40. Tıpkı annen gibisin sen bu yüzden hak ettin.

784 130 75
                                    

"Aptal herif! Sana onun kılına bile zarar vermeyeceksin demedim mi!?"

Mavi saçlı adama, çok uzaklardan geliyormuş gibi hissettiren gür ses, kirli duvarlara çarparak yankılandı ve onun kulaklarının acımasına sebep oldu. Jisung'un başında ciddi bir zonklama sanki kalp atışıymışçasına ritim tutmuş onu rahatsız ediyor, bedeninde de birçok yer fazlasıyla acıyordu. Özellikle de sol bileği...

"Hepiniz bir olmuş, beni delirtmek istiyorsunuz sanki! Şu an şurada kafana bir tane sıksam kim ne yapabilir ki ha?"

"Efendim lütfen. Rahat durmadı ki. Kaçmak istediği için tutmak isterken oldu. Benim bir suçum yok."

"Ne bekliyordun?" diye bağırdı Jungnam. Karşısında dikilmekte olan adamın yüzüne öfkesinden ateş çıkacakmış gibi görünen gözleriyle bakarken çenesine doğru indirdiği sert darbe ile onun acı içinde inleyip yere yıkılmasına sebep oldu. Zira çene kısmı sağlam vurulduğu zaman bir hayli can yakar hatta insanın bayılmasıns bile yol açabilirdi. "Rahat rahat bayıltmanı mı bekleyecekti? Sana sadece adamı bayılt getir dedim, merdivenlerden yuvarla demedim!" 

"Çok çok özür dilerim efendim. Affedin!"

"Çık git, gözüm görmesin!"

Jisung gözleri bağlı olduğu ve bilinci yerine yeni geldiği için tepki veremedi. Başı fırıl fırıl dönüyor, her an tekrar bayılacakmış gibi hissediyordu.

"Siz de boşaltın burayı. Kimse kalmasın. Gerisini kendim hallerim. Zaten Minho şu aptal çocuğu kurtarmak için canından bile vazgeçer eminim."

"Efendim yine de-"

"Lafımı ikiletmeyin. Dışarıdakilere de söyle, Minho gelmek üzeredir. Tek geldiğinden emin olduğunuz an gidin. Eğer bir aptallık yapıp peşine başkalarını taktıysa Minho hariç herkesi indirebilirsiniz. Benimle hesaplaşmadan ölmesine izin vermem."

Depodaki iki adam Jungnam'a baş onayı verip depodan çıktı. Ona bir şey olması Jungnam'ın yanındaki adamları sadece ekonomik yönden etkilerdi ki onların da yeni iş bulması zaten çok uzun sürmezdi. Genel olarak yasal işlerle uğraşan Jungnam'ın aksine direkt olarak yasaklı işlerde olan bir sürü insan vardı. Jungnam'ın bazı işleri sadece istisnaydı.

"Bu da ne uyanmaz adammış. Öldün mü?"

Jungnam yan tarafında duran eski masadaki plastik su şişesini alıp yerde yatan Jisung'un yüzüne doğru boşalttığı an mavi saçlı adam rol yapmayı bırakıp hem yüzünü buruşturdu hem de öksürdü. Su onu fazlasıyla rahatsız etmişti. Öksürdüğü için sarsılan bedeni canını daha çok yaktı ve istemsizce kolunu hareket ettirdi ancak bu bileğini daha çok acıttı. Ya kırılmıştı ya da çatlaktı. Bundan emindi.

"Küçük fare uyandın da rol mü yapıyordun yoksa? Minho'yla olunca ne hale geldin gördün mü? Ben sana güzelce teklifte bulunmuştum ama sen reddettin." 

"Ne istiyorsunuz ondan?" dedi Jisung zar zor. Onun saçlarını tutması yüzünden hafifçe sızlandı ve gözlerinden kayıp giden bandaj sayesinde etraftaki ışığı algıladı. İlk başta fazlasıyla bulanık olan görüşü saniyeler içinde netleşti. İrisleri tepesinde dikilmekte olan Jungnam'ın büyük yüzüne ve pis sırıtmasına takıldı.

"O pislik benim itibarımı zedelemek neymiş görecek. Annesini öldürdüğüm gibi seni de onun gözlerinin önünde öldüreceğim. Bedelini sen ödeyeceksin."

"Pislik olan sensin." dedi Jisung. Jungnam'ın üzerindeki giysiden tutup kaldırması ile arkasındaki tozlu duvara yaslanırken devam etti. "Sanki hiçbir şey yapmamışsın da o keyfi yapmış gibi Minho'yu suçlayamazsın. Bırak düzgün baba olmayı insan bile değilsin sen. Ne yaptığının farkında ol biraz, bırak beni. Bu yaptığın da daha önce yaptıkların da suç."

Who are you? | Minsung ✓Where stories live. Discover now