15. Bölüm

4.7K 250 4
                                    



Başımda hissettiğim ağrıyla gözlerimi kırpıştırmaya çalışırken bir yandan da Affan'ın sesini duyuyordum. Yavaş yavaş kendime gelsemde gözlerimi açmamıştım. Gitmek üzere olan ayak seslerini duyup gözlerimi açtım.

"O üsteğmene söyle beni sinir etmesin koltuğumdan uzak dursun." Diye mırıldandığımda arkasını hızla dönüp tebessümle bana baktı.

"Kendine gelmişsin."

"Çok şükür, noldu yamulttuk mu kaportayı?" Dedim gülerek. O da söylediğim şeye güldü.

"Yok senin kaporta sağlammış, ucuz atlattın."

"Tüh be, şehit olamadık desene."

"Şştt Tuna yüzbaşım sıranı bekle." Dediğinde yine ikimizde güldük. Sonra ciddileşip elini elimin üstüne koydu.

"İyi olduğuna sevindim, çok yaran yok ancak kafanı vurman bizi korkuttu. Bir an önce toparlan timinin sana ihtiyacı var."

Gülümseyip kafamı eyvallah dercesine salladım. O da elini çekip ayağa kalktı. Sırtındaki kan dikkatimi çekti.

"Yaralandın mı?"

"Ufak bir şey, baktı doktor merak etme, sen dinlenmene bak. Bu gece buradayız."

"Neden."

"Yaralı bir yüzbaşımız var çünkü ve zaten hava kararmak üzere yarın gündüz yola çıkmak en iyisi dedik."

Tam ağzımı açıp bir şey daha soracaktım ki lafı ağzıma tıkıştırdı.

"Hadi Tuna ya, yat uyu. Hastasın sen, hastaların bu kadar çok konuştuğu nerde görülmüş daha az önce uyandın hemde, açıklarız sonra sana uzun uzun. Hadi uyu dinlen." Dedi ve çadırdan çıktı. Arkasında öfkeli bir Tuna bırakmıştı.

"Şuna bak ya, ağzıma lafı sıkıştırdı." Diye arkasından söylendim. Yattığım yerde biraz kıpırdanıp uyumaya karar verdim.

***

Hafif bir üşümeyle gözlerimi açtım. Yattığım yerde doğrulurken havanın kararmış olduğunu fark ettim. Üstümdeki örtünün sol tarafı açık kaldığından sol kolum donmuştu. Elimle sol kolumu ovalayıp yataktan kalktım yavaşça dışarı çıktım. Kapının önünde oturan Alparslanı gördüm. O da beni görmesiyle hemen ayağa fırladı.

"Komutanım, nasılsınız. Kalkmasaydınız."

"İyiyim Alparslan merak etme. Saat kaç oldu."

"10 komutam."

"Baya uyumuşum." Diyip önüme gelen bir kaç tel saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdım. "Diğerleri nerede."

"Komutanım, şimdi Bayrak timi ve bizimkilerden bazıları şu ileriye ateş yaktık oradalar. Yine Bayrak timinden bazıları girişte ve çıkış tarafta 3 yönde nöbet tutuyorlar. Enes ve Affan komutanımda şu yüksek binada nöbetteler."

"Anladım, sen?"

"Ben sizi bekliyordum komutanım." Dediği şeye gülümseyip elimle omuzuna vurdum.

"Sağ olasın, hadi o zaman yürümeme yardım ette ateşin oraya gidelim, donmuşum burada."

"Tabi komutanım." Diyip hemen koluma girdi. Yavaş yavaş diğerlerinin yanına gittim. Ateşin başında boş bir yer bulduğumuzda Alparslan oturmama yardım etti. Yavaşça oturup etraftaki askerlerin geçmiş olsun  dileklerini kabul ettim. Hiç bitmeyecekmiş gibi gelen geçmiş olsun dileklerinden sonra Harun teğmen konserve getirip yemem için bıraktı. Konserveyi yerken ne kadar acıktığıma karar getirdim.
Ah şimdi turşu olacaktı ne yenirdi be.

YÜZBAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin