Twenty Seven

536 67 40
                                    


Y.N.

Bu gecenin diğer gecelerden bir farkı olmadığı kişiler ve evde boş boş oturmaktan başka bir şey yapmayanlar için kısacık yılbaşı bölümü.

Yeni yıl, tüm dileklerinizi gerçekleştirebilecek sabır ve çabaya sahip olduğunuz bir yıl olsun. Nice mutlu yıllara. 💜

~~~

Bir hafta.

Sadece yedi gün.

Tanrının bir insana biçtiği toplam mutlu olma süresinin sadece bu kısıtlı bir haftadan oluştuğunu düşünüyordum. Yoksa büyüleyici geçirdiğim o akşamın ardından geçen yedi günün sonunda oturduğum yerde sinirle soluyor olmazdım.

Hoseok tüm akşam yanımdan ayrılmamış olsa ve farklı konulu dedikodular açarak kafamı dağıtmaya çalışsa da dikkatimi, Bay Jeon ile yan yana oturup gülüşen Cho Hee'den çekemiyordum. Üstelik biricik sevgilim de onların masasında çok mutlu gözüküyordu baktığım yerden. Babasına çaktırmamaya çalışarak arada gözleriyle beni yoklasa da oturduğu yerde mutlu mutlu gülüyordu.

Evet mutluydu. Kafelerinde ilk kez yılbaşı etkinliği yapılmıyordu ama ilk kez tanıdıklarımızın katıldığı ve dışarıdan kimseyi almadıkları bir yılbaşı gecesi düzenlemişlerdi. Jungkook bir hafta önce bu akşamın planını bana anlatırken gözlerinin içi gülüyordu. Çok fazla arkadaşı olmadığından babası ona "İstediklerini çağır bu yılbaşında dilediğin gibi bir parti yapalım." dediğinde sevinçten delirmişti. Böylece okuldan tanıdığımız hemen herkesi çağırmıştık. Herkes bir köşede keyfine bakıyordu.

Ben hariç.

Jungkook'un gülen gözleriyle mutluydum tabii ki ama sevgilimle yan yana bile gelemediğim bir yılbaşının bana nasıl bir karı olabilirdi ki? Kös kös oturacaksam evimin salonunda geniş koltuğuma yayılıp sevdiğim bir eğlence programını da izleyebilirdim ama evi de bu gecelik babamlara bırakmıştım. Yıllar sonra yılbaşını baş başa geçirebileceklerdi. Sabaha kadar sevgilimle olmayı planlıyordum ama bu gidişle yeni yıla kalabalığın içindeki yalnızlığımla girecektim.

Üstelik Cho Hee ve Bay Jeon'u daha önce birlikte görmediğim için bu kadar yakın olduklarını bilmiyordum. Kız öz babasından daha yakın davranıyordu huysuz adama. Bay Jeon da aynı şekilde saatlerdir hiç ayrılmıyordu kızın yanından. Nedensizce kıskanmıştım işte ilişkilerini. Oğluna bile bu kadar yakın olduğu zamanları görmemiştim çünkü. Cho Hee bana bakarken kullandığı kibirli bakışları kullanmıyordu diğerlerinin yanında. Herkesin gözünde tatlı, kibar, yardımsever, güler yüzlü biriydi. Sanırım davranışlarının tek istisnası bendim çünkü görüş açımın tam karşısına yerleştiğinden beri bana üstünlük taslayıcı bakışlar atmaktan çekinmiyordu.

"Jimin, sana diyorum. Beni duyuyor musun?"

Solar noonanın sesiyle yüzümü karşı masadan çekip oturduğum masada olan tanıdıklara çevirdim.

"Özür dilerim noona, duymamışım. Bir şey mi söylemiştin?"

"Aşk seni leyla yaptı iyice." diye gülerek söylendi Jieun noona.

"Aylardır hazırladığınız şu dans gösterisi diyorum ne zaman olacak?" Solar noona sorusunu yinelediğinde yanımda oturan biricik en yakın arkadaşıma baktım. Benim yerime o cevap vermeliydi buna çünkü.

"Bunu bana değil yanımda oturan bay mükemmeliyetçiye sorun. Hepimizi öldürmeye niyet ettiği için gösteriyi hiçbir zaman yapamayacağız."

"Abartma Jimin. Hem seni zorlamıyorum bile astımına şükret sen." Dediğiyle içten bir kahkaha atsam da dıştan göz devirmiştim.

"Jimin haklı Hoseok. Haftada üç gün pratik mi olur? Zaten tüm hazırlığımızı tamamladık sayılır. Bari yılbaşı izni ver."  Wheein de bana hak verince en yakın arkadaşıma "Bak gördün mü haklıyım." mimikleri yapıyordum.

Rainbow / JiKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin