11.Bölüm Beklenmedik Akşam Yemeği

4.1K 352 44
                                    

Yavaşça arkamı döndüğümde tahmin ettiğim kişinin görüşüme giren mavi-gri gözleri ve alaycı gülüşüne baktım.

Üzerine giydiği siyah büyük bir pelerinle başını örtmüştü. Şaşkınca konuşmaya başladım.

-Majestelerini buraya getiren nedir?

Başını biraz eğip bana yaklaştı.

-Bu dükkana hep gelirim. Leydi'ye şapkasını geri iade etmeyi düşünüyordum. Sizi burda bulmam benim için de sürpriz oldu.

Anladığımı belirtircesine başımı salladım.

-Ancak vermenize gerek yoktu. Sadece atabilirdiniz.

Çarpık bir şekilde gülümsedi.

-Leydi aynısından almak için buraya geldiği halde mi? Sanmıyorum.

-Haklısınız sevdiğim bir şapka. Teşekkür ederim geri getirdiğiniz için.

Bana cevap vermedi onun yerine saçıma şapkayı yerleştirip şapkadan çıkan birkaç tutamı eliyle düzeltti. Saçımı okşayan nazik eliyle kalbim çarpmaya başladı. Hızlıca geri çekilip hafif bir selam verdim.

-O zaman kendinize iyi bakın Majesteleri. Şapka için de tekrar teşekkürler.

Tam yanından geçip gideceğim sıra kolumdan tuttu.

-Gerçekten bu kadar kolay kurtulacağını mı sandın?

-Pardon?

-Leydi'ye şapkasını getirmek için saraydan zar zor çıktım. Ve sen hemen kaçıyorsun tıpkı parktaki o gün gibi.

Gerginlikle yutkundum. O gün yaptığım şeyin bana sonradan patlayacağı belliydi.

-Pekala, sizin için ne yapabilirim Majesteleri?

-Yemek ısmarla.

-Ne!

-Akşam yemeği yiyelim birlikte.

Bıkkın bir nefes verdim. Ne yapmaya çalıştığı hakkında hiçbir fikrim yoktu.

-Peki ancak önce hizmetçimle konuşayım. Biraz bekleyin lütfen.

Hızla aşağı katta takılara gömülmüş olan Anna'nın yanına gittim. Ona akşam yemeğini dışarıda yiyeceğimi, bir işim olduğunu ve erken dönmesini söyleyip dükkandan gönderdikten sonra merdivenin başında beni bekleyen prense döndüm.

-Hallettin sanırım.

-Evet. Şimdi nereye gidelim Majesteleri?

-Bildiğim bir lokanta var oraya gidelim.

-Peki.

Bahsettiği yer bulunduğumuz dükkanın iki sokak ötesindeydi. Prensele biraz yürüdükten sonra gelmiştik.

Lokanta diğer lüks yerlere oranla daha basit ve asillerin pek kullanmadığı bir yerdi. Sanırım asiller arasında prensi tanıyacak insanlar olabileceğinden buraya gelmişti.

İçeri girip cam kenarında bir yer seçtikten sonra yemek siparişi verdik. Siparişi alan garson gittikten sonra pelerinini başından çıkarıp gümüş saçlarını açığa çıkardı. Saçlarını birkaç kez gördüğüm halde hala hayranlık uyandırıcıydı.

-Sanırım Leydi'ye şapkasını getirmemliydim.

-Neden?

-Etrafına bak.

Lokanta pek kalabalık değildi. Ama içeride ki insanlar kesinlikle hayranlık ve merak içinde bizi inceliyordu. Kıkırdadım.

-Bence daha çok prensi izliyorlar.
-Ne?
-Majesteleri yakışıklı ve dikkat çekici yani o yüzden sizi izliyorlar.

Altın Kaşıkla Doğan Prenses Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin