yetmiş beş

13.4K 1K 834
                                    

Emirhan,

Sinan ve Özgür bile sarhoş olmuş ayrı ayrı yerlerde yatarken, o kadar alkol içmişken nasıl hala en azından çizgi üzerinde yürüyecek kadar ayık olduğumu anlamıyordum.

Balkondaki sülieti gördüğümde kaşlarımı çattım.
"Hangi deli lan o? Dışarıda kar yağıyor."

Ayağa kalkıp hafif sendeleyerek bir yudum daha alkol aldıktan sonra balkon kapısına yürüdüm. Hızlıca açıp bir süre baş dönmesinin geçmesini bekledim ve balkona çıktım. Eğer yanlış hatırlamıyorsam burası ikinci katın balkonuydu ama hangi odanındı şu anda kestiremiyordum.

Arkasını bana döndüğünde Yiğit olduğunu gördüm. Alkolün etkisinde olunca cesaret de geliyordu. Normal bir şekilde yanına kadar ilerledim ve dirseklerimi demirlere yaslayarak yere baktım.

Galiba 2. kattı burası. Yani evet yukarıdaysak öyle olmalıydı.

İyi ki sarhoş olmamıştın Emirhan...

Gözlerimi açıp kapayarak başımı havaya kaldırdım. Kar yağıyordu. Birkaç gündür zaten yağıyordu ara ara. Şimdi yine.

Hava çok soğuktu ve içerisi sıcak olduğu için ceketimi, montumu çıkarmıştım. Yine de alkol insan vücudunun ısı değerini arttırdığı için üşüdüğümü hissetmiyordum. Ya da üşüdüğümü hissetmeyecek kadar sarhoştum.

"Kar yağıyor." dedi Yiğit.

Bayık bayık bakmasından sarhoş olduğunu anlamıştım.

"Evet."

"Kar taneleri birbirine benzemiyor." dedi kelimeleri yuvarlayarak.

Acaba ben de onun kadar sarhoş muyum diye düşündüm.

"Evet." Güldü ve demire tutundu. Kaşlarımı çattım. "Sen manyak mısın? Niye ayık değilken balkona çıktın ya düşersen?"

Dudaklarını büzüp omuz silkti.
"İçeride de düşüyorum."

Kaşlarımı çattım.
"Nasıl?"

Kolunu demire yaslayıp başını da bana dönüp olacak şekilde koluna yasladı.
"Tutunamıyorum."

Düşmesinden korktuğum için onu doğrulttum.
"Yatma. Benim gibi kollarını yaslamaya çalış."

Sallandığında hemen belini tutup kendime yasladım. Şu an balkon demiri ve benim aramda kalmıştı.

Olayların ne olduğunu anlayacak kadar ayık, neden olduğunu anlamayacak kadar sarhoştum.

"Neye tutanamıyorsun?" dedim tekrar konusunu açarak.

Elini kaldırıp omzuma koydu.
"Senden sonra hiçbir şeye."

Alkolün etkisinde olduğum için normalde beni aşağı düşürecek sözüne tepkisiz kaldım.

"Seni anlayamıyorum Yiğit." diye mırıldandım.

Güldü. Omuz silkti.
"Evet. Sorun da bu zaten."

"Anlamama izin vermiyorsun çünkü." dedim yüzüne bakarak.

Kısılmış gözleriyle gözlerime baktı. Gülümsüyordu.
"Aptal olduğum içindir."

"Değilsin."

"Aptalım."

"Değilsin."

"Aptalım!" diye bağırdığında irkildim.

Onun bağırışına en son ne zaman şahit olduğumu bile hatırlamıyordum. Ayrılırken bile sesi kısıktı.

"Seni, içeridekileri, sahip olduğum her şeyi mahvedecek kadar aptalım! Güçsüz olduğum için de aptalım! Aileme karşı gelemediğim için de aptalım! Başkalarının kuklası olacak kadar da aptalım! Aptalım işte!" diye bağırmaya devam etti.

Düşman (bxb)Where stories live. Discover now