Thirty-one

361 26 11
                                    

"Lütfen telefonu aç..." Yeji bugün Lia'yı 4. kere arıyordu. Fakat yine cevap alamamıştı. Tam telefonu kapatacakken birden açılması onu mutlu etti.

"Efendim Yeji?" dedi telefonun diğer ucundan. Sesi üzgün geliyordu. "Neden telefonu açmadın? Deli gibi merak ettim seni."

Lia burnunu çekti. "Yeonjun gitti..."

"Ne?"

Yeji şaşkınlığını gizleyemedi. Nereye gitmişti ki?

"Hatırlarsan Kanada'da okuyor. Az önce havalimanı için yola çıktı." Yeji ağzını 'o' şeklinde açmıştı. Şaşkın, üzgün, belki de kızgındı. Anlam veremiyordu. Fakat Yeonjun'a yetişmesi gerekiyordu. Tam ondan hoşlandığını kabul etmişken gidemezdi.

"Sonra ararım." diyip telefonu bir anda arkadaşının yüzüne kapadı. Günlük kıyafetlerini değiştirmeden alt kata inmek içim merdivenleri ikişerli atlıyordu. Az kalsın düşecek olsa da umursamadan devam etti.

Askılıktaki ceketinin cebinden araba anahtarını çıkardı. Ayakkabılarını hızlıca geçirip arabaya doğru koştu. Çalıştırdı ve birkaç küçük trafik kuralını ihlal ederek havalimanına sürmeye başladı. Yeonjun'u görmesi gerekiyordu.

•••

Choi Yeonjun kendi küçük kasabasından, ülkesinden ayrılmasının burukluğu ile bir koltukta oturmuş, uçağının saatini bekliyordu. Erken gelmişti fakat yinede birkaç dakikası vardı. Belki yarım saat.

Derin bir nefes verdi ve ayağa kalktı. İşte gidiyordu, yazın sonuna gelmişti. Bu yaz normalden farklı geçmişti, birinden hoşlanmıştı. Evet, çok hoşlanmıştı. Fakat unuturdu, değil mi? Ne de olsa kendisini kullanmıştı, unuturdu...

Pasaportunu ve valizinin kulpunu kavrayıp kontrol yerine ilerleyecek iken evren unutmasını istemiyormuş gibi tekrar sesini zihninde canlandırdı. Kendisine sesleniyordu.

Gözlerini kapatıp açtı. Ses gittikçe yaklaşıyordu. Arkasını döndüğünde gördüğü yüz onu şaşkına uğrattı.

Pembe yanakları ile çocuğa koşan bu beyaza çalan sarı saçların sahibini iyi tanıyordu. "Yeonjun!"

Yeji önünde dikildiğinde nefes almaya çalışıyordu. Yeonjun ise gururunu yedirmekten hoşlanmadığı için tekrar arkasını döndü. Bir yanı ondan nefret eder iken diğer yanı onu delicesine istiyordu.

Yeji hemen gitmesini önlemek için önüne geçti. "Ben bir aptalım." Yeonjun göz ucuyla baktı. Hayır, bu güzelliğe katlanmalıydı.

"Evet öylesin." diyip geçmek için yeltendiğinde Yeji tekrar önüne geçti.  "Ben çok aptalım."

Yeonjun konunun nereye varacağını kestiremiyordu. "Ne istiyorsun?" diye sordu. Yeji kafadını yana eğdi ve dudaklarını sarkıttı. Öpülesi dudaklarını...

Hayır Yeonjun, kendine hakim ol.

"Gidiyor musun?" diye sordu yalvaran bakışlar eşliğinde. Kalmasını her şeyden çok istiyordu.

Oğlan yapmacık bir gülümsemeyle elinde tuttuğu valizini işaret etti. "Evet, izin verirsen uçağıma yetişeceğim." diyip çarpmamaya dikkat ederek yanından geçti. Yeji üzgün bakışları ile arkasından seslendi. "Veda etmeden mi?"

Yeonjun birkaç adım atabilmişti ki duraksadı. Kaşlarını çattı. Neyden bahsediyordu ki? Veda mı? İşte şimdi sinirlenmişti.

Kendine hakim ol.

Arkasını döndü ve Yeji'ye bir adım kalana kadar yaklaştı. Çok yakındaydılar. Nefesi kızın yüzüne çarpıyordu. İşaret parmağını doğrulttu. "Unutma, benimle Soobin yüzünden konuştun, ben olduğum için değil." Sıcak nefesini üfledi. "Ve bu arkadaşlığımızın gerçek olmadığı anlamına gelir, vedaya gerek kalmaz."

Uçak anonsunu duyunca arkasını döndü. Canı acıyordu, tam sol göğüsünün altı delicesine yanıyordu.

Yeji ise dediklerini pek dinlememişti. Dudakları oldukça pembeydi. Yeonjun'un konuştuğu her saniye gözlerini kırpmadan kızarmış iki et parçasına dikmişti. Acaba tadı nasıldı?

Eh, Yeji çekingen biri değildi. Bunu gidip sorabilirdi. 'Hey, merak ediyordum da dudaklarının tadı nasıl?' Ancak böyle demesi ise tuhaf kaçardı. Yeji'nin tuhaflağından fazlaya.

Pasaport kontrol sırasında bekleyen Yeonjun'un yanına birkaç kişiye çarparak gitti. Yeji omzundan tutup kendine doğru çevirdi. Yeonjun daha arkasını dönmeden dudaklarındaki baskıya kendini teslim etmişti.

Eh, yenildin Yeonjun.

Yeji'nin elleri yanaklarını sıkıca tutarken Yeonjun'un elleri havada asılı kalmıştı. Kafası çok karışıktı, fakat bunun yerine her şeyi boşverip anın tadını çıkartmaya karar verdi. Ellerini bel oyuntusu ve kalçasının arasına yerleştirdi, bu öpücüğü daha tutkulu hale getirdi.

Anons yapıldı, uçağın kalktığına dair, aldırmadılar. Yanlarından insanlar tuhaf bakışlarla geçiyordu. İkili ise birbirine uzun zamanın özlemi ile odaklanmıştı.

İlk nefessiz kalan Yeji oldu. Gözlerini açmadan bir olmuş dudakları ayırdı. Elleri hala yanaklarındayken derin derin nefes alıyordu. Anlını anlına yasladı. "Sanırım seni seviyorum." diye mırıldandı.

Yeonjun kırkırdadı. "Bunu duymayı ne kadar beklediğimi tahmin bile edemezsin."

•••

Şapşikler sonunda kavustularr şdkdşdjşdhdşd

Ama son bölüm değil bu lütfen kütüphanelerinizden kaldırmayin <3

lover for him || 𝘺𝘦𝘰𝘯𝘫𝘪✓ Where stories live. Discover now