[19/20]

279 18 1
                                    

[Her şey o zaman başladı sevgilim.]

Odanın bir köşesinde ben bir köşesinde Taehyung oturuyordu.

"9 yaşındaydım," diye söze başlamam ile kafasını bana çevirdi. ",annem sadece baba sıfatına yakışmayan o pislikten benim için mont istedi.

Her şey o zaman başladı işte.

Basit bir mont. Ama o izin vermedi. Annem de bağırdı en sonunda, "O senin gibi olmayacak! Benim oğlum okuyacak!",diye.

Çıldırdı. Kelimenin tam anlamıyla çıldırdı ve annemi dövmeye başladı. En son baktığım da hareketsiz yatıyordu annem. Ben de elime aldım bıçağı tam yanına gideceğim sırada ayaklandı annem. Üstüne saldırdı babamın ama o şerefsiz annemden daha hızlıydı. Belinden çıkardığı silah ile vurdu annemi."

Gözümden akan yaşı hızlıca elimle sildikten sonra anlatmaya devam ettim.

"Öldü annem. Hemen orada öldü.

Sonra o şerefsiz kaçmaya çalıştı. Ben de izin vermedim kaçmasına. Koştuğum gibi sapladım kafatasına bıçağı. Yetmedi gözüne sapladım. Annemi öldürdüğü yerde ben de onu öldürdüm."

Bir kıkırdama çıktı ağzımdan. Dehşet ve dikkatle dinliyordu beni Taehyung. Ona daha önce bunların hiç birini anlamamıştım.

O beni sadece yetim ve yetimhaneden kaçan biri zannediyordu.

"Polisler küçük olduğum için ve yaşadığım olaylar yüzünden hiçbir şey yapmadan beni yetimhaneye bıraktılar.

Hayatım düzelecek belki dedim ama olmadı.

Yetimhanede bazı çocuklar bana "katil" diye sesleniyordu. Uzun bir süre sustum aslında ama dayanamadım.

Aldım kafeteryadan bıçağı sapladım grubun ele başının karnına. Hiç acımadım. Sonra kargaşa çıktı.

Bana şakağımda ki yara izinin nasıl olduğunu sormuştun, hatırlıyor musun? O kavga da oldu.

Sonra psikolojik tedavi gördüm. Ama hasta değildim ki ben Taehyung. Sonra da dayanamayıp kaçtım işte."

Anlatmam bitmişti. Geri kalan hikâyeyi biliyordu zaten. Benim asıl hayat hikâyem oydu.

Sadece yüzüme bakıyordu. Bakışına karşılık gülümsedim ve ayağa kalktım. Yavaş adımlar ile yanına ilerledim ve o daha anlamadan kucağına oturdum.

"Ne yapıyorsun Jungkook?"

Şok içinde konuşması ile gülümsedim.

"Her şey birazdan bitecek Taehyung. Tanrıya kavuşacağız."

Gözleri doldu Taehyung'un. Artık her şey için çok geç olduğunu ve sonumuzu değiştiremeyeceğini anlamıştı.

"Jungkook... böyle olmak zorunda değil. Beraber tedavi oluruz! Hayatımıza daha mutlu devam ederiz!"

"Olmaz Taehyung. Çok yoruldum artık ve dinlenmek istiyorum. Bizi bekleyen cennetimiz de dinlenmek istiyorum."

Elimde ki silahı kaldırıp şakağına dayadım. Gözlerinden usul usul yaşlar akıyordu. Ağlamasına hiç bir zaman dayanamazdım.

"Ağlama sevgilim. Ağlama. Kötü bir yere gitmiyoruz."

"Jungkook."

Sesi yalvarır gibiydi ama umursamadım.

"Hazır mısın sevgilim?"

Kafasını hayır anlamında salladı. Ben ise evet olarak kabul ettim.

"Güzel. Cennette görüşürüz sevgilim. Beni bekle, tamam mı?"

Akan gözyaşlarının haddi hesabı yokken kafasını yapmamam için yine salladı.

Son kez gülümsedim ve çektim tetiği.

Yavaş yavaş kırmızıya boyanıyordu tüm vücudu. Mükemmel görünüyordu sevgilim.

Son kez bu dünya da saçlarını sevdim, yanağını okşadım ve son kez öptüm.

Yanımda ki telefonu alıp videoyu polise gönderdim.

Tekrar sonsuz uykusunda ki sevgilime baktım ve onu daha fazla bekletmeden şakağıma dayadığım silahın tetiğine bastım.

Her şey bitti.

Her şey ait olduğumuz yerde, evimizde ve evimizden daha çok ev hissettiğimiz bedenlerimiz bir aradayken bitti

My Darling | TaeKookWhere stories live. Discover now