Yerleşemedik demeyelim de sınav açıklanır açıklanmaz herkese 'Hukuku kesin kazandım.' dediğim için nazara geldik diyelim.
Bari okuyan herkes vote versin.
Başlıyoruz.
''Güven''
---
Kuzey
Kafamı geri götürüp, ağrıyan boynumu ovdum. Eve yeni giriş yapmanın mutluluğu vardı üstümde.
Ağır adımlarla yukarı çıkarken kardeşimin kıkırdamasını duydum. Telefonla konuştuğunu varsayarak onu rahatsız etmeden odama geçtim.
Kapıyı ayağımla kapatırken, gömleğimin düğmelerini açıyordum. Bir duş alsam iyi olacaktı.
---
Belime sardığım havluyu sağlama alıp, saç havlusuyla kafamı kuruluyordum. Kardeşimle günün konuşmasını yatıp, uyumak istiyordum. Üstümü değiştirecekken uzaktan gelen bir erkek sesiyle kaşlarımı çattım.
Evde biri mi vardı?
Odamdan çıkıp, aşağıya bakacakken yan odadan kardeşimin odasından gelen sesle kaşlarımı çattım.
''Denemek ister misin? Bir kereden bir şey olmaz!'' Kulağıma dolan, aşina olduğum sesle daha çok kaşlarımı çattım.
''Dik kafaya kızım at shotu!'' Kardeşime içki mi içiriyorlardı? Sinirle kapıyı kırarcasına açtım.
Karşımda gördüğüm kızıl kafaya bakarak;
''Bir kereden bir şey olmaz ne demek! At shotu ne demek?'' Sinirle bağırmamla Aşkın denilen kız kafasını yatakta diğer oturan çocuğa çevirdi.
Bir şey düşünüyor gibiydi.
''Abi!'' Kardeşimin sinirle cırlamasıyla ona baktım. Elindeki paket sallayıp, ofladı.
''Sadece patlayan şeker yiyorduk!'' Kardeşimin dediğiyle eline çevirdim bakışlarımı. Yine de sağlıksızdı.
Fazla gereksiz tepki vermiştim ama bilemezdim. Aşkın denilen kızın burada ne aradığını soracaktım ki benden önce konuştu;
''Artistlik yapmak için sayısal seçmiştim fakat rakamlarla aram iyidir tam sekiz tane baklavanız var.'' Sırıtarak kurduğu cümleyle bakışlarını takip ettim.
Siktir, havluylaydım!
Hızlıca kapıyı geri kapatıp, odadan çıktım. Hafif yanağım kızarırken kaşlarımı çattım. Küçücük çocuğun dediğinden utanacak değildin herhalde Kuzey!
Sinirle homurdana homurdana odama geçtim. Çok açık sözlüydü umarım kardeşimi kendine benzetmezdi. Hızlıca üstümü değiştirip, odamdan çıktım. Bunların bizim evimizde ne işi vardı?
Kolumdaki saatim öterken yemek saatinin geldiğini gördüm.
Kontrollü bir adamdım. Her şeyin yeri ve zamanı vardı. Zamanı geçerse ve yersiz olursa o durum iptal edilirdi.
Aşağı indiğimde masa gördüğüm fazla tabaklarla biraz duraksadım.
Misafirlerimi bu eve getirmezdim. Kardeşimin de buraya getirecek kadar sevdiği bir arkadaşı olmamıştı.
Bu çocukları sevmiş olmalıydı.
Kardeşime iyi geldikleri sürece çevremde o kızıl kafaya yer vardı. Aksi halde tahammül dahi edemezdim.
Birkaç dakika sonra masaya gelen çocuklarla yemeğe başladık. Kardeşimin arkadaşlarını tanımak amaçlı;
''En çok güvendiğiniz şey nedir?'' Tanıştığımız insanlara ilk önce bu soruyu sorardım. Adını bilmediğim çocuk şaşırmış olsa da cevap verdi.
''Ben en çok Aşkın'a güvenirim.'' Sevgilisi miydi? Öyleyse gereksiz romantiklik yapıyordu. Aşkın denen kız yüzünü buruşturup;
''Kanka bana niye güveniyorsun?'' dedi. Sevgili değillerdi.
''Ne bileyim bazen güven veriyorsun.'' Aşkın denen kız sanki hakaret almış gibi ayıpladı.
''Bir daha olmasın lütfen!'' Daha sonra bana dönerek, soruma cevap verdi.
''Bu hayatta en çok paraya güvenirim. Hiçbir zaman yarı yolda bırakmaz.'' Onun dediği şeyle kaşlarımı çattım.
''Para çok mu mutluluk veriyor?'' Dudaklarını büzüp, kızıl saçlarını omzundan attı.
''Siz bana güvendiğiniz şeyi sordunuz ben de cevap verdim.'' Göründüğü kadar ayarsız değildi. Kafamı sallayarak onayladım. Sonra konuşmadan yemek yemeye odaklandık.
Yemeğin sonlarındayken Aşkın denen kız;
''Siz bir plazada mı çalışıyorsunuz?'' Bunu neden sorduğunu merak etsem de kafamı sallayarak onaylamakla yetindim.
''Size promosyon olarak 2 tane güzel kadın geliyor mu?'' Ne dediğini tam anlayamadığım için;
''Konuyu biraz açar mısın?'' dedim. Dudaklarını yalayarak;
''Biri iyi biri kötü iki kadın. Siz hep kötüye hak veriyorsunuz ama hep haklı olan masum olan.'' Bahsettiği olayı biraz anlamıştım.
''Aynen kanka final bölümünde de aşiret çıkacaklar zaten.'' Daha sonra adını halen bilmediğim çocuk kardeşime döndü.
''Ben de gözün varsa, aşiretseniz olabilir.'' Dediği şeyle kaşlarım çatılırken Aşkın denen kız sandalyesini bana yaklaştırarak;
''Onun ruhsal sıkıntıları var. Babası kafasına vantilatörle vurmuş.'' Normalde asla inanmayacağım bir yalandı fakat konu bu kız ve çevresiyse her şeye inanırdım.
Kardeşimin hatırı için susup, masadan aldığım peçeteyle ağzımı silip, masadan kalktım. Adını halen bilmediğim çocuğun omzunu sertçe sıkarak;
''Afiyet olsun gençler.''
Bölüm sonu.
Birkaç bölüm daha atacağım bugün

ESTÁS LEYENDO
Aşk-ı Aşkın ✔️
HumorTamamlandı Aşkın Erdem! Annesinin enerjisini, halasının flörtöz tavırlarını gen edinmiş bir liseli! Babam halletsin demek yerine olaya 'Sa' diye giren biri. Heijan dinleyerek Adidas takımıyla karşınıza çıkarsa her an dolandırılabilirsiniz. Tatlı tu...