4.BÖLÜM "Ukala"

48 31 15
                                    

Annemin yumuşak sesi kulaklarımda geziniyordu bana 'Günaydın' derken. Saatime baktım ve çok erkendi. Güneş bile yeni yeni doğmaya başlamış sessiz sedasız ışıklarıyla uzanıyordu etrafa. Neden erken uyandırıldığımı öğrenmek için beynimi kurcalarken okula gideceğim aklıma gelmişti hemen. Harika bir okul günü beni bekliyordu -yani ben öyle umuyorumdum-. Yüzümü yıkadım ve aşağıya inmek için merdivenlere yöneldim. Annem ve babam çoktan hazırlanmış kahvaltı masasında beni bekliyorlardı. Babamın elinde şirket dosyaları, annemin elinde ise hasta raporları vardı. İkisinin de yüzüne kocaman birer öpücük kondurdum. Buna tebessümle karşılayan babam

"Yüzünüzde ki mutluluğun sırrını öğrenebilir miyim prenses?"

Soru beni güldürmüştü.

"Bu sır sizsiniz babacım. Mutlu olmama yetiyorsunuz "

Komik bir yüz ifadesiyle yalakalık yapıyordum yine. Annem elleriyle masanın altından çıkardığı cüzdanı bana yöneltirken

"İşte yalaka kızımın kartları ve cüzdanı. Bunu hakkettin yalaka prenses."

Yalaka prenses kelimeleri hoşuma gitmişti ki kıkırdıyordum. Cüzdanı annemin elinden aldım. İçine bakmam için göz atmıştı. Açtım cüzdan kartlarla doluydu. Şok içinde annem ve babama bakışlarımı yönelttim.

"Bu-bunlar hepsi benim mi?"

Şaşırmamam gerekiyor sonuçta ben koskoca lüks bir mekanında sahibiydim.

"Evet. Evet prenses bunlar senin eski kartların. Hepsinin şirfesi de Ospit'i kaydettiğin sayı."

'Ospit'i kaydettiğim sayı mı? 1234567 mi?' Niye bu sayıyı her yerde kullanıyordum. Başımı Onaylarcasına salladım ve hazırlanmak için izin istedim. Masadan bir elma alıp odama çıktım. Telefonumu elime aldım bildirim gelmişti.

*Pirinç sizi Kakaotalk'ta '12-A' grubuna aldı.*

Hemen Kakaotalk uygulamasına girdim. Sınıfta 18 kişi vardı benle birlikte. Herkesin de yaptığı gibi hemen profiller kısmına girip sınıf arkadaşlarımın profillerini inceledim. Sınıfta çok güzel kızlar vardı. 'Acaba ben de mi profil yapsaydım?' Hemen profili düzenle kısmına girdim ama zaten bir profil bulunuyordu ve hakkımızda kısmında '7' yazıyordu. Yine 7 yine 7... neydi bu 7 rakamıyla alıp veremediğim. Bildirimler üst üste gelmeye devam edince gruba girdim. Yeni ders programı bulunuyordu. Tıslayıp telefonu yatağa attım ve dolabı açtım. Ne giyecektim? Okul forması bulamadım bu yüzden kafama göre giyinmeye karar verdim.

Elime siyah kot bir şort, üstüne yine xxl siyah bir kapşon, beyaz iddalı bir kemer, uzun siyah çorap üstüne beyaz eskimo bir bot giydim ve aynanın karşısına geçtim. Kombinimi çok beğenmiştim ama burda bir şeyler eksikti. İşteee buldum takı ve Çanta... en önemli iki şeyi az kalsın unutuyordum. Takı çekmecesi diye umduğum tarafa yöneldim ve takıları incelemeye başladım. Asi orta kalınlıkta bir zincir tercih etmiştim. Çanta olarakta kombinimin patlamasını istediğim sarı bir sırt çantası atmıştım sırtıma sadece tek kolunu takıp. Aynaya baktım ve Muhteşem olmuştu. Saçım zaten kahküllüydü. Bu yüzden saçımı iki yandan çok az bırakıp at kuyruğu yapmış gözüme de eyeliner çekip doğal tonlarda bir ruj sürdükten sonra tamamen hazırdım.

Aşağı indim salonda Pirinç ve Domuz'u görmüştüm. Annem ve babam da orada bulunuyordu. Tüm gözler üzerime yönelmişti. Utanmıştım herkes öyle bakınca.

"Prensesim yine yakıyor ortalığı. Kıskanıyorum ama küçük bebeğimi."

Deyince babam istemsizce mutlu olmuştum.

"Kyung So Amcacım siz yine kıskanıyorsunuz. Ben onun abisi olarak her teklif yollayanı pataklıyorum ama bu sefer işim kolay olmayacak."

Domuz'un bu sözlerinden sonra salondaki herkes kahkahalara boğulmuştu. Saatine bakıp gitmemiz için işaret ediyordu Pirinç. Üçümüz de kapıya ilerledik annem ve babam bizi uğurlarken arabaya biniyorduk ki gölgenin de gizemli bir şekilde kendi arabasına bindiğini gördüm ama onu uğurlayan kimse yoktu. Şaşırmıştım. Ön koltuk boştu hepimiz arka koltuğa oturmuştuk yan yana olmak için. Domuz ve Pirinç'in ortasında sıkışmış bir vaziyette bulunuyordum. Bu ikisi neden birbirlerini sevmiyorlardı?

The Dark House Where stories live. Discover now