Fourteen.

598 41 37
                                    

Yeji, kendi odası ile kardeşi Soobin'in odası arasında koşuyor, kardeşine kıyafetler seçiyor ve Soobin giyinirken kendisi de makyajının son dokunuşlarını yapıyordu. Tabi arada Hyunjin'in 'Ne kadar aptal oldukları' ile ilgili konuşmasını duymak zorunda kalıyordu.

Hyunjin kendi yatağında oturmuş, yanındaki Kkami ile Soobin'in yakalarını düzelten Yeji'yi izliyordu. "Gören de düğününe hazırlanıyor sanacak..." Tamam, haklı olabilirdi. Çünkü Yeji biraz fazla (?) heyecanlıydı ve heyecanlandığında ne yaptığını bilmiyordu. Örneğin az önce bir takım elbise çıkartmıştı, fakat sonra Hyunjin ve Soobin'in ısrarları üzerine geri koymak zorunda kaldı.

Yeji bir hışımla arkasını döndü, dirseği Soobin'in koluna çarpmıştı fakat bunu umursamadı. "Sen gidip Felix ile buluşsana, veya Yujin seni özlemiştir?!" Hyunjin omuz silkti. "Bende bunu isterdim ama bildiğiniz üzere Kkami beni çok darlıyor."

Hyunjin dolgun dudaklarını öne çıkarıp Kkami'nin üstüne doğru eğildi. Kkami ise oturduğu yerden kalkıp başka yere oturdu, bu şekilde Hyunjin yüzünü yatağa yapıştırmak zorunda kaldı. Soobin hafifçe kıkırdadı fakat Yeji bir tepki vermeden tekrar kardeşinin kıyafetini düzeltmeye döndü.

İşi bitince Soobin'den birkaç adım uzaklaşıp genel görünüşüne baktı. Kıyafet ona tam olmuştu. Altındaki siyah fakat beyaz çizgileri olan pantalon -Soobin ne kadar istemese de karar Yeji'ye aitti- onu olduğundan uzun göstermiş, gömleğinin üzerindeki krem rengi sweat ise saçlarıyla uyumluydu. Aynı tonlardaki şapkası ve dağınık, mavi saçları hafif bir 'kötü çocuk' havası katsa da gamzeleri onun ne kadar tatlı olduğunu iyice belli ediyordu. Birde beyaz spor ayakkabısını giyse harikaydı!

Yeji, Soobin'in aksine daha basit giyinmişti. Üstündeki siyah crop topun üstüne ekstra olarak pembe, örgü bir hırka, altına ise dar pantalon giymişti. Saçı ile hiç uğraşmadan açık bırakmış, makyajını ise günlük olarak yapmıştı. Tam anlamıyla harika görünüyordu.

~~~

Geldikleri yer bir kafeydi. Kahverenginin binbir tonuyla süslenmiş, etrafta yeşil bitkileri olan bir kafeydi. Bir abla edası ile Soobin'in elinden tutarak yürüyordu, işin tuhafı şu ki Soobin buna karşı gelmiyordu.

Kafenin en arka taraflarında oturan çocuğu görünce gülümsedi, kardeşinin elini bıraktı ve kulağına fısıldadı. "Şimdi 19 yaşındaki kişiliğini bir kenara at ve düzgün davran." Ardından hiçbir şey demesine izin vermeden Yeonjun'un oturduğu masaya ilerledi.

Telefonu ile ilgilenen Yeonjun Yeji'yi görünce kafasını kaldırdı ve gülümsedi. "Selam." Aynı şekilde karşılık verdi ve elini yanındaki kardeşinin omzuna koydu. "Bu erkek kardeşim Soobin, kendisi gay ve-" Yeji sözünü bitiremeden Soobin sahte bir gülümseme ile araya girdi ve elini Yeonjun'a uzattı. "Memnun oldum." Yeonjun elini sıktı. "Bende." Artık Yeji'nin bu tuhaf hareketlerine 'neredeyse' alıştığı için garipsememişti.

Yeonjun bu yere sık sık geldiğini söylemişti, Yeji'de kendisi için iyi bir şeyler söylemesini istemişti. Soobin ise sadece gazlı bir içecek istemişti.

Siparişler gelene kadar üçü de sessizdi. Bu sessizlik büyümeye başladığında Yeonjun artık rahatsız olmuştu, sessizliği Soobin ile konuşarak bölmeye çalıştı.

"Soobin'di değil mi, sen ne okuyorsun Soobin?" Boğazını temizledi. "Hyung ben-" Yeonjun alayla güldü. "Lütfen bana öyle hitap etme, sadece Yeonjun de."

Yeji ikilinin arasındaki sohbetten keyif almıştı, bu yüzden hiç araya girmeden telefonunu çıkarttı ve sosyal medya hesaplarında takılmaya başladı.

"Peki, edebiyat okuyorum Yeonjun."

Sohbet güzel bir şekilde devam ediyordu. Taa ki içecekler gelene kadar.

Yeonjun sipariş etmeden önce Yeji'ye alkollü bir şey isteyip istemediğini sormuştu. Yeji ne kadar kolay sarhoş olduğunu biliyor olsa da yine de sıkıntı olmadığını söylemişti. Yeonjun bunun üstüne kendisi için soju ve bira karışımı bir kokteyl, Yeji için ise ağır olmayacak, karpuzlu bir içecek söyledi. İçinde az miktarda alkol de bulunduruyordu.

Saatler birbirini kovalarken üçlü arasındaki sohbet iyice büyüyor, konuşmalara kahkahalar eşlik ediyordu. Soobin, hindistan cevizi sütünü ağzına götürmeden önce bir kahkaha daha patlattı, en sevdiği içeceğin ufak bir kısmının masaya dökülmesini umursamadan...

Yeonjun ve Yeji 4. bardaklarında iken Yeji, çakırkeyifti. Yeonjun ise hala kendindeydi.

"S-sonra bende ona onu sordum!" Yeji'nin sesi biraz yüksek çıkmıştı fakat bunu umursamıyorlardı. Kendinde değilken bu kadar komik olduğunu kimse bilmiyordu, buna kardeşi Soobin dahil.

Soobin ufak bir kahkaha patlatırken Yeonjun gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı, fakat pek yardımcı olmamıştı.

Saat akşam 8'e gelirken Yeji iyice sarhoş, Yeonjun'un ise başı dönmeye başlamıştı. Bunun üzerine kafeden ayrılma kararı aldılar. İki genç, pek doğru olmayan bir karar verip deniz kenarına doğru yürümeye başladı. Soobin ise peşlerindeydi.

Gülüşe gülüşe yollardan geçerken bir anda kendilerini kayalıklarda buldular. Soobin artık endişeleniyordu, çünkü ablası pek iyi değildi ve kayalıklar da tehlikeliydi. Öte yandan Yeonjun için de tehlikeliydi.

İki genç, eğlene eğlene kayalıklarda dolanırken Soobin ne yapacağını bilmez haldeydi. Bulundukları konumdan hiç hoşnut değildi.

"Yeji, saat geç oldu. Gitmemiz gerekiyor artık." Yeji Soobin'i hiç dikkate almadı. Veya onu duymuyordu.

Yürüdüler de yürüdüler, kayalıkların üstünde Yeji birkaç kere ayağı takılmış olmasına rağmen bunu görmezden gelerek yürüyordu. En sonunda Yeonjun endişeli Soobin'i görünce yanına gitti. "Sakin ol Soobin, sadece eğleniyor. Hem biz burdayız, hiçbir şey olmaz." Güven vermeye çalışmıştı fakat pek yardımcı olmamıştı. Soobin hala gözlerini hafif hafif dans eden Yeji'den ayıramıyordu.

Yeji kayalıkların uç kısmına gidip oturduğunda Yeonjun da ciddileşmişti. "Yeji, geç oldu, artık gitmemiz lazım." Yeji dudaklarını büzdü. "Hadi ama Junnie~ daha yeni geldik!" Yeonjun'a taktığı lakap yüzünde bir gülümsemeye neden olsa da Yeonjun ısrarcıydı. "Hadi Yeji, başka bir yere gideriz."

Yeji ayağa kalmak için hareketlendi fakat bu ani hareket onun denize düşmesine sebep oldu. Evet, denize düşmüştü.

Yeonjun hiç düşünmeden peşinden atladığında Soobin ne yapacağını düşünüyordu. Etraftan yardım çağırıyordu. Bazı insanlar yanına gitmiş, onu sakinleştirmeye çalışıyordu.

En sonunda birileri bir ip getirip Yeonjun ve kucağındaki Yeji'nin çıkmasını sağladığında Yeji hala baygındı. İlk yardım eğitimi almış Yeonjun, Yeji'nin miğdesinde, veya ciğerlerindeki suyu nasıl boşaltacağını biliyordu.

Birkaç hamleden sonra sıra suni teneffüse gelmişti.

Ellerini Yeji'nin dudaklarına değdirdi.

Yüzüne yaklaştı.

Yutkundu.

Yüzünü ilk defa bu kadar yakından görüyordu. Vücudu ıslaktı, yanakları pembeleşmiş, sarı saçları ise dağılmıştı. Güzel görünüyordu. Yeonjun zaten onunla ilk tanıştığı gün bile güzel olduğunu kabul etmişti. Bunu inkar etmek için aptal olmak gerekirdi.

Kalabalıktan bir ses 'Ne duruyorsun bir şeyler yapsana!' diye seslendiğinde Yeonjun kendine geldi

Yüzleri arasındaki mesafeyi kapattı ve dudakları dudaklarına değdi.

Yeonjun'un kalbi ilk defa tetikledi.

Belki de Choi Yeonjun o gün Yeji'nin hayatını kurtararak tüm planlarını bozacak bir hareket yapmıştı.

•••

Eh, olaylara bir yerden başlamak lazımdı

lover for him || 𝘺𝘦𝘰𝘯𝘫𝘪✓ Where stories live. Discover now