yedi

17.4K 1.3K 531
                                    

Yiğit,

İnsanları küçük düşürecek onları güçsüzleştirecek her şey beni rahatsız ederdi ve çoğunlukla kimseye zararımın dokunmaması için uğraşırdım fakat yerde bağlı duran çocuklara baktığımızda istikrarımı pek de sürdüremediğimi maalesef görüyordum.

"Ya Yiğit bakma şöyle kendimi çok feci hissediyorum." dedi Batuhan kızgın bir sesle. Oturduğum yerden doğrulmadan gözlerimi gözlerine diktim.

"Hissetmelisin zaten, resmen çocukların yarışma haklarını ellerinden aldık."

"Güzel kardeşim sen anlamıyorsun herhalde; bu yarışma bizim son kozumuz!" dedi Yamaç. Dişlerini sıkmış yine küçük sinirli bir çocuk gibi bakıyordu.

Oflayıp düşünceli bir şekilde saate bakan Sinan'a seslendim.
"Sinan bari sen bir şey de."

Gözlerini önce bana sonra da depodaki herkese indirip baktı. Omuzlarını hafifçe kaldırdı, elini ensesine götürdü.

"Mecburuz." dediğinde gözlerimi devirip daha fazla dayanamayarak depodan çıktım.

Yarışma haberini aldığımız günden beri uykumuzdan kısıp ders çalışmıştık. Çalışmıştık çalışmasına ama ilk iş olarak müdür ve yarışacak öğrencileri yer değiştirme konusunda ikna etmeyi unutmuştuk. Yarışmadan önceki akşam Sinan hatırladığında çabucak gidip sormuştu ama müdire hanım hemen hayır demişti. İkna edilmesi zor bir kadın olmasının yanı sıra çocuklara sorduğumuzda onlar da kabul etmemişti.

Vahşi Yamaç onları kaçırma fikrini sunup aklımıza girmeden önce her şey ahlaki değerlere uygundu aslında...

Sakin kalmaya, en azından aklımdaki bilgileri unutmamaya çalışırken sahne arkasına çıkan merdivenlere bakıp derin bir nefes aldım. Bileğimde bir el hissettiğimde başımı çevirdim ve Yamaç'ı gördüm. Hafifçe gülümseyip bir adım daha attı ve yanıma geldi. Sinan ve Batuhan da elleri ceplerinde yanımıza ilerlediler.

Sinan bir elini omzuma koydu.
"Biliyorum için rahat değil ama yapacak bir şeyimiz yok yani. Yarışmadan sonra alırız gönüllerini, ödül falan da istemiyoruz zaten ya onlara veririz." Güven verici ve sakin sesiyle konuştuğunda ister istemez kafamı salladım.

Sinan size güneşin olmadığını ve bizim aslında kendi öz ısımızla ısındığımızı bile anlatsa ona inanırdınız çünkü ses tonu, kullandığı cümleler hiç yalan söylemeyişi fazla ikna ediciydi.

"Susun bir dinleyeceğim kadını bakalım ne diyor." dedi Batuhan bizi ittirip öne geçerek. Göz devirsem de peşinden ilerledim ve onun yaptığı gibi dinlemeye başladım.

Kadın sunucu açılışı yaptıktan sonra ilk olarak diğer okulu çağırdı. Alkışlar -sadece onların okulu alkışlıyordu- eşliğinde sahneye çıktılar.

4'ünün de okul kıyafetleri vardı üzerlerinde. Sırıtarak ilerleyip masalarına geçtiler. Kravatlarını bağlamamış, salık bir şekilde bırakmışlardı. Hatta Murat sahne falan bile dinlememiş yine çıkarmış elinde sıkıca tutuyordu. Dudaklarının arasında da yine bir kürdan vardı. Göz devirmeden edememiştim.

"Şu kürdanı alıp saplasam nasıl rahatlayacağım varya." dedi Yamaç dişlerini sıkarak.

Batuhan da yüzünü buruşturdu.
"Şunlara bak ben bunları gördükten sonra dini falan sorgulamayı bırakıp şükür namazı kılıyorum ha."

Hafifçe güldüğümde sunucu tekrar konuşmaya başladı. Birkaç bir şey daha söyledikten sonra alkış rica ederek bizi sahneye çağırdı.

Ciğerlerime derin bir nefes doldurup ellerimi yumruk yaptım. Saçlarımdan düşen siyah birkaç tutam önümü kapatıyor gibiydi ama stresten ve biraz da heyecandan umursayamıyordum.

Düşman (bxb)Where stories live. Discover now