[15/20]

325 21 3
                                    

[Jungkook'un anıları part1]

Yazarın anlatımıyla

Her şey bitmeliydi artık.

Uzayacağı kadar uzamıştı zaten.

Jungkook baygın bir şekilde uyuyan sevgilisinden gözlerini alamıyordu. Aklında ki tek düşünce kırmızının üstünde nasıl duracağıydı.

Birden gözlerinin önüne Taehyung'dan önce ki unutmak için uzun uğraşlar verdiği hayatı geldi.

Bu defa gözlerinin önünden gitsin diye nefesini tutmadı. Güzel gözlerini kapatıp görüntülerin akmasını izledi. Nasıl olsa son kez hatırlayacaktı hepsini.

2006 Ocak ayı
Jungkook 9 yaşında

"Kes sesini be kadın!"

"Sadece bir mont Ji Woo. Çocuk üşüyor okula giderken."

"Bundan sonra gitmiyor o zaman okula!"

"Bunu yapamazsın! Benim oğlum okuyacak! O,o senin gibi olmayacak!"

"Ne dedin sen!?"

Jungkook'un baba annesine bir tokat attı. Zaval kadının çelimsiz bedeni hemen yere ştü.

Jungkook'un orada olduğunu elbette ki biliyordu Ji Woo. Bir nevi ona da ders veriyordu kendi aklınca.

Unuttuğu bir şey vardı ama Ji Wou'nun, Jungkook onun oğluydu.

Jungkook 9 yaşında olabilirdi fakat o erken olgunlaşmak zorunda kalmıştı. Ayrıca yaşıtlarına göre fazlasıyla güçlüydü Jungkook.

Tekme,tokat,yumruk...

Yaklaşık 15 dakika böyle geçti kasvet kokan evde.

Jungkook'un annesinden ne ses çıkıyordu ne de hareket ediyordu. Bu Jungkook'u korkutmak için yeterde artardı. Saklandığı yerden mutfağa doğru koşup ne olur ne olmaz diyerek ekmek bıçağını aldı. Annesi ona ne yapması gerektiğini öğretmişti. Sanki biliyordu bir gün kullanmak zorunda kalacağını.

Yavaşça annesine doğru ilerleyeceği sırada birden ayaklandı annesi. Bütün bu dayaklardan ve boyun eğmelerden bıkmıştı kadıncağız.

Kocasının üstüne atladığı sırada oldu her şey.

Jungkook'un bir göz kırpması ile her şey değişti.

Babası belinden çıkardığı silah ile zavallı kadını kalbinden vurdu. Oracıkta öldü He Ran. Daha ne hayatını yaşamış ne de hayatını adadığı oğlunun büyüdüğünü görebilmişti.

"Anne!"

Küçük bedenine zıt bir şekilde yüksek çıkan sesi ile Ji Woo ne yaptığını fark etti. Kaçmak üzere hareketlendiğinde oldu herşey.

Küçük Jungkook yerinden hareketlendiği gibi babasının kafatasına geçirdi elindeki bıçağı. Gözü kararmıştı miniğin. Çıkardığı bıçağı tekrar sapladı kafatasına. Yetmedi gözüne sapladı baba sıfatına yakışmayan adamın. Oracıkta öldü Ji Woo da karısı gibi. Bir can aldığı gibi canından da oldu.

Gerisi siren sesleri,hastane koridorları ve yetimhane arasında geçti.

Küçük Jungkook'a sordular o akşam neler olduğunu. Ama Jungkook eskisi gibi değildi. Gözlerinde ki parlaklık gitmiş yerine sanki bir ölünün gözleri gelmişti. Psikolog eşliğinde polislere verdiği ifade de ağlamadı bile. Babasının annesini öldürdüğünü daha sonra da kendisinin babasını öldürdüğünü anlattı sakince.

Bir kaç gün sonra kendisini bir psikolojik destek merkezinde bulmuştu Jungkook.

Tonla ilaç, nefret ettiği grup seansları ve grup seanslarından daha çok nefret ettiği bireysel seanslar.

Yüz ifadesinin donukluğu doktorlarının ona teşhis koymasını zorlaştırırken tek yaptığı yüzünde sıfır mimik ile seanslara girmek, yemek yemek ve uyumaktı.

Jungkook iyiydi. Hem de anormal derece de çok iyiydi.

Yaklaşık üç ay sonra kendini yeni hepishanesinde, yetimhane de buldu Jungkook.

My Darling | TaeKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin