18.Bölüm Samimi Özür

3.9K 360 82
                                    

Hehe bölüm beklemiyordunuz değil mi? 🤭😁

Aslında ben de beklemiyordum kdkdmdmfmf

Şarkıyı beğendiğim için paylaşmak istedim😊

Keyifli okumalar💕💕

Benim suçum olduğunu biliyordum
bu yüzden ağzımdan istemsiz çıkan kelimelere engel olmamıştım.

Ben hikayeye müdahale etmiştim. Hem de tahmin ettiğimden daha fazla. Orijinal hikaye de Thomas yaralanmıyordu. Böyle bir olay olsa kesinlikle bilir ve önlem alırdım.

Hikayede normalde olmayan yeni gelişen bu olay tamamen benim suçumdu. Dükle nişanı aceleyle bozmasaydım, kendi bencilliğim için azizeye yaklaşmaya kalkmasaydım. Sessiz sakin hayatımı sürdürmeye devam etseydim, Thomas yine de ölüm kalım savaşı veriyor olur muydu?

Belki de imparatorla olan özel görüşmem imparatoriçe tarafından biliniyordu.

İçimi yiyen soruların cevabını bir türlü bulamadığımda nazik bir el çenemi kaldırdı.

Sinirli çıkan sesiyle konuşmaya başladı.

-Bu neden leydinin hatası? Peşinde suikatsçiler olduğu halde dikkatsiz davranıp onu tuzağın içine çeken bendim. O zaman neden sen suçlu oluyorsun?

Ne cevap vereceğimi bilmediğimden yüzüne baktım. Bana bakan sinirli bakışlarına gülmek istedim. Ancak karşısında daha fazla kaçık biri gibi durmak istemediğimden, hızlıca yaralı elini sarmaya devam ettim.

İşim bitip geri çekilecekken kolumdan tutup beni kendine çekti. Başımdan tutup beni göğsüne yasladığında şok olup donmuştum. Tam çekilecekken sakin sesini duymamla yerimde kaldım.

-İyi bir nedenin olmadan böyle bir şey söyleyeceğini düşünmüyorum ancak senin hatan değil, bu yüzden ağlama.

Göğsünün sunduğu sıcaklıktan mı, sakinleştirici kokusu ve başımın arkasındaki sıcak elinden mi bilinmez çözülmeye başlamıştım. Tutamadığım birkaç hıçkırık boğazımdan kaçtı.

Birkaç dakika göğsünde ağladıktan sonra muhtemelen kızarmış yüzüm ve gözlerimle utançla geri çekildim. Özür dileyeceğim sıra doktorun odadan çıkmasıyla ikimizde doktora döndük.

- Genç Dük'ün karnındaki yara neyseki ölümcül bir noktaya denk gelmemiş, kanamayı durdurdum. Birkaç gün boyunca sıkı gözlem altında olmalı ve ateşi çıkarsa beni çağırın leydim.

Endişeli bakışlarla sordum.

-Şimdi onu görebilir miyim?

Bana bakan yaşlı doktor yavaşça cevap verdi.

-Genç dük, şuan uyuyor. Yine de kontrol etmek istiyorsanız görebilirsiniz.

Başımı salladım. Aklıma gelenle prensi inceleyip ıslak göğsünü görmemle gözlerimi kaçırdım. Doktora dönüp:

-Majestelerinin de eli yaralı lütfen onu da tedavi edin.

-Ben iyiyim. Gitmem gerek.

Gözlerimi devirdim.

-Şu halinizle geri dönemezsiniz zaten Majesteleri. Size bir oda hazırlatacağım lütfen yaranıza baktırın ve dinlenin.

Cevabını beklemeden odaya adım attım. Pencereden sızan ay ışığında solgun yüzüyle uyuyan abime baktım. Nefesi düzenli ve huzurlu duruyordu. Rahatlayıp yarasını ölümcül olmadığına şükr ederken hafif açılmış üstünü örttüm.

Alnına elimi koydum. Ateşi yok gibiydi. Hizmetçilerden birini çağırıp doktorun kullandığı suyu ve bezleri alıp temiz bez ve ılık su istedim.

Altın Kaşıkla Doğan Prenses Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin