Twenty-six

359 28 7
                                    

Ani gelen mesaj üzerine Yeji, birkaç saniyeliğine olsa da duraksadı. Bu da neyin nesiydi şimdi? Yoksa her şeyi öğrenmiş miydi?

Kafasındaki tonlarca sorunun yanıtını ararken dolabının kapağını açmıştı. Beyaz bir tişört ile kot şort almıştı. Hızlıca onları giyinirken bir yandan saçını toplamaya çalışıyordu. Dağınık bir topuz yaptığında telefonunu ve arabanın anahtarını aldı. Ayakkabılarını giyinirken abisine çıktığını anlatacak bir şeyler geveledi, daha sonrasında cevabı beklemeden hızlı bir şekilde çıktı.

Arabasına oturduğu anda telefonunu çıkartıp kısa bir mesaj gönderdi.

•••

Yeji:
Her zamanki yerde buluşalım

•••

El frenini çekip derin bir nefes aldığında iyice gerilmişti. Eğer Yeonjun bir şekilde öpücüğü hatırladıysa, veya öğrendiyse bu tüm planlarını bozardı. Ve bu, hiç iyi olmazdı.

Tabi Yeji açısından.

Kapıyı istemeye istemeye açtı, ayaklarını sürte sürte yürüdü. Fakat ne kadar yavaş olsa da bir şekilde ilk buluşmalarından sonra sürekli geldikleri kafe/bar tarzı mekana girmişti bile.

Yeonjun'un evi yakın olduğu için Yeji ne kadar aceleci davransada eniştesi ondan önce gelmişti.

Her zaman oturdukları köşedeki masaya baktığında telefonu ile uğraşıyordu. Masaya ulaştığında telefonunu sertçe masaya bıraktı ve kafedeki birkaç göz Yeji'ye döndü, hiçbirini umursamadı. Umursadığı tek göz karşı sandalyede oturan çocuğunkiydi.

Yeonjun bir anda ayağa kalktı Yeji'yi görünce, fakat sonra o da yerine oturdu. Kendisi de Yeji'nin az önce yaptığı hareket gibi, neden yaptığını anlamlandıramamıştı. Bir anlığına istedi ve yaptı.

"Hoşgeldin." dedi Yeonjun. Yeji'nin neden gerildiğini anlayamamıştı. "Hoşbuldum." demek ile yetindi.

Yeonjun ensesini kaşıdı utangaçça. "Her zamankinden söyledim." Dediğim gibi, buraya sıklıkla gelirlerdi.

Yeji kısık bir mırıltı çıkararak bunu onayladığını belirtti.

İkisi arasındaki sessizlik büyürken içecekleri geldi. Sessizce onları yudumluyorlardı ki ikisi aynı anda konuştu.

"Sana bir şey söylemem lazım."

Gözlerini kırpıştırarak birbirlerine baktılar. "İlk sen söyle." diyerek eli ile Yeji'yi işaret etti Yeonjun. Yeji ise kafasını iki yana salladı. "Hayır sen." Yeonjun nefes verdi. "Israr ediyorum." Yeji daha fazla üstelemeden gözlerini kapadı ve bir çırpıda söyledi.

"Bak, öpücük konusu için konuşacak olursam bir anda oldu ve-" onu bölen Yeonjun'un 'Ne?' sorusu olmuştu.

"Ne öpücüğü?" Yeji kaşlarını çattı. Bahsedeceği konu öpücük değil miydi yani? "Partideki... Bir saniye, sen neyden bahsedecektin?"

Yeonjun otoriter bir ses tonu ile konuştu. "Cümleni tamamla Yeji." Ona çok fazla adı ile hitap etmezdi. Yeji yapmacık bir kahkaha eşliğinde konuyu değiştirmeye çalıştı. "Şey diyorum, hani Nayeon Unnie'de senden büyük ya, sanırım büyük seviyorsun!" Yeonjun sabır dilercesine gözlerini yumdu. Evet, onun için hiç komik değildi.

"Komik değil." dedi düz ifadesiyle, Yeji ise gülmeye devam ediyordu. "Bence öyle."

Yeji sanki gözündeki yaşlarını siliyormuş gibi yaptı. "Sen ne söyleyecektin?" İşte, Yeonjun da ne söyleyeceğini tam anlamıyla bilmiyordu.

Yutkunarak söze başladı. "Bu söylediklerimin arkadaşlığımızı etkilemesini istemiyorum." Arkadaş mı? Yeji, sonunda arkadaşlık kavramını onlar için kullandığından mutluydu. Her gün kardeşine ayarlama açısından daha çok yaklaşıyordu.

Yeonjun gözlerini kaçırdı. "Seninleyken daha mutlu oluyorum, kendimi daha iyi hissediyorum, kendimi daha çok seviyorum, sana bir şey olma düşüncesinden nefret ediyorum, sen zihnimde canlanınca bile kalbim hızlanıyor..." sonra masadaki -muhtemelen- soğmuş kahvesine odaklandı ve söze devam etti. "Sanırım sana aşık oluyorum."

Yeji'nin gözleri fal taşı gibi açıldı. Her şeyi beklerdi, fakat kendisinden hoşlanması mı? Bu olmamalıydı. Ona bu kadar süre 'enişte' dedikten sonra, kardeşi ile aralarını yapmak için neredeyse her gün buluştuktan sonra, en önemlisi de partide sarhoş olduğundan öpücüğün saniyelik bir şey olduğunu düşünse de Yeonjun çoktan gerçekleri söylemişti.

"Şaşırttım mı?" diye sordu Yeonjun, neden kendini mahçup hissediyordu ki?

Yeji bir saniyeliğine düşündü, fakat ağzından tek bir kelime çıktı. "Hayır."

Yeonjun, "Ne hayır?" dedi. Yeji ise kafasını iki yana salladı. "Sen... gaydin?" Yeonjun'un ağzından kısa bir kıkırtı duyuldu. Yeji ise yutkundu, şuanda oldukça çekici görünüyordu.

"Sana biseksüel olduğumu söylemiştim." Doğru ya, bu detayı unutmuştu. Soobin'in gay olduğunu bildiği için onu da gay olarak düşünmüştü.

Yeji gözlerini kırpıştırdı, ne demeliydi bilmiyordu. Hızlı bir karar vermeliydi, çünkü saniyeler geçtikçe Yeonjun daha çekici bir hal alıyordu.

"Soobin'e karşı bir şey hissetmedin mi?" Bu sözler bir anda ağzından çıktı, bir saniyeliğine. Yeonjun hiçbir şey anlamamıştı, ne diyordu?

"Hayır, ama bu nereden çıktı?" Diye soramadan edemedi. Yeji ise düz ifadesinu bozmadan "Seninle konuşmamın nedeni aranızı yapmaktı." deyiverdi. Fazla dürüstçe olmuştu.

Yeonjun ise afallamıştı. Hayal kırıklığı, öfke, üzüntü veya pişmanlık. Hiçbirini hissetmiyordu. Oldukça şaşkındı. Ne yani, başından beri onunla konuşmasının nedeni erkek kardeşi miydi? Üstelik tam Yeji'ye karşı bir şeyler hissetmeye başlamışken.

Bir anda kaşlarını çattı, işte az önce saydığı duygulardan birini şuanda hissediyordu. Cebinden biraz para çıkardı ve masaya koydu. "Hesabı bunla öde ve birdaha karşıma çıkma, lütfen." sonlara doğru Yeji yüzündeki üzgün ifadeyi görebilmişti.

Fakat Yeonjun çoktan ceketini alıp kapıdan çıkmıştı.

•••

İşte şimdi ağlıyorum

Her gün bölüm ayacağını söyledikten sonra 3 gündür bölüm atmayan via be like:

lover for him || 𝘺𝘦𝘰𝘯𝘫𝘪✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin