İyi geceler, iyi okumalar <3
______________________Kaşlarını kaldırdı Lucas. Kendisine seslenen -daha doğrusu Minho'ya seslenen- bu adamın kim olduğundan emin olamadığı için dikkatini direkt olarak ona verdi. Sadece mavi saçları bile ilgisini çekmeye fazlasıyla yetmişti ki biraz daha bakınca bu ilgisi kat kat arttı.
Bu sırada hastanede tanıştığı doktorun burada ne aradığını sorgulayan Jeongin, Lucas'tan önce hareket edip ilerledi ve onların arasına geçti. Jisung'un yanlarına ulaşmasını fakat kendisini hiç umursamadığını anlaması zor değildi. O daha çok Lucas'ın yüzündeki piercinglere ve onun Minho'ya göre daha farklı olan görünüşüyle ilgileniyor gibi duruyordu. Genç doktorun ilgisini çekmek adına sabit bir ses tonuyla ona seslendi.
"Bay Han."
Jisung'un bakışları ismini duymasıyla yavaşça Jeongin'e kaydı. Lucas o kadar dikkatini çekmişti ki bu durumda Jeongin'i fark edemediği için kendine kızamadı ancak utanç duygusunu iliklerine kadar hissetti. Dudaklarını birbirine bastırıp "Merhaba." dedi. Uydurabileceği türlü bahaneler konusunda düşünmesine fırsat kalmadan Jeongin'in konuşmasıyla içindeki gerginlik duygusu iyice arttı.
"Siz burada ne arıyorsunuz?"
"Biz..." Lucas'a baktı Jisung. O Minho değildi... Kaşlarını çatmamak için kendini tutarken Lucas gülümseyerek Jeongin'in arkasından çekildi ve yeni gelen genç adamı hiç çekinme gereği duymadan baştan aşağı süzdü. Jisung'un onun kendisini süzdüğünü anlamaması için ciddi anlamda salak olması gerekirdi.
"Mavi saçlar, siyah kot, beyaz tişört ve kareli gömlek... Tarzın idare eder ama genel olarak seni beğendim."
"Lucas-"
"Muhatabım değilsin Jeongin. Git artık, bizi yalnız bırak."
Jisung'un bileğinden tutup onu arabaya doğru çekti Lucas. Jeongin'in gereksiz konuşmalarını çekmek şu an için istediği son şey bile değildi. Burada vakit kaybettiği her an onun için çok değerliydi ki Minho'nun bedeninde dışarı çıkmak o kadar da kolay olmadığı için haklı sayılabilirdi.
Jisung Lucas'ın ne yapmaya çalıştığını anladı bu yüzden sesini çıkarmadı. Tuhaf bakışlarını onda tutarken kahverengi saçlı adamın kendisine sırıtma benzeri bir gülüş sunup göz kırpmasını seyretti. Haydi ama bu çok fenaydı!
"Adamı nereye götürdüğünü sanıyorsun?" Lucas'ın kolunu tuttu Jeongin. Onlar daha birkaç adım atamadan sertçe kendine çekti ve kendince Jisung'u kurtardı. "Çocuk olmayı bırak da biraz büyü artık."
"O sence şikayetçi gibi mi duruyor? Benimle gelmek istiyor."
Jisung böyle bir şey söylememişti ancak onunla gidip gitmeme konusunda bir tereddütü olmayacağından emindi. Aklında çoktan bir sürü soru işareti oluşmuştu ve o tüm bu olayların içinde olmasını sağlayacak fırsatı kendi elleriyle tepecek değildi.
"Sordun mu ona?"
Gözlerini devirdi Lucas. Arabadan arkadaşlarının kornaya basmasıyla biraz daha beklemelerini söyler gibi eliyle işaret yaptı ve Jisung'a döndü.
"Benimle gelmek istiyor musun? Arabayla turlayıp biraz eğleneceğiz. Üç kişiyiz ama sen de olursan daha çok eğleniriz."
"Lütfen onun kusuruna bakmayın. Bazen böyle saçmalıyor. Siz lütfen gidin ve işinize bakın. Minho iyi olduğu zaman ben size haber veririm. Gerçi niye geldiniz onu da bilmiyorum ama şu an durum bunu tartışmak için pek de müsait görünmüyor. Bu yüzden-"
"Hiç sorun değil." dedi Jisung. Jeongin'in böyle bir cevap beklemediğini belli eden yüzüne bakıp gözlerini kırpıştırdı. "Onu tanıyorum ben. Biz arkadaşız zaten."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Who are you? | Minsung ✓
Fanfiction[TAMAMLANDI] Hatırlanmayan geçmişin arkasında yatan sırlar tek tek açığa çıkarken Minho, çok önceden tanıdığı o küçük çocuğa tekrar kavuşur. -Hyunlix -Çoklu kişilik bozukluğu / Dissosiyatif kimlik bozukluğu 🚫 Hastalık gereğiyle travmatik sahneler...