26

779 89 5
                                    


"Uğh, gözlerim."

Snow kafeden çıktıktan sonra diken batmış gibi yanan gözlerini ovuşturdu. Gözlerinden çektiği ellerini de kaküllerine götürdü. Ve şaşırtıcı derecede soğuk ama keskin bir çift menekşe rengi göz ortaya çıktı.

"Bu tuhaf, niye o simyacı piçin yüzünü gördüm şimdi?"

Kafedeyken Yuri'yi gördüğü, az önceki an aklına gelince kaşlarını çattı. O rahatsız edici, yağlı bardak hâlâ gözlerinin önündeydi ve bu kesinlikle Snow'un bildiklerinden bir tanesiydi.

'Sakın bana ikisinin festivalde buluşacağını söyleme.'

Snow'un dudakları bir an için titredi.

Aslına bakarsanız Snow'un kafede Yuri'ye söyledikleri altı boş sözcüklerdi, gerçekten festivale gitmeyi düşünmüyordu...

Ama şimdi fikrini değiştirmişti.

Snow acı hissi bir dereceye kadar azalana dek gözlerini ovduktan sonra kollarını indirdi. Ellerini gözlerinden çekmesi ile birlikte gür kahverengi saçları da yine gözlerini kapatacak şekilde alnından döküldü. Dik burnu ve tembel bir yay gibi görünen dudaklarıyla Snow şaşırtıcı derecede masum bir görünüşe sahipti.

Blue Ferret Sokağı'ndan, kafeye girdiği zamankine göre daha düşük bir ruh hâliyle ayrıldı.

İlkbahar festivaline bir kaç gün kalmıştı.

O gün bir değişiklik için dışarı çıkacağa benziyordu.

—Lakis...peki, burada olmanın bir sebebi var mı?

Ekşi bir ses Lakis'in kafasının içinde çınladı.

Lakis duymazlıktan gelmeyi düşünüyordu ama cevap vermeye karar verdi. Fakat bu kibar bir yanıt sayılmazdı. Kafasının içinde çıkan sesi, cevabı belli olmasına rağmen kendisine soru soran paraziti küçümsüyor gibiydi.

'Ev sahibine bakmaya geldim.'

Yuri'nin evinden ayrılan Lakis şimdi kafenin yakınlarında bir yerdeydi. Kafenin karşısında olan kliniğin tepesine tırmanmış, kafenin bir içine giren bir dışına çıkan koyu saçlı leydiyi izliyordu.

Tabii ki o leydi Yuri'ydi.

Lakis'in ilk önce bu yere gelmesinin sebebi Yuri'nin gerçekten işte olduğuna bir emin olmaktı. Bir ihtimal, kafeden günün ortasında ayrılıp eve gitse kendisinin çıktığını anlamaz mıydı?

Tabii ki şimdiye kadar hiç iş vaktinde eve geldiği olmamıştı, bu yüzden çok da endişelenmesine gerek yoktu. Ama işi şansa bırakmamak için deyim yerindeyse, eşeğinizi sağlam kazığa bağladığınızdan emin olmanız gerekirdi. Bu yüzden Lakis parazitin kendisine sorduğu soruya özgüvenli bir şekilde yanıt verebilmişti.

Yine de, devamında parazitin ağzından çıkan sözler üzerine irkildi.

—Ama 40 dakikadır bakıyorsun zaten...

...çoktan o kadar zaman geçmiş miydi?

Tek yaptığı, arkasından sallanan gelişigüzel örülmüş uzun siyah saçlarıyla bir öne bir arkaya giden kadını izlemekti. Rastgele serserilerin gelip birer birer Yuri'yle konuştuğunu görünce de bir sebepten yerinden hareket edememiş ve zamanın geçtiğini de fark etmemişti.

'Daha da önemlisi, şu yüzü nerede gördüm ben?'

Hemen sonra Lakis'in gözü kafeden yeni çıkan adama ilişti.

Dağınık kahverengi saçlar geriye doğru ittirildiğinde ortaya çıkan yüzü bir yerlerden tanıdığına emindi. Aralarındaki mesafe ortalama bir insanın çıplak gözle seçemeyeceği kadar uzak da olsa, Lakis adamın yüzünü kolaylıkla gözlemleyebiliyordu.

You've Got The Wrong House VillainDonde viven las historias. Descúbrelo ahora