27.Bölüm Kuzey'e Yolculuk

3K 316 66
                                    


Babama dayımın yanına gideceğimi yazan bir mektup gönderdikten sonra abimle yüz yüze konuşmamın daha iyi olacağına karar vererek mektup yazıp ortadan kaybolma fikrinden vazgeçtim.

Ancak önce bilgi loncasından kadın paralı asker kiralamam gerekiyordu.

Gideceğim yol, Anna'nın da söylediği gibi tehlikelerle doluydu. Karşıma ne zaman ne çıkacağı belli olmazdı. Bu yüzden güvenliğimi sağlama almalıydım.

Valere Akademisi bir halk akademisi olduğundan güvenliğin zayıf olması kuvvetle muhtemeldi.

Eğer yapabilirsem bulduğum paralı askerleri, iyi bir fiyat karşılığında yıl boyunca yanımda tutmak iyi olurdu.

Loncaya gitmek için uzun kollu ve kapalı açık yeşil bir elbise giydim.

Üzerinde pek taşı bulunmayan sade bir elbiseydi. Hatta asil bir leydiden çok bir tüccar kızı izlenimi veriyordum.

Anna ile birlikte arabayla şehir merkezini geçip dükalıkta da bulunan loncanın, başkent şubasinin önüne geldik.

Biraz eski görünen binanın içi ahşaptan yapılma ve oldukça kirli görünüyordu.

Halktan insanların takıldığı sıradan bir restoran görüntüsü veren bir yerdi.

Tezgahta duran orta yaşlı, gözlüklü adama yaklaştım.

- Bayan paralı asker kiralamak istiyorum.

Gözlüğünün üstünden bıkkınca bana bakan adam sinirli bir sesle söylendi.

-Bayan asker bulmak çok zor genç leydi.

Anna'ya işaret vermemle bir kese altını tezgaha koydu.

Altınları görünce ciddileşen adam eliyle birilerine işaret yaptı.

İşaret yaptığı yere baktığımda siyah saçlı, boyu uzun, zırhlı ve esmer bir kadın yanımıza geldi.

-Leydi kadın paralı asker arıyor.

Benimle göz teması kuran kadın, beni biraz süzdü.

Tok bir sesle sordu.

-Ne kadar zamanlığına?
- Şimdilik üç hafta. Ancak memnun kalırsam süre uzayabilir.

Alaycı bir şekilde gülen kadın başka bir soru yöneltti.

-Kaç kişi?

-İki kişi.

-Kişi başı 200 altın.

Gülümsedim. Normalde erkekler için 50 altın yeterdi. Beni ciddiye almayıp yıldırmaya çalıştığı belliydi.

-Kişi başı 300 olsun.

Şokla bana bakan kadın, gözlerini bana dikip ciddiyetimi ölçtü.

Şaka yapmadığımı anlayınca "Clara" diye seslendi.

Kadının seslenmesiyle mavi saçlı güzel bir kadın yanımıza geldi. O da tıpkı esmer kadın gibi zırh giymişti.

Esmer kadın bana döndü.

-Adınız neydi?

Gülümsedim.

-Isabella.

-Bayan Bella. Ben de Aisha. Ve bu kişi de size eşlik edicek. Onun adı da Clara.

Başımı sallayıp Anna'ya döndüm. Anna elindeki kağıta yarın bulaşacağımız yeri yazmıştı.

İçi dolu iki keseyi de kadın askerlere verdi.

Altın Kaşıkla Doğan Prenses Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin