdan dışarıyı izliyordum. Abim "Bu konuyu evde açmayalım, Azra." dediğinde, bakışlarım ona döndü. Başımı ağır ağır hareket ettirdim.
Yol boyunca bir daha hiç konuşmadık. Eve geldiğimizde babam uyuyordu. Odama girdikten sonra kıyafetlerimi çıkarttım, yatağa geçip kendimi uykunun kollarına bıraktım.
Birinci gün sabahı yani perşembe günü kalktığımızda, babam ile abim işe gitmişlerdi. O gün akşama kadar Aycan'ı dinlemiştim. Ve gerçekten artık bıkmıştım. Sabah uyandığında, kahvaltıda, bahçede oturduğumuzda, hatta gece yatarken bile anlatmıştı. Durmadan aynı şeyi tekrar ediyordu. "Erkeklerden nefret ediyorum! En çok da o şerefsizden!" Onun bırakıp Yasemin'le gittiğimde, Efe diye bir çocuk, sırf bir kız yakasını bıraksın diye, Aycan'ı çekip öpmüş ve Aycan'dan tokat yemiş. Sonra Aycan, Damla'dan öğrenmiş ki; Efe'yle Damla teyze çocuklarıymış.