04

1.7K 165 4
                                    


Neden buradasın..?

Kapıda duran kişiyi görür görmez irkildim.

"Merhaba.."

Yüzünde parlak bir gülümseme belirdi. Evimi ziyaret eden kişi, nemli vadide yetişmiş bir zambak çiçeği gibi taze bir güzelliğe sahipti. Aralık ayında yere düşen ilk kar taneleri gibi bembeyaz ve upuzun saçları öğlen güneşinin ışığı ile birlikte parlıyor, karların arasında kendini göstermek için uğraşmasına gerek bile duymayacak yemyeşil gözleri yapraklarını yeni yeni açmış taze bir kardelen edası ışıl ışıl şarkı söylüyordu sanki. Kıştan bahara yeni yeni geçmiş, insanların neşesini ve umudunu taşıyan masum ve hoş görünümü ana karakter olduğunu kanıtlar nitelikteydi.

"Yan evimde benimle yaşıt bir
kadının olduğunu görmek çok hoş!"

Bunu söylediğinde gerçekten mutlu göründüğünü söyleyebilirim.

"Çok kez taşındım ama benimle veya kız kardeşimle yaşıt kimseyi bulamamıştım."

Gözlerinin içi bana "arkadaş canlısı" olduğumu söyler gibi bakıyordu. Sanki gelecekte en yakın arkadaşına bakar gibi gülen gözleri yüzünden üstümde biraz yük hissettim. Bu arada kendisini Annmarie olarak tanıttığına eminim. O zaman gerçekten de doğru.
O cidden ana kadın karakter. İlk başta biraz şüphelendim ama aklımda kalan kadarıyla tıpkı romanda anlatıldığı gibi görünen ya da dünyanın en güzel görünümüne sahip bir kadın görebileceğimi düşünmemiştim.

Bunun yanında kız kardeşiyle beraber yaşıyor. O zaman neden kadın karakter yanımdaki eve taşındı..? Düşüncelerim içinde kaybolmuşken, kendini Annmarie olarak tanıtan genç kadın bir şeyler söyledi.

"Şey, tesadüf eseri karşılaştığım bir komşudan duyduğuma göre mahalledeki en büyük kafede çalışıyormuşsun. Ferret Sokağı'nın hemen sağında bulunan dükkan mı?"

Sorduğu soruyu duyduğumda bir süre duraksadım.

"Evet, bu doğru."

Labaratuvardan ayrıldığımdan ve bir kafede işe başladığımdan beri normal bir hayat yaşıyordum. Buraya Ferret Sokağı'ndaki kafede çalışmaya başladığımdan dolayı 2 sene önce taşınmıştım.

Biraz para biriktirip yalnız ve huzurlu bir şekilde yaşamaya karar verdiğim gün bir kafede oturup kahve içiyordum. Çevremi inceledikten sonra etrafıma bakındığımda bir sürü müşterinin toplandığını gördüm. Kafenin işleri iyi gibi görünüyordu. Ama ayrılmak için kalktığımda kafenin sahibi yanıma geldi ve ani bir şekilde orada çalışmam için bir teklifte bulundu. Başta çok saçma geldiği için reddetmeye çalışsam da sonunda kazanan taraf dükkan sahibi oldu ve işi almayı kabul ettim.

Bugün izinli olduğum bir gündü bu yüzden bugün vaktimi evde geçiriyordum. Yani Annmarie'nin komşuların birinden duyduğu şey doğruydu. Tam olarak hangi komşunun söylediğini bilmesem de bu büyük ihtimal rehin yeri sahibinin ya da tamirat merkezinde çalışan Bayan Meriel'in ağzından çıkmıştır. Gray Ferret'te başkalarının arkasından konuşmayı seven iki kişi vardır, bunlarda onlardan başkası değildir. Geçen sefer onlara kişisel bilgilerimi başkaları ile paylaşmamaları hakkında verdiğim uyarıyı ciddiye almamışlar gibi duruyor.

Enstitüde emdiğim maddeler sonucu insanların hissettiği duygulardan uzak kaldığım için tam olarak sinirli ya da gücenmiş hissettiğim söylenemezdi ama birilerinin benim hakkımda bilgiler paylaşması biraz sinir bozucuydu. Annmarie'nin gözlerinde, hoşnutsuz ifademi görünce, pişmanlık hissi parıldadı.

"Ah.. daha yeni tanışmış olmamıza rağmen kişisel bir soru sorduğum için özür dilerim. Kaba davrandım değil mi..?"

Sanki büyük bir hata yapmış gibi hemen benden özür diledi.

"Yarından itibaren sokağın başındaki klinikte çalışmaya başlayacağım. Kendi yaşımda biriyle hem komşu olacağımı hem de yakın yerlerde çalışacağımı öğrenince heyecanlandım ve kaba davrandım.."

Bunu utanç ve üzüntü içinde söylerken kendini kaybetmiş gibi duruyordu.

...tıpkı benim Coco'm gibi.

Annmarie'nin görüntüsü bana geçmiş hayatımda büyüttüğüm köpeğimi hatırlattı. Eğer bir köpek olsaydı kulakları Coco'nun üzüldüğünde yaptığı gibi sarkar ve kuyruğu aşağı doğru düşerdi. Aslında kızgın bile değildim. Dahası, belki de bana Coco'yu hatırlattığı için yumuşak bir ses tonu ile konuşmaya başladım:

"Sorun değil, eğer klinikte çalışmaya başlıyorsan bu seni sık sık göreceğim anlamına gelecektir."

Tam bir şey daha söylüyordum ki Annmarie gerçekten mutlu hissediyormuş gibi gülmeye başladı. Gerçek bir ana karakter gibi bana gülümsediğinde yaşadığı onca zorluğa rağmen şaşırtıcı bir şekilde gülümsemeye devam ettiğini  hatırladım.

Ama bu romanın başladığı zaman ana karakterin yaşadığı ev değil, öyle değil mi? Sanırım romanın başlamasına bir iki sene daha var çünkü eminim ki ana kadın karakterin roman başında oturduğu ev eski püskü olarak tarif edilmişti ve burası etrafta bulup bulabileceğiniz en lüks yerlerden biri sayılırdı. Burada bir süre yaşadınız ve daha sonra daha kötü bir yere mi yerleştiniz? Garip bir şekilde bu fikir doğru göründü. Bu kadar nazik birinin para biriktirmesi gözüme zor gibi göründüğündendi belki. Karşımda gördüğüm iyi kalpli ve kimseden şüphe edecekmiş gibi görünmeyen kadın, sahtekarlar için iyi bir avdı. Romanda hiç tanımadığı bir adamı sırf yaralı diye evine almış ve hiç usanmadan iyileşmesi için çabalamıştı. Yazar ayrıca onun iyilik tanrıçası olduğunu vurgulayan ek bölümler ekleyerek ana kadın karakteri azize ilan etmişti. Sonuç olarak Annmarie'yi kullanmaya çalışan bir karakter ortaya çıktı ve Lakis'in ellerinde cezalandırıldı. Bu benim favori karakterimdi.

Tabii ki bu Lakis'in iyi olduğu anlamına gelmiyor.

Sonuç olarak...

Burası başlangıç yeri değildi. Annmarie birçok kez taşındığını zaten söylemişti. Ne kadar düşünsem de Annmarie'nin yaşadığı yerin adını hatırlamama rağmen onun ana erkek karakterlerinde sık sık içinde bulunduğu sıcak bir bölgede yaşadığını biliyordum bu yüzden bu ıssız yerde hikayenin başlamasına imkan yoktu. Yani ana karakter gelecek yıl ya da daha sonraki yıl buradan taşınacak, onunla yakın olmaya zaten niyetim yok ama bir süreliğine komşu olmamız sorun olmaz diye düşündüm.

"Bana Yuri diyebilirsin."

"Oh, bu çok güzel bir isim."

Arakne labaratuvarda kullandığım takma adımdı ve gecekondu mahallesinde yaşarken bir isme sahip değildim bu yüzden geçmiş yaşamımda sahip olduğum ismi kullanmaya karar vermiştim.

"Şey, bu arada.."

Annmarie unuttuğu bir şeyi tekrar hatırlamış gibi bir yüz ifadesi yaptı ama nedense hemen konuşamadı.

"..duyduğuma göre evimde yaşayan bir hayalet varmış.. Bu doğru mu..?"

Söylediği şeyi duyduğumda zihnimdeki tüm kelimeler yok oldu ve ne diyeceğimi şaşırdım.

"Tabii ki böyle bir şeye inandığımdan sormuyorum. Sadece küçük kardeşim duyar diye biraz endişeliyim.."

Yanakları bunu söylerken biraz kızardı, bu yüzden korkmadığı hakkında söylediklerine inanmadım.

"Endişe etme bu doğru olmayan bir söylenti sadece."

Yandaki evin perili olduğu söylentilerinin çıkma sebebi bendim. Ama bunu söyleyemezdim. Bu buraya ilk taşındığım zamanlar çıkan bir söylentiydi ve uzun süre önce yok olduğunu sanıyordum. Neyse ki doğru olmadığını duyduğunda rahatlamış göründü.

"Öyle mi? Duyduğuma göre ben taşınmadan önce uzun zamandan beri ev boşmuş. Söylentiler bu yüzden çıkmış olmalı."

Bunu duyduğumda biraz suçluluk duygusu hissettim. Ne de olsa ilk defa bir ev satın aldığımdan gergindim ve farkında olmadan böyle bir söylentiye sebebiyet vermiştim. Hayaletli olduğu söylentisi yüzünden ev bir buçuk yıl kadar boş kaldı. Belki de bu yüzden Annmarie evi daha ucuz bir fiyata kiralamıştı. Annmarie bunları söylediğinde sessiz kalmaktan başka yapabileceğim bir şey yoktu.

You've Got The Wrong House VillainWhere stories live. Discover now