Düzelme mi ? Bölüm 10

272 11 2
                                    

Özgürlük kısıtlanmayacağı sürece her yerdedir.


Çatışma hala devam ediyordu. Kartal'ın gelmesini bekliyordum ki bir anda kapıda ki silah seslerinin hepsi kesildi. Yavaşça kapıyı açıp odadan çıktım ve salonda doğru gitmeye başladım. Bir elimde silah vardı, diğer elim ise yumruk şeklindeydi. Her an olacak şeylere karşı tetikteydim. Kapının önünde Kartal'ı görmem ile silahı bırakıp hemen yanına gittim, vücudunu inceliyordum. Yanlış anlamayın hemen, yaralandı mı diye? Fakat baktığımda üzerinde kan falan göremiyordum Bu beni biraz da olsa rahatlatmıştı. Bilmiyorum ama Onun Kartal'ın zarar görmesini istemiyordum. Sonuçta buraya bana yardım etmeye gelmişti ve bir iş birliğimiz olmuştu. Ne kadar mafya ve iş adamı olsa da bana karşı bunu pek fazla kullanmıyordu. İlk tanışmamız dışında...

" Kartal iyi misin ?"

Kartal: Ben iyiyim, Asıl sen iyi misin ? Vuruldun mu ?

"  Ha- Yani Evet , vuruldum ama ön-"

Kartal: N-Neresi ? Dur bir bakayım

Deyip hemen kolumu buldu zaten gözleri. Beni koltuğa oturtturup kolumu eline aldı ve bakmaya başladı. Sonra ise konuşmaya başladı" Üstünü çıkarman lazım..." dediğinde yapacak bir şeyimin olmadığını fark ederek üzerimi çıkarttım. Bu sırada aklıma kedinin yani' Cesur'un' gelmesiyle hemen ayağa kalktım. Kartal ama izin vermedi. Beni yaralı olmayan kolumdan tutup, "otur lütfen Feride" dedi. Fakat ben ona" Kartal, Cesur yani senin getirdiğin kedi o da yaralanmıştı. Veterinere götürmemiz lazım. Ben dayanırım ama o, o küçük bedeniyle dayanamayabilir. Hemen onu veterinere götürmemiz gerekiyor." Dediğimde bana beklememi söyleyerek kedinin bulunduğu odaya gitti ve kediyi kucaklayarak buraya getirdi. Yarasını açtığında hala kanadığını gördü ve haklı olduğumu söyledi. 

"Kartal bence sen git Kediyi yani Cesur'u veterinere götür ben kendi yarama bakarım." dediğimde acayip kararsız kaldı gibi gözüküyordu. Kediyi götürmeye mi gidecekti yoksa benimle kalıp yaramamı bakacaktı ? Tabii ki de en uygunu kediyi veterinere götürmek. onu zar da olsa zor da olsa bir şekilde ikna edip gitmesini sağladım. Ama o rahat durmamış ve ambulansı arayıp öyle gitmişti. Zaten istese bile benimle birlikte hastaneye gelemezdi. Çükü o bir mafyaydı. Ve hastanede de yeterince polis ve güvenlik vardı zaten...

2 Saat sonra

Dikişim atılmış, gereken her şey yapılmıştı. Taburcu olma işlemlerini halledip hastaneden çıkmıştım. Biraz evin olduğu yola doğru yürüyünce önümde bir araba durdu ve... içinden KARTAL çıktı. Bir an korkmuştum. Ama arabayı da bir yerlerden kestirdiğim için fazla panik yapmamıştım Daha demin hastaneden yürüyerek çıkan ben şimdi bir arabayla , hatta Kartal'ın arabasıyla evime gidiyordum. Bir süre sonra(kısa bir süre sonra) Evimize daha doğrusu evime geldiğim zaman her şey mahvolmuştu. Camlar kırık, yerlerde parçaları vardı. Vazolarım kırılmış, elimde içtiğim sıcak kahvem şuanda yere dökülmüş bir vaziyetteydi. Bu görüntüyü görmek gerçekten kötüydü. İçimi mahvediyordu. Kahroluyordum. Tövbe Tövbe Ya ya... İçeriye adımımı atar atmaz " ben ne yapacağım" dedim. Bunu sesli söylemiş olmalıyım ki Kartal şöyle bir cevap verdi" Ben sana yardım ederim." demişti. Ayrıca ben şuanda unutmuştum ki, yarın dava vardı. inanamıyorum. Bu kadar işimin içinde ben onu nasıl halledeceğim? şimdi yandık işte?!!!

Kartal'a ufak bir teşekkür edip evi toplamaya geçtik. Evet yanlış anlamadınız Topladık. Kartal'la beraber topladık. İkimiz yaptık. Bana yardım etti, toplamamda. Buna sevinsem mi ? üzülsem mi ? bilememiştim. Neyse işte cam kırıkları falan iyice topladıktan ve evi güzelce süpürdükten sonra, ev yine de tam olarak bitmiş sayılmazdı. Hala fazla eksikleri vardı. Mesela bir örnek olarak CAMIM YOKTU. Hırsız girebilirdi bugün eve. Ben nasıl huzurlu uyuyacağım şimdi he? diye düşünürken kartal iç sesimi okumuş gibi;

Kartal: CAmcıyı aradım. Gelir, yani burada olur birazdan. İçin rahat olsun Feride

Deyince ne yalan söyleyeyim rahatlamıştım. Ve açıkçası içten bir şekilde ona dıştan Teşekkür etmiştim. Çünkü bu benim işime gelirdi, ve gelmişti zaten. Biraz oturup sohbet ettikten sonra tam bu çatışma hakkında konuşacaktı ki zil çaldı. Kapı deliğinden baktığımda Kartal'ın aradığı camcı olduğunu fark ettim ve kapıyı açtım. Adam 40- 50 yaşlarında sakallı biriydi. Yani bir sıkıntı çıkacağını düşünmüyordum açıkçası. Yani en azından onlardan olacağını düşünmüyordum. Evet o tahmin ettiğiniz evi basanlar. Ama onlardan biri olmadığı camı takıp sakince evden gittiğinde zaten belli olmuştu. Bu süre zafında hiçbir şey yapmadık. Sadece birbirimize bakıp çaylarımızı içip bisküvilerimizden yemiştik. Amca diyebileceğim yaştaki adam(camcı) gittiğinde tekrar konuşmaya başladık. 

Kartal: Feride senin bu şekilde tehlikede olmandan rahatsızım. Hem de benim yüzümden olması dokunuyor bana. Bu gece bende kalsan he, yada istersen birkaç gün daha. Benim için hep uygun istediğin her zaman dilediğin gibi kalabilirsin Feride.

Dediğinde benimle ilk defa bu kadar rahat ve doğal konuştuğunu fark ediyordum. Bu benimde hoşuma gitmişti. Aslında haklıydı. Eğer benim dediğim gibi saldıran yani çatışma çıkaran adamlar geçen benim suçlayacağım adamın köpekleri ise diyeceğim köpeklere hakaret olacak, neyse işte onlar ise bu durumda Kartal suçlu oluyordu. Ama bunu tabii ki de ona söyleyip daha fazla üzmeyecek ve telaşlandırmayacaktım.(baya uzun oldu). Onun telaşlanması demek lafı daha da uzatması demekti. Ve ısrar etmesi de. Bende belki bugün değil çünkü yarın mahkeme var, ama yarın olabileceğini söyledim. Ama belki. Cümlemin sonuna 'belki' koymayı da unutmadım.

Evet arkadaşlar dediğim gibi sınav haftamda olduğum için bölüm gelemiyordu. Çok uzun olmasa da benim için uzun süren bu kısa aradan sonra tekrar sizinleyim. Umarım yeni gelen bu bölümü de severek okumuşsunuzdur. Sizleri çok seviyorum kendinize iyi bakın. Votelemeyi unutmayın.!!! :) baybayy . Byabyayy. Baybayy. baybay. baybayy.

:)
:)

:)

avukatımWhere stories live. Discover now