6. BÖLÜM

6 4 0
                                    

(Ufuk'tan)

Babaların günahlarını gerçekten evlatlar mı öderdi? Ben babamı görmememe rağmen nasıl bir insan olduğunu hayal edebiliyordum. Ama eğer bu söylenen doğruysa ilerlediğim bu yol asla bitmeyecekti...

Hastaneden çıktıktan sonra bana anne ve babamın yerini söyleyecek olan patronum sayılan adamın yanına gittim. Her zaman yanımda olan Mehmet de beni o gün yalnız bırakmamıştı. Elimdeki kağıtta alacağım bir milyonun yarısı vardı.

Doruk bey ameliyattan önce kalan parayı vereceğini söyledi. Elimdeki parayı bankadan çekip ailemin yerini bildiğini söyleyen adama verdim. Kalan parayı verdiğimde ise söyleyeceğini söyledi. Eve girmemizi ve yine hırsızlık yapmamızı istedi. Elis'e söz vermişken yapamazdım.

"Yapamam ben girmem hiç bir eve bu zamana kadar aldıklarımızla yetin." dediğimde sırtıma sert bir yumruk indi.

"Sen patronuna karşı mı geliyorsun lan? Ne hakla? Bi kızın peşine düştün. Al parayı yatma o bıçağın altına. Hatta yerinde olsam bana bile demezdim o parayı alınca ortadan toz olurdum Ufuk ama tabii sende bendeki akıl yok." dedi ve gülmeye başladı.

"Ben sen değilim. İşin ucunda kurtaracağım bir hayat var ve ben o bıçağın altına yatacağım. kalan paranı verdiğimde de bana ailemin yerini söyleyeceksin." deyip bir şey demesine fırsat vermeden çıktım. Mehmet peşimden geldi.

"Oğlum salak mısın adam haklı al parayı kaç." ellerini cebine koyarken ben durdum. "Sende mi? Yapma be kardeşim kızın hayatı söz konusu yapamam o parayı alıp kaçamam." Mehmet birden bana döndü. "Çektiğin parayı verdin mi patrona?"

"Sayıp vereceğim daha vermedim." dediğimde güldü. "Akşam görüşürüz Ufuk." dedi ve gitti. Arkasından bakakaldım. Elis'in yanına hastaneye gidecektim. Zaten hava da birazdan kararırdı. Anne ve babası büyük ihtimalle işe gitmişti kapıda bekleyen herhangi birisi yoktu. Doktor da tanıdık olunca güveniyorlardı tabii. Odanın kapısına geldiğimde yavaşça tıkladım ses gelmeyince içeriye girdim. Elis uyuyordu. İçeride kimse yoktu. Nasıl yapardım ki dediklerini ortada öylece bırakıp gidemezdim. Yapmayacaktım da zaten. Serum bağlı olan elini tuttum. Ama birisi odaya girecek diye korkuyordum. Aklıma babasının onun gözleri önünde bana attığı tokat geldi. gözümden akan bir damla yaş Elis'in eline damladı. Birden elini elimden çekti yüzüme dokundurdu.

"Ağlama," dedi ağlamaklı çıkan sesiyle. Ama o da ağlamak üzereydi. Gözümden akan yaşı sildi.

"Hiç biri senin suçun değil. Bir kez daha özür dilerim babam adına." elimle dudaklarını kapattım. "Haklıydı. Sana bir şey olsaydı ben bile kendimi affetmezdim." Gözleri parlıyordu sanki bana bakarken. Birden kapı çalınca ayağa kalktım. Gelen doktordu.

"Hoş geldiniz Ufuk bey size de bir oda verelim iki gün boyunca orada dinlenirsiniz." doktorun dediğine başımı salladım ve son kez ela gözlerine bakıp odadan çıktım.

(Elis'ten)

Ufuk odadan çıktığında derin bir nefes aldım. O da burada koruma altında kalacağı için aklım onda kalmayacaktı. Dün babamın yaptığı hoş bir davranış değildi. Canı yanmıştı. Annemle çok uzunca konuşmuştuk. Anlamıştı o da Ufuk'a karşı bir şeyler hissettiğimi. Utanıyordum haliyle çünkü bunu fark eden kişi annemdi. Uzun zamandır kitap okumadığım aklıma geldi çekmecedeki kitabı aldım ve okumaya başladım. Saatler çabuk geçiyordu.

(İki gün sonra)

Sabah güneşinin odama vurmasıyla uyandım. Bu gün yeniden doğacak gibiydim. Çünkü ameliyat günüydü bu gün. Ufuk ile en son dün gece konuşmuştuk babam kalan parasını da vermişti. Mutluydum sevdiğim insan tarafından hayatta kalacaktım.

Doktor odaya geldi artık her şey hazırdı. Annem yanımda ellerimi tutuyor ve sevinçten ağlamak üzereydi. Babam ise Ufuk'u çağırmak için odasına gitmişti. Kapı birden açıldı ve babam içeriye girdi. Telaşlı bir sesle konuştu.

"Ufuk odasında yok."

ELZEMWhere stories live. Discover now