Bölüm 15: Ender bir cevher

2.6K 198 15
                                    

Üniversite yılları, Eskişehir 2008

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Üniversite yılları, Eskişehir 2008.

O gün dondurucu bir soğuk vardı. Son yılların en soğuk günüydü. Ne kadar hareket ederse etsin ısınamıyordu genç kız. Kabanına sıkı sıkı sarıldı ve boş caddede yürümeye devam etti. Kara bastıkça çıkan gıcırtı sesi dışında duyulan tek ses rüzgarın sesiydi. Cadde boyunca sıralanan kafe ve dükkanlar, kapılarını kapatmış, derin bir sessizlik içindeydi. "Bu kızı döveceğim. Bu havada doğum günü mü kutlanır," diye söylendi Ceyda. Aslında doğum günü kızı kendisiydi. Ama bu kadar soğuk bir günde doğmuş olmayı hiçbir zaman sevmemişti. Yazın sıcağında doğmuş olmayı isterdi.

Kutlamanın yapılacağı kafeyi gördüğünde, uzun zamandır çölde gezip su bulmuş bir bedevi gibi sevindi. Ellerini ve yüzünü hissetmemeye başlamıştı. Koşar adımlarla kafeye ilerledi ve hemen içeri girdi. İçeri girer girmez sıcak hava yüzüne çarpmaya başladı ve rahatladı. Sude'yi görür görmez şok oldu. Arkadaşı bu havada mini elbise giymişti. İnanılmaz biriydi.

"İşte doğum günü kızı geldi!!"

Mekandaki herkes Ceyda'ya bakıp bağırmaya başladı. Genç kız hem utanmış hem sevinmiş hem ısınmış bir şekilde gülümsedi. Yanlarına gider gitmez mumlar yandı ve pastası geldi. Her şey hazır ve hızlıydı. Baş döndürücüydü. Arkadaşları hep bir ağızdan 'iyi ki doğdun Ceyda' şarkısını söyledi. Hemen ardından Ceyda bir dilek tuttu ve mumları üfledi. Dileği mutlu olmaktı. Basit, kısa, sade bir dilekti. Gelirken yaşadığı kızgınlık uçup gitmişti.

"O zaman parti başlasın!"

Sude Ceyda'yı da peşine takarak boş alana ilerledi ve dans etmeye başladı. Ceyda dansta oldukça kötüydü. Sude gibi profesyonel bir dansçının yanında ise daha kötü duruyordu. Bu yüzden biraz dans edip koltuklardan birine oturdu. Şimdiden yorulmuştu. Bu parti için ertelediği işleri düşününce daha çok yoruluyordu. Ceyda düşüncelerindem sıyrılıp pastasından büyük bir dilim aldı ve yemeye başladı. Meyveli ve çok taze bir pastaydı.

"Biz geldik!" diyen bir grup kişi ile hemen lokmasını yuttu ve derin bir nefes aldı. Gelenleri tanımasa da, "Hoş geldiniz!" dedi gülümseyerek. Sude'nin çevresi hayal ettiğinden bile büyüktü. Tüm üniversiteyi tanıyor olabilirdi. Bunlar da onun arkadaşları olmalıydı. Her biri masaya hediyesini bıraktı ve Ceyda'yı tebrik etti. Sonra onlar da dans etmeye başladılar. Tanımadığı kişilerin bile doğmuş olmasını kutlaması ona çok garip ama güzel geliyordu.

Onlar gittikten sonra aceleyle içeri giren kişi ise ileride çok iyi anlaşacağı biri olacaktı. Nefes nefese içeri giren genç adam, "Geç kaldım kusura bakmayın," dedi ve genç kızın gözlerinin içine bakakaldı. Yanakları kızaran adam, "Ben Erhan," diyerek elini uzattı hemen. Ceyda uzatılan eli sıktı ve buz gibi olduğunu fark etti. Buz adam olmaktan son anda kurtulmuş gibiydi. "Ceyda."

Erhan için zaman adeta durmuştu. Herkes donmuştu. Daha önce bu kadar güzel bir kadın görmemişti. Tek bir bakışla yemyeşil gözlerinin içinde kaybolmuştu. Gülüşü elleri kadar sıcacıktı. Dili tutulduğu halde konuşabilmiş olmasına kendi de şaşırıyordu. Ceyda. Bu ismi hemen aklına kazımıştı.

Aradığınız Aşka Şu Anda UlaşılamıyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin