2.BÖLÜM "Değişim"

95 53 17
                                    

"Beni duyabiliyor musun? Soo Ah! Bana bak! Beni duyabiliyor musun?"

"N-nerdeyim ben? B-buraya nasıl geldim?" Ve en önemli soru şuydu

"Ben kimim?"

Sorularım çoğalmaya devam ediyordu ki bir iğne acısından sonra başlayan uyuşuklukla beraber gözlerim istemsizce kapanmaya başlamıştı.

Ne olduğu hakkında hiç bir bilgim yoktu. Hiç bir şey hatırlamıyorumdum. Uyumak üzere olan gözlerime bırakmıştım kendimi.

Saatler sonra uyandığımda her şeyi annem ve babamdan ögrenmiştim. Üç ay önce geçirdiğim bir nöbet sonrasında beni hastaneye getirmişlerdi. Ardından da beyin kanaması geçirip şu zamana kadar yaklaşık üç ay komada kaldıktan sonra bugün gözlerimi açmıştım ama hafızamı da kaybetmiştim.

Bu iki yabancı şimdi benim annem ve babam mıydılar?

Kendimin bile kim olduğunu bilmiyorken bu iki yabancıyı nasıl tanıyabilirdim ki?! O yüzden istemsizce mi yoksa isteyerek mi bilmiyorum ama onlara soğuk davranıyordum.

Başım çatlıyordu. Her yerim tutulmuştu. Odada uzun süren bir sessizlik ardından içeriye doktor ve hemşirenin girmesiyle bu sessizlikte son bulmuştu her mutluluğun son bulması gibi.

Hemşire ayaklarımın ucunda bulunan masanın üzerindeki dosyayı açıp bakmaya başlayınca doktorda elindeki adını bilmediğim fenerle gözlerimi kocaman açıp bakıyordu.

"Doktor Bey kan değerleri ve sonuçları temiz hastayı taburcu edebiliriz."

Adlarını bile bilmediğim annem ve babamın sevinç çığlıklarını duyduktan sonra benimde yüzümde bi mutluluk gülüşü oluşmuştu.

Doktor:
"Ödemeyi ve çıkış işlemlerini danışmada yapabilirsiniz"

Burası özel hastane miydi? Devlet hastanesinde ödeme yapılıyor muydu? Yapılıyorsa bile o zaman babam zengin miydi? Bu halde bile düşündüğüm şeyler bile hiç sağlıklı değildi. Bunları düşündükçe yüzümde komik bir sırıtma oluşmuşmuştu.

Hemşire, doktor ve babam muhteşem üçlüsü odadan çıka dursun annem yüzündeki sırıtışı görünce hemen dizimin dibine oturmuştu bile. Gülümsüyordu.Gözlerinden bir kaç damla akıtmıştı ellerini yanaklarıma koyarak

"Bu gülüşü üç aydır görmek için nelerimizi vermedik Soo Ah. Seni çok bekledik güzel kızım çok!"

İkimizde birbirimize sarılıp mutluluk göz yaşlarına bırakmıştık kendimizi.

İçimde sanki daha önce hiç tatmadığım bir duyguyu tadıyormuş gibi hissediyordum anneme sarılınca. Dakikalarca öyle kaldıktan sonra annem bana bakıp

"Bizi hatırlıyor musun bebeğim?"

İstemeyerek de olsa başımı hayır dercesine salladım. Büyük bir hayal kırıklığına uğramış gibiydi. Ellerimi tutarak

"Her şey düzeltecek bebeğim tamam mı? İnan bana"

Onaylarcasına gülümseyerek başımı tekrar salladım. Kapı iki kere çalındıktan sonra içeri

"Sooooooo Ahhhhhhh...kankaaaaaaaaa"

Diye bağırıp içeri biri kız diğeri erkek iki kişi girdi. Bunları da tanımıyordum daha doğrusu tanıyor ama hatırlamıyordum.
Şaşkın gözlerle onlara bakıp anneme yönelttim bakışlarımı. Annem olaya hemen el koyup

"Hoş geldiniz çocuklar."

İkisinide kenara çekip bir şeyler fırıldayarak konuşuyordu duymadığımı umarak. Maalesef duyuyordum.

The Dark House Where stories live. Discover now