41

452 60 0
                                    


Yuri tutulduğu an içgüdüsel olarak kafasını çevirmişti. Ve kafasını çevirdiği gibi gözleri kendisini hâlâ yakınında tutmakta olan adamın gözlerine kilitlendi. Bir çift, sanki aydan kopmuş parçalar gibi görünen, gümüşümsü gri göz ile karşılaştı. Bu gözlerin altında yüksek bir burun köprüsü, düzgün bir ağız ve biçimli çene bulunuyordu.

Keskin yüz hatlarıyla zarif bir auraya sahip yakışıklı, genç bir adamdı. Saçları Yuri'nin saçları gibi simsiyahtı. Yuri adamı gördüğü gibi içgüdüsel olarak duraksamıştı. Yüzünü görmesiyle kim olduğunu anlaması bir olmuştu.

"Ben iyiyim."

Kısa bir süre içinde Yuri kısa bir yanıt verdi ve kendisini korumak amacıyla kucakladığını hissettiği adamı kendisinden uzaklaştırmak için hafifçe ittirdi.

Yine de kendi başıma kaçabilirdim.

İhtiyacı olmamasına rağmen kendisine yardım edilmesi nedense onu biraz rahatsız etmişti. Ayrıca, o prenses kucaklaması da ne oluyordu?

Bunu hayatında ilk kez deneyimliyordu ve kalbi çarpmıştı...saçmalık, tüyleri ürpermişti. Bu ilk deneyimi olduğu için öncesinde bilmiyordu ama bu tarz bir şey hiç de hoşuna gitmemişti.

Eğer bunu yaptığı için hava atmaya kalksaydı Yuri'nin gözünde yerin dibine batardı. Ancak buna kader mi demeliydi yoksa adamın doğasında mı yoktu böyle bir şey, bilmiyordu ama...

Adam onu gereksiz bir şey demeden yere indirmişti.

Yuri hâlâ kucağında tutmakta olduğu kıza bakmak için kafasını eğdi.

"Hestia."

Çocuğun sanki yağmurda kalmış küçük bir kuş gibi aralıklı olarak titrediğini hissedebiliyordu.

"İyi misin?"

"Ben i, iyi..."

Ama çocuk cümlesini tamamlayamadı ve konuşmayı kesti. Yuri'nin kulaklarına küçük bir iç çekiş sesi ulaştı. Ablasının gözlerine çok benzeyen bahar yeşili gözleri hemen yaşlarla dolmuştu.

Geç de olsa Hestia karşı karşıya kaldığı durumun farkına varmıştı ve içini bir yandan korku bir yandan da rahatlama kaplamışa benziyordu.

Olamaz.

Yuri iç geçirdi. Ağlayan bir çocuk nasıl sakinleştirilir bilmiyordu. Bu yüzden şimdilik Hestia'nın başını okşayıp dağılmış saçlarını toplamakla yetindi.

"B-bugün ablamın doğum günü... Bu yüzden ona çiçek vermek istemiştim..."

Hestia hıçkırarak konuşmaya çalıştığı için cümleleri arasında takılıyordu. Yuri tekrar bir düşününce az önce arabanın hızla geçtiği yerde ezilmiş çiçekler olduğunu fark etti. Hestia'nın elinde bile sımsıkı bir şekilde tutmakta olduğu sarı bir çiçek vardı.

Bugün Annmarie'nin doğum günü müydü? Yani Hestia buraya ablası için çiçek almaya gelmişti.

"Oh, anlıyorum. Yaralandığın bir yer var mı?"

"H-hayır."

"Öncesinde düşmüş gibi gözüküyordun. Bacakların acımıyor mu?"

Küçük kız, ayak bileğini incittiğinin o zaman farkına vardı. Ayrıca dizinden aşağı kanlar akıyordu. Sonunda çocuğun büyük gözlerinden yaşlar dökülmeye başladı.

Olgun bir kız olduğundan ağlamamak için çok uğraşmıştı ama o yine de bir çocuktu.

"Ühü..."

You've Got The Wrong House VillainWhere stories live. Discover now