otuz beş

13.1K 947 275
                                    

Sinan,

"...Yani bu verilere baktığımız zaman konutun değil, doğru ve aylık gelire uygun olan konutun yetersiz olduğunu söyleyebiliriz. Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim"

Sınıftakiler tahtadaki flash belleğimi çıkarırken beni alkışladıklarında küçük bir tebessüm sunup yerime oturdum.

"Sinan bu sunumu eve gidince bana mail adresimden gönder. Yıl sonu sözlü notuna ekleyeyim." Hoca yüzünde gurur dolu bir ifadeyle gülümsediğinde sınıftan oflama sesleri gelmişti.

Önde oturan Buse,
"Ooo hocam bilseydim o kadar etkileyeceğini ben de ödevi düzgün yapardım." dediğinde gözlerimi devirdim.

"Yapsaydın o zaman Buse ben mi tuttum seni lafa bak?!" Yamaç sırasından hışımla doğrulduğunda Buse'nin en yakın arkadaşı da doğruldu.

"Hoca Sinan'a ayrımcılık yapıyor."

"Hayır sadece senin beynin ve emeğe saygın yok." dedi Yamaç gülümseyip gözlerini kırpıştırarak.

Sınıftakiler güldüğünde ben de güldüm. İnsanların ne dediği umrumda olmadığı için ben cevap vermesem de arkadaşlarım beni savunurdu hep.

"Doğru konuşsana sen be?! Ne var işte iki fotoğraf iki de internetten kopyala yapıştır yazı yapmış. Biz de yapardık on-"

Yiğit yüksek bir sesle oflayıp sözünü kesti.
"İki fotoğraf iki alıntı yazı dediğin sunum için Sinan 2 haftadır çalışıyor. Hiçbir şeyden haberin olmadan millete laf atmak kolay tabii. Kendi vizyonun bir ödevi bile yapmaya yetmemiş gelmiş burada hak edene laf yapıyorsun. Boş boş konuşmak yerine çabalamanı tavsiye ederim. Tek yeteneğin bütün gün o sırada oturup insanları yargılamak. Başka hiçbir şey bilmiyorsun, yapamıyorsun. O bunu giymiş, bu bunu demiş, bunun cinsel yönelimi buymuş, bu bu dine mensupmuş. Bırak artık insanların hayatına burnunu sokmayı da kendini geliştirmek için bir şeyler yap. Yoksa bu kültür seviyenle senden hiçbir şey olmaz. Ne akademik anlamda ne de insani anlamda."

Biz de dahil tüm sınıf 10 saniye kadar derin bir sessizliğe gömüldüğünde herkes ağzı beş karış açık Yiğit'e bakıyordu. Yiğit bu zamana kadar derslerde bile çok fazla konuşmamışt, kaldı ki sınıftakileri hiç sevmiyordu zaten.

Gözlerimi büyültüp Yiğit'e baktığımda kurduğu onca cümleye rağmen hala sakin olduğunu fark ettiğimde istemsizce ona imrendim.

"Yiğit acımadı." dediğinde birisi, herkes mırıldanarak kendi arasında konuşmaya başladı.

Buse öfkeyle bize bakıp önüne döndüğünde onu umursamadım veya Yiğit'in söylediklerinin ağır geldiğini düşünmedim çünkü gerçekten hak ediyordu. İnsanları sürekli yargılayan bir zorbaya zorbalık yapmak bizi kötü yapmazdı.

"Çıkar gölgesinde serinleyelim reis." Yamaç hayranlıkla konuştuğunda Yiğit koluna vurdu.

"Pisleşme."

"Harika konuştu yalnız ben bir ara kalkıp alkışlayacaktım da bölmek şstemedim. Mükemmeldi." dedi Batuhan ellerini kaldırarak.

Dünden beri sırıtıp duruyordu salak çocuk. Gecenin bir yarısı ekler aşerip yurttan çıktı diye biraz kavga etmiştik ama sonra gülümseyerek kendini yatağına bırakmıştı.

Alttan telefonu titrediğinde hoca görmesin diye önünü kapattım.

"Kim o?" dedi Yamaç heyecanla.

Yüzümüze bakıp telefonunu cebine koydu açmadan.
"Kimse değil, annemler para gönderecekmiş onu söylüyor."

"Heee." diyip önüme döndüm.

"Arkadaşlar yeter bu kadar bir sonraki-"

Zil çaldığında hoca oflayarak çantasını topladı ve sınıftan çıktı.

————

Özgür,

"Akşam ne yapıyoruz?" Emirhan enerjik bir şekilde sorduğunda sandiviçimin son parçasını ağzıma atıp sardıkları kağıdı elimde buruşturdum ve Barış'ın bitmiş meyveli yoğurdunun içine koydum.

"Ne ne yapıyoruz?" dedim göz kırparak.

Geriye doğru uzandığı sandalyeden başını kaldırdı.
"Bir şeyler yapalım oğlum canım sıkılıyor."

Dilimi damağıma vurup başımı hayır anlamında salladım
"Toplayamam götünüzü başınızı."

"Toplamana gerek yok ki gidelim lan."

"Yok kardeşim."

Oflayıp gözlerini devirdi.
"Sinan izin veriyor ama onların gitmesine."

"Ben onun yerinde olsam üç çocuğa bakıcılık yapmaya gitmezdim. Siz de aratmıyorsunuz onları gerçi ama... Hem Sinan ne alaka şimdi?" dedim kaşlarımı çatarken.

Sinan'ın işi hem bana göre zordu hem de değildi. Mesela o herhangi bir kavgada Yamaç'a dur dediğinde Yamaç ikiletmeden duruyordu ama Murat'ı tutmak imkansızdı.

Ama kesinlikle Sinan'a çok fazla saygı duyduğum su götürmez bir gerçekti.

"La Özgür valla bir şeylere yapalım. Her gün kahvede dayılarla okey atmaktan yaşlanmış hissediyorum." dedi Murat elindeki tesbihi çevirirken.

"Ne yapacağız?" dediğimde üçü de yüzüme baktılar. Kaşlarımı çattım. "Hayır içmeye gitmeyeceğiz."

Barış heyecanla doğruldu.
"Kafeye gidelim. Otururuz. Güzel olur." Aşırı enerjik haline istemeden güldük hepimiz.

"Mantıklı bu arada, hem arkamızı toplamak zorunda da kalmazsın." dedi Emirhan başını sallayarak.

Arkama yaslandım.
"İyi madem gidelim bakalım."

————

çok kısa oldu ama bir sonraki bölümde telafi ederizz.

Sinan anne Özgür baba gibi hissediyorum, öyle canlanıyorlar hep kafamda.

Düşman (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin