38

589 73 1
                                    


Bunun yanında Yuri yakınlardaki bir kafe evinde tezgâhtar olarak çalışıyordu, ayrıca yaşını bilmese bile kendisinden genç ve yirmili yaşlarının başlarında olduğunu tahmin edebiliyordu.

Kaynakçası Yuri'nin komşularıydı.

Yuri evde yokken dışarı çıktığında, istemeden de olsa bazı şeylere kulak misafiri olmuştu. Görünen o ki Yuri'nin Ferret Sokağına taşınmasının üstünden bir kaç yıl geçmişti. Beklendiği gibi, öncesinde nerede yaşadığı ve ne yaptığı bilinmiyordu.

Onun ağır yaralarıyla nasıl ilgilendiğine bakılırsa, geçmişte sağlık alanında uğraşmış olabilirdi...

Ama yaralarıyla bu doğru olamayacak kadar acemice ilgilendiğini anımsayınca kafasını kaldırmadan edemedi.

Klik...

Lakis hedefinin önünde durdu ve kapı kolunu çevirdi. Ama her zamanki gibi kapı kilitliydi. Şimdiye kadar hiç içeri girmemişti ama bugün fikrini değiştirdi.

-Giriyor musun?

Çıkırt. Klik..

Lakis rahatlıkla kapının kilidini açtı.

Gıcırt.

"...!"

Ve Lakis odanın görüntüsünü gördüğü an irkildi.

-Oh, s*ktir bu beni korkuttu...!

Kafasındaki parazit de irkilmişti ve korkarak bağırdı.

-Ah, bu ne lan. O bir kukla mı? Ölü bir beden sandım!

Odanın içinde insan boyutunda kuklalar vardı. Bazıları giydirilmişken bazılarının yalnızca üstleri örtülmüştü.

-O kadının kukla biriktirme gibi bir hobisi mi var? Kahretsin, gerçekten bir zevki var.

Lakis odaya girmedi ve girişte durup etrafa bakındı. O sırada bir şey fark etti.

Kuklaların üzerindeki kıyafetler şu an giydiği kıyafetlerle benzer boyutlarda gözüküyordu.

'Burada yaşamış olan birinin kıyafetleri değil de kuklaların kıyafetleri miydi?'

Bu düşünceyle Lakis nedense biraz rahatlamış hissetti.

'Bekle.'

Bir anda Lakis'in keskin bakışları başka bir şeye odaklandı. Kapının girişine bağlanmış oldukça ince bir ip gözüne çarptı.

'Örümcek ağı mı? Gerçekten sıradan bir örümcek ağı mı bu?

Lakis gözlerini kısarak ipe baktı. Ardından sessizce kapıyı kapatıp yeniden kilitledi.

Yuri'nin anlatımından,

"Merhaba Bayan Yuri! Her zamanki gibi ne güzel bir gün!"

Bugün yine dağınık kahverengi saçlı adam sırıtarak beni selamladı.

"İzninizle bir bardak ağır kahve istiyorum!"

"Tamam, bir dakika lütfen."

Festivalde Snow gibi hissettiren adamla karşılaştığımdan beri kafeye her geldiğinde gizlice Snow'u izliyordum.

Festival günü meydanda karşılaştığım kırmızı saçlı, kurbağa maskesi takmış o adam. O adamın aynı anda hem Snow hem de romandaki favori karakterim gibi hissettirmesine anlam verememiştim.

Bunun üzerine ben de Snow her kafe evine geldiğinde onu gizlice dinlemeye çalıştım. Fakat onun davranışlarında genel olarak şüpheli bir şey göremedim ve kafam iyice karıştı. Biraz sonra Snow'un sipariş ettiği kahveyi götürdüm.

You've Got The Wrong House VillainWhere stories live. Discover now