6 - "Işıltı"

412 16 20
                                    

"Behçet beyin asistanıyla kavga ettiğini duydun mu?"

"Ne? Ne kavgası?"

"Bildiğin kavga ve herkes bunu konuşuyor, nasıl duymadın?"

"Saçmalama, bu nasıl bir abartı," dedi üçüncü bir ses. "Ayrıca asistanı ile 'kavga' etmedi, tartıştılar."

"Konu neymiş ki lan Berke?" dedi olaydan haberi olmayan adam. Gıkım çıkmadan onları dinliyordum, kendimden utandım. "Yani Behçet beyle tartışmaya girmek için... Sarhoş ya da haplı olması gerek. Bu nasıl bir cesaret?"

"Bir sürü dedikodu var," dedi üçüncü adam Berke, sesi toktu. "Kimisi işin içine köstebeklik girdi diyor, kimisi Behçet bey asistanına sarktı diyor, kimisi asistanı ona sarktı diyor..."

"Doğrusu ne bilinmez ama aşırı ciddi bir şey olduğunu düşünmüyorum, yani en azından Behçet bey için. Çünkü asistan izne ayrıldı, halbuki istifa etmek istemiş. İzin konusunda Behçet bey ısrar etmiş, kafasını toplayıp geri dönmesini istemiş."

Bahsettikleri asistan kimdi? Uzun topuklu kadın mı? Kavga mı etmişlerdi?

"O zaman tartışmayı asistan başlattı?" dedi diğeri. "Behçet bey açısından bir sorun yok gibi duruyor."

"Bilemiyorum," dedi tok sesli. "Ama bu aralar Behçet beyin katına çıkmaya korkmuyorum desem yalan olur. Adam çatmaya yer arıyor gibi."

Adam güldü. "Hep öyle!" dediğinde musluğu açtığını duydum. "Geçen gün yanlış çizimi getirdi diye Kerem'i sikecekti neredeyse, normalde stajyerlere çok anlayışlı davranır halbuki."

"Ben stajyerken bir keresinde mesaiye kaldığımızda bana kendi elleriyle kahve getirmişti," dedi tok sesli olan Berke. İç çekti. "İlk kez bir adama domalmak istemiştim."

"İbne misin lan sen?" diye güldü diğeri. Dişlerimi sıktım. "Domalmakmış..."

"Haklı lan çocuk!" diye diğerine katıldı. "Adam afet. Hemcinslerini bile ayartır."

"Salak salak konuşmayın ya," derken güldü. "Adam sizi bir sikse on gün olduğunuz yerden kalkamazsınız..."

Yanaklarım kızardı. "Kaç santimdir sizce?" diyenin sesi hınzırdı. Yanaklarım daha çok kızardı ve yumruklarımı sıktım. Nasıl böyle konuşabiliyorlardı?

"Yirmi beş var mıdır?"

"Yok üç santim," dedi diğeri alayla. "Ben en az otuz diyorum,"

"Öğrenmenin tek yolu var..." dedi tok sesli olan. "Bu adam için ibne olunur."

"Siktir git, Berke," diye gür bir sesle güldü. "En az otuz santim diyoruz. Kalkamazsın lan oturduğun yerden."

Berke'nin sırıttığını görmesem de anladım. "Değmez mi sizce?"

Lavabonun kapısı açıldığında üçü de aynı anda boğazını temizledi. "O zaman ben size raporları gönderirim?" dedi Berke olan, musluk kapandı ve kağıt havlunun çıtırsı duyuldu. İçeri bir başkası girmiş olmalıydı. "O zamana kadar sizde taslak çizimleri halledersiniz."

Bu nasıl bir laf değiştirmek?!

"Hallederiz, siz masa başına geçin, ben bize kahve getireyim."

Çok geçmeden üçü de lavabodan çıktığında ve sonunda kapının kapandığını duyduğumda rahat bir nefes verdim. "Lan Emir," dedi fısıltılı bir ses. "Burada mısın puşt?"

Tanıdık bir ses bulmanın mutluluğuyla ayaklandığımda hızla tuvaletin kapısını açıp çıktım. "Meriç," dedim ağlamaklı bir sesle. "Puşt kafam benim!"

NEFESSİZ: KALANLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin