BÖLÜM 5

34.7K 1K 604
                                    

İŞLERİ GİTTİKÇE KIZIŞTIRACAĞIM NASIL SİZCE? OY VE YORUMLARI UNUTMAYALIM LÜTFEN. OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜRLER.

Saatlerdir televizyonun karşısında oturmuş kapalı ekrana bakıyordum. Ne yapacağımı düşünüyordum ama bulamıyordum. Resmen kapana kısılmıştım. Artık ağlayamıyordum bile, tamamen donuk vaziyetteydim. 

Kapım çaldı, korkuyla sıçradım ve açıldı. Gelenin Cem olduğunu gördüğümde derin bir nefes aldım. "Selam," dedi gülümseyerek. Sonra yüzümü gördü ve kaşlarını çatarak yanıma gelip oturdu. Saçlarımı geriye attı ve yanaklarımı tuttu. "Ne oldu?"

Gözlerimden yaşlar, istemsiz olarak düştü. Anlatamazdım, evden ayrılamayacağımı, duşta yanıma geldiğini söyleyemezdim. Cem delirirdi, beni hemen kendi evine götürürdü ki bunu yapamazdım çünkü ailesiyle arası zaten bozuktu. Daha fazla bozulursa bu benim suçum olurdu.

"Sadece bunaldım, derslerden, o adamdan bunaldım."

"Hala seninle uğraşıyor mu?"

"Sadece çorba içiyor ve yüklü bahşiş bırakıp gidiyordu ama bu aralar gelmiyor. Sanırım bıraktı, yine de biraz bunaldım. Derslerim iyi değil."

"Saçmalama, biz aynı sınıftayız. Derslerin çok iyi, neden böyle düşünüyorsun?"

"Üniversiteyi kazanamazsam ne olacak diye düşünüyorum. Bir sene daha hazırlanamam, yardım parası bu sene son kez veriliyor. O zaman tam zamanlı bir işe girip çalışmam gerekecek."

"Her şey hallolacak Maral, merak etme. Ben hep yanındayım, sana yardımcı olurum."

Burnumu peçeteyle sildim ve gülümsedim. "Teşekkür ederim."

Cem saçlarımı okşadı, simsiyah gözleriyle gözlerime bakıyordu. "Her şey yolunda tatlım." Güçlü kollarıyla beni sardı, kafamı kalbine koydum. 

"İyi ki varsın Cem."

"Sen de iyi ki varsın Maralım." Bunu ben üzgünken hep söylerdi, Maralım... Cem o kadar iyi bir insandı ki... 

Biraz ders çalıştık, sonra tekrar salona geçtik. Hava kararmıştı, bu yüzden panjurları kapatmadık. Film açtık ve mısırlarımızı alıp izlemeye başladık. Grinin elli tonu'nu izliyorduk, biz Cemle yan yanayken böyle şeylerden utanmazdık. Birlikte her şeyi konuşurduk. ikimizin de hiç sevgilisi olmamıştı, yan yana olduğumuz için böyle şeylere gerek bile duymamıştık. 

Kolunu omzuma attı ve bacaklarını masaya uzattı. Mısır bitmişti ama film devam ediyordu. Kovayı kenara koydu ve omzumdan saçlarımla oynamaya başladı. Derin bir nefes alıp bana döndü, filmin en +18 sahnesiydi. "Çok güzelsin," dedi aniden. Bunu hep söylerdi ama hiç böyle içten söylememişti.

"Teşekkür ederim," dedim garipseyerek. 

Gözlerime uzun uzun baktı. "Gerçekten Maral, beni çok heyecanlandırıyorsun."

"Nasıl yani?" Neden bilmiyorum ama heyecanlanmıştım. Kalbimin hızını duyduğuna emindim, o kadar yakındık ki ben onunkini hissediyordum. Bacakları bacaklarıma tamamen değiyordu. Boştaki eliyle çenemi tutup kaldırdı. Gözlerinden resmen alev çıkıyordu. 

"Çok heyecanlandırıyorsun, çok güzelsin. Karakterlerimiz çok uyuyor, seninle olmayı ama dokunamamayı yaşamaktan sıkıldım."

Kalbim resmen fırlayacaktı, titrek nefeslerim tüm salonu kaplamıştı. Onu istediğimi ilk kez fark etmiştim, gerçekten istiyordum. 

"Birlikte uyuduğumuzda uykuya dalmak için çok çaba sarf ediyorum. Yanımda uyuduğun halde sana dokunamamak o kadar zor ki... Bunları sana söylemek için o kadar bekledim ki... Bugün ilk kez karar verdim, her duygumu sana anlatıp kararını beklemek için nihayet cesaretimi topladım. Gece uyurken bana sarılman, birlikte uyumamız... Bana temas etmen beni o kadar arzulandırıyor ki. Hiçbir kızda bunu hissetmedim. Beni mahvediyorsun Maral. Kalbimi, vücudumu parçalıyorsun. Seni o kadar çok seviyorum ki... Gerçek anlamda, seni seviyorum."

Ellerim titriyordu, bir sene kadar önce ben de Cem'den hoşlanıyordum ama ondan öyle bir hareket görmediğim için duygularımı içime gömmüştüm. Şimdi bastırdığım duygular yeniden açığa çıkmıştı. Bana olan sevgisini çok iyi saklamıştı, bir sene önce beraber olabilecekken bu zamana kadar sabretmişti. 

"Lütfen duygularımızın karşılıklı olduğunu söyle, artık dayanamıyorum."

"inan bana karşılıklı, seni o kadar çok seviyorum ki Cem."

gülümsedi, bir anda dudaklarıma yapıştı. Deli gibi öpüyordu. Doğruldum ve dizlerimin üzerine kalktım, yanaklarını tutup ben de onu öpmeye başladım. Cemle ilk kez bu kadar yakındık, birbirimizin bir çok halini görmüştük ama böyle değildi. Öpüşürken beni kucağına aldı, kalçalarımı avuçladı. Saçları dağılmış ve alnına yapışmıştı. Çok yakışıklı görünüyordu. bir an durdu ve yüzüme baktı. "Bu anı o kadar çok bekledim ki..."

"Durma," dedim ve yeniden dudaklarına yapıştım. Hızla tişörtünü çıkarttı, spordan dolayı yapılı vücuduna dokundum. Beni çok fena yapıyordu. Ben de tişörtümü çıkarttım, sporcu sütyenimle kalmıştım. Kafasını boynuma gömdü, bir yandan da bacaklarımı avuçluyordu. Ara ara ikimizden de inleme sesleri gelirken beni altına aldı ve tamamen üstüme çıktı. Pantolonundan kabaran organı bacaklarıma değiyordu, sürtünüyordu. Ben tam düğmesine elimi atmış atacakken cama bir anda taş fırladı. Cam kırılmamıştı ama çatlamıştı. Cem beni korumak için üzerime kapaklandı ve yüzümü sakladı. 

Cem hızla kalktı ve taşı atana baktı, kimse yoktu. "Bu ne lan?" dedi sinirle. "Kim attı taşı?"

Kim olduğunu biliyordum ama söyleyemezdim. "Çocuklar herhalde."

"Kesin o adam yaptı. Artık_"

"Hayır, çocuklar olduğuna eminim. Daha önce de atmışlardı, ben de onları kovaladım. Öçlerini aldılar herhalde."

"Emin misin? Çocukları görmüş müydün?"

"Evet, görmüştüm."

"İyi o zaman." Ter içinde, yarı çıplak bana baktı, yüzünde bir anda çarpık bir gülümseme meydana geldi. "Demek artık sevgiliyiz," dedi gülümseyerek. Yaklaştı ve bana sarıldı, çıplak bedeninin benim bedenime değmesi beni yeniden mest etmişti. Kendime hakim oldum ve dudaklarına ufak bir öpücük kondurup geri çekildim. Onu daha fazla kızdıramazdım. 

"Bu gece burada kalacaksın değil mi?"

"Elbette, birlikte uyuyacağız ama."

"Tamam," dedim gülerek. Elini tuttum ve yukarı çıktık. Pantolonunu çıkarttı, hava çok sıcaktı. Boxerı ile yatağa girdi. Ben de şort giyindim ve üzerime bir şey giyinmeden yanına yattım. Cem arkamdan belime yapıştı ve bedenini iyice benimkine yapıştırıp uykuya daldı. Işığı yanan sessizdeki telefonumu aldım, mesaj gelmişti. O adamdan...

"İnan bana onu öldürmemek için çok zor dayanıyorum. Ben sana dokunamazken o ne cüretle dokunur? Üzülmeyeceğini ve benden nefret etmeyeceğini bilsem onu şuan öldürürüm. Gözlerim hep üzerinde Maral..."

SAPLANTILI AŞIK (+18)Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt