Düğün günü, İstanbul 2017.
"Tanıştığıma memnun oldum, ben Ceyda."
Genç kadın elini uzatmış gülümsüyordu. Birkaç kelimelik bir cümle de olsa söylemesi çok zordu. Aslında üzgün ya da kırgın değil sinirliydi. Kendine kızıyordu. Nikolaj birkaç söz daha söylese ve ona dokunmaya devam etse ikna olmuş olacaktı. Bu kadar basit biri olmasına kızıyordu. Adam onunla alay ediyordu, oynuyordu resmen.
Sofya yavaşça Ceyda'nın havada duran elini sıktı. "Ben de oldum," derken çok tatlıydı. Türkçe'yi kendine has aksanıyla çat pat konuşuyordu. Dikkatle bakılmadan bile güzel bir kadın olduğu belli oluyordu. Sarı saçları ve ince vücuduyla Ceyda'nın tam zıttı denebilirdi. Ceyda kestane saçlı ve dolgun vücutlu bir kadındı çünkü. Anlaşılan Nikolaj genç kadını hiç hatırlatmayacak birini seçmişti. En azından Ceyda kadını gördüğü birkaç saniye içinde durumu böyle yorumlamıştı.
"Çok yakışmıyorlar mı?" dedi Esat sırıtarak. Ceyda ona bakarak gülümsedi ve, "Çok," dedi. Ardından gülümsemeye devam ederek Nikolaj'a keskin bir bakış attı. Ondan kendisini beş yıl beklemesini beklememişti zaten. Bunu istemeye hakkı var mıydı bilmiyordu hatta. Yalnızca az önce söylediği yalana kızmıştı. Direkt unuttum seni dese umrunda olmayacaktı belki de. Ancak söyledikleri yüzünden bu durumu istemeden de olsa umursamıştı.
"Ah unuttum! Sude'nin yanına gitmem gerek. İzninizle..."
Başka bir şey söylemeden arkasını döndü ve kıvırtarak gelin odasına ilerledi. Bu yürüyüş saten elbisesinin içinde harika bir görüntü oluşturmuştu. Onun amacı da buydu. Çocukça olsa da o adama kaybettiği şeyi söylemek, anlatmak istiyordu. Açık açık işte böyle bir kadını kaybettin, yanlış olanı seçtin, sen bir aptalsın diyemediği için bu yolu seçmişti. Bazen oldukça basit düşünüyordu.
Gelin odasına girer girmez, "Evet çok geciktim ama bana kızma!" dedi. Sude'nin şaşkın yüzünü görünce derin bir nefes aldı. Hakkında haber getirmesi gereken damat da tam karşısında duruyordu.
"İyi misin Ceyda? Solgun görünüyorsun."
Elbette iyiydi, alt tarafı yıllardır görmediği aklını başından alan adamla karşılaşmış ve o adamın nişanlandığını öğrenmişti. Nişanlısı da gayet güzel ve kibar biriydi. Neden iyi olmasındı ki? "İyiyim. Yüzümü yıkayayım yine de." Kaçar gibi hemen odanın içindeki banyoya girdi ve hemen kapıyı kapattı. İç çekerek elbisesini düzeltti ve ayna karşısında gülümseme denemeleri yaptı. Arkadaşına hiçbir şey belli etmemeliydi, bu onun en mutlu günüydü. Zaten berbat bir gün geçiriyordu, üstüne Nikolaj ve nişanlısı gelmişti. İntihar etmek için harika bir gün, diye düşündü genç kadın.
En sonunda dik bir duruşla banyodan çıktı. "Ben hazırım. Gelinimiz de hazır mı?" diyerek arkadaşına baktı. "Ve damadımız?"
Gelin ve damat heyecanla ayağa kalktı ve el ele tutuştu. Ceyda onlara gözleri dolu dolu baktı ve yavaşça kapıyı açtı. Yanda duran bir adama el işareti yaptı, ışıklar hemen kapandı. Meraklı gözler gelin odasına döndü, fişekler yakıldı ve gelin ile damat alkışlar eşliğinde odadan çıktı. Ceyda gülümseyerek izledi her şeyi. Aslında düğünleri sevmezdi. Hazırlık aşaması tam bir kaostu. Bunun stresinden birbirinin kalbini kıran ya da ayrılan çiftler bile vardı. İnsanların en mutlu günlerini neden işkenceye çevirdiklerini anlamazdı. Tüm hayatını bu olayın üzerine kuranlar bile vardı. Belki de Ceyda çok basit düşünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aradığınız Aşka Şu Anda Ulaşılamıyor
General FictionCeyda iş gezisi için gittiği Moskova'da yıllardır aradığı aşkı bulur. Ancak ülkeye geri döndüğünde birbirleriyle iletişim kuramayıp ayrılırlar. Aradan geçen beş yılın ardından Ceyda, hayallerindeki adamla şans eseri karşılaşır. Ancak bu düşündüğünd...