4. Kendimi Minho gibi hissediyorum.

1.9K 239 266
                                    

İyi okumalar, yorum ve oy lütfen.😽
_______________________

Gecenin en sevdiği saatlerinde tatlı bir esinti saçlarını karıştırırken yol kenarında duran siyah arabayla yerinden kalktı. Birkaç adımda yanına ulaştığı arabaya binmeden önce kapıyı bırakmadan etrafına bakındı. Üzerinde durduğu yol neredeyse tamamen boştu.  Sorun olmadığını düşünerek bedenini arabanın içine attı ve sürücü koltuğunda oturan adamla anında göz göze geldi. Aradan geçen uzun zaman sonunda bu gerçekten güzel bir andı.

"Geldin sonunda. Bu sefer gerçekten gelmeyeceğini sanmıştım."

Sürücü koltuğunda oturan geniş omuzlu adam bir yandan konuşup bir yandan arabayı hareket ettirdi. Yüzünde içten bir gülümseme vardı ve bu sebeple yanaklarındaki gamzeler içe doğru çökmüştü.

"Geldim sonuçta. Ne kadar oldu ki gelmeyeli?"

"Bir ay olmasına üç gün vardı." diye cevap verdi gamzeli olan. Arabayı hafiften hızlandırıp arabalardan birini solladı "Niye gelmedin ki? Minho güçlü mü çıktı yoksa?"

"En güçlü benim, Chan." dedi kahverengi saçlı uyarır gibi. Kaşları çatıldı. "Sen de biliyorsun ki bundan nefret ediyorum. Beni denemek için bile şöyle şeyler söyleme."

"Bir şey demeye de gelmiyorsun." Chan başını iki yana salladı. "Bu arada unutmadan sen niye benden giyecek kıyafet istedin? Bir şeyler getirdim ama zevkine uyar mı emin olamıyorum."

"Hastanedeydim. Sanırım Lucas yine kendini keserken sınırını biraz aşmış. Ergen velet. Onun yüzünden öleceğiz hepimiz." Sinirli çıkan sesiyle yavaştan yumruk haline gelen ellerini hafifçe sıkıp bakışlarını birkaç saniyeliğine camdan dışarıda gezdirdi ve ses tonunu kısarak arkadaşının sorusuna vermesi gereken asıl cevabı vermek adına konuştu. "Her neyse... Sadece üstümdeki şu kıyafetlere bak. Kendimi Minho gibi hissediyorum. Bu yüzden senden kıyafet istedim, bir an önce kendim olmak istiyorum."

"Anladım, kıyafetler arka koltukta." dedi Chan. Başıyla hemen arkayı işaret etti. Lee Know koltuktan kıyafetleri almak için geri uzanırken yeni bir soru yöneltti. "Minho yapmış olamaz mı?"

"Onun bunu yapacak cesaretinin olmadığını biliyorsun."

Kahve saçlı adam alay eder gibi güldü. Kucağına aldığı siyah gömleği çok fazla incelemeden üzerindeki hoodie'yi çıkardı ve gömleği giydi.

Bu sırada Chan arkadaşının söylediği sözde takılı kalmıştı.

"Haklı olduğumu biliyorsun. Minho'yla bir sorunum olmasa da gerçek bu."

Kahve saçlı bu konuda haklı olduğundan neredeyse emindi. Korkularının üzerine gitmek yerine onlardan kaçmak, zorlukların üstesinden gelmek yerine onlardan saklanmayı tercih eden bir insan ne kadar güçlü olabilirdi ki? Gerçi o, Minho'nun güçlü olduğu hakkında en ufak bir iddiada bulunduğunu da hatırlamıyordu. Onun bedeninde yaşayabildiğine göre Minho gerçekten güçsüz olmalıydı.

"Ne yapacaksın peki? Ya Lucas tekrar yaparsa?"

"Ona not bırakırım."

Başka yapabileceği bir şey var mıydı emin değildi. Ne de olsa onunla karşılaşma gibi bir imkanı yoktu.

"Lee Know."

Bakışlarını Chan'a doğrulttu genç adam. Arkadaşından gelecek olan yeni bir soruyu belki de bir yargıyı bekledi.

"Salona gidiyoruz değil mi?"

"Evet."

Araba birkaç sokak sonra yön değiştirdi. Şimdi girdikleri sokaklar az öncekilere göre fazla karanlıktı. Sokak lambaları burada yanmıyordu. Daha önce yandığına bakılırsa büyük ihtimal teknik bir arıza çıkmıştı. Chan arabanın uzak için olan farlarını açıp ilerlemesini sürdürürken ısırdığı dudağını bıraktı ve yanındaki adama küçük bir bakış fırlattı.

Who are you? | Minsung ✓Where stories live. Discover now