Fifteen

656 83 47
                                    

Merdivenlerden Jungkook'u takip ederken beni nereye götürdüğünü sorma gereği bile duymamıştım. Altta babasının tavrına neden bu kadar şaşırdığı düşüncesi aklımı yeterince meşgul ediyordu çünkü.

Babası ne kadar suratsız gibi görünse de yardımsever ve iyi niyetli birine benziyordu. Aralarındaki iletişim hakkında bir fikrim olmasa da benim babalarımla olan ilişkimden daha resmi ve daha ciddi görünüyordu etkileşimleri.

" Burası bizim evimiz. "

Jungkook kapıyı açıp içeri geçmem için bana izin verirken açıklamıştı. Evine ilk kez giriyordum ve merak ediyordum tabii ki. Onu bekletmeden içeri geçip etrafı incelemeye başladım. Evleri oldukça büyük duruyordu. Kocaman bir koridordaydık ve nereye açılacağını bilmediğim pek çok kapı görüyordum. Jungkook yine önüme geçerek beni en az daireleri kadar geniş olan salona yönlendirdi. Koridorun solunda kalıyordu. İkimiz de salonda ayakta dikilirken ben etraftaki sütlü kahve tonlarındaki mobilyaları inceliyordum. Jungkook da elini ensesine götürmüş bana bir şey açıklamak istiyor gibiydi.

"Aslında benim odam yukarıda. Dolayısıyla kıyafetlerim de orada. Senin için sakıncası yoksa oraya çıkalım."

Ben ondan hoşlandığımı fark etmeden önce onunla yatağımda uzanmış, yanında soyunmuştum. Neden benden bu kadar çekiniyordu ki? Odasına çağırırken bile sanki müstehcen bir teklif yapıyormuş gibi utangaçtı. Acaba evine ilk kez mi bir arkadaşı geliyordu?

Dedikleriyle buranın üç kat olduğu ve en üst kattaki terasın varlığı aklıma geldi.

"Vay be demek odanı terasa yaptırdın. En iyi yeri sen kapmışsın. Hemen görmek istiyorum. " Onu biraz rahatlatmak için konuşmaya çalışıyordum.

"Hadi o zaman beni takip et."

Daireden çıkmadan koridorun diğer tarafındaki merdivenleri tırmandık. Bu defa koridordaki raflarda duran dini kitaplar ve semboller de gözümden kaçmamıştı. Dindar bir ailesi vardı sanırım ve gözlemlerimden anladığım kadarıyla koyu Hristiyandılar.

Üst kata vardığımızda ışıkları yaktığında kocaman bir oda karşıladı beni. Yine önden geçmem için izin verir sanmıştım ama benden önce içeri yürüyüp etraftaki bazı şeyleri toplamaya başladı. Neden panik yaptığını anlayamamıştım çünkü odası çok tertipli duruyordu. Benimkinin aksine hiçbir dağınıklık yoktu.

Yuvarlak yatağının odanın ortasında olması dikkatimi çekmişti. Yerden fazla yüksek değildi yatağı. Yere bitişik duran modern yataklara benziyordu. Genel olarak her şeyi siyah ve gri görünümündeydi. Duvar boyası açık gri yatak örtüsü ise koyu griydi. Giysi dolabı ve kitaplığı, onun dibinde duran gitarı siyahtı. Koyu renklerin harmonisi beni şaşırtmamıştı çünkü hep koyu renkler giyinirdi zaten.

Hala çalışma masasının üstünde bir şeyleri topluyordu ben etrafı incelerken.

"Merak etme ben ders notlarını çalacak kadar düşmedim daha."

Alaylı sesimle gülümseyip bana dönerek karşılık verdi. "Notlarımı değil ama çizimlerimi çalabilirsin."

"Tüh bu daha önce nasıl aklıma gelmedi?" diyerek yanına yürüyordum. Elindeki çizimlere ulaşmaya çalışınca kolunu ve bedenini yukarı doğru kaldırdı uzanamamam için. "Ama bu yaptığın pisliklik senin, boydan vuruyorsun resmen." deyip dudak büzdüm. Hala parmak uçlarıma çıkarak kafasından yukarıda tuttuğu çizimlere bir elimle ulaşmaya çalışıyordum. Bir elim onun omzundan destek alıyordu.

Uzanamayacağımı fark edince pes edip bedenimi onun bedeninin önüne yasladım. Bir elim omzundaydı hala ve omzunun üstünden arkasındaki panoda tutturduğu şeyleri inceliyordum.

Rainbow / JiKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin