24.Bölüm

4.4K 249 40
                                    

Arkadaşlar selamlar💜 Bölüm yazmak için bir iki hafta önce niyetlendim ancak Wattpad uygulaması hata verip beni uygulamadan attığından bir türlü bölüm atamadım. Uzun bir bölüm yazdım umarım seversiniz.💖 Güzel okumalar.

Karanlık odada gözlerimi yavaşça açmıştım. Odadaki saate gözüm giderken saatin 1 olduğunu gördüm. Yerimden hızlıca doğrulurken "ne verdi bu bana böyle,kaç saat olmuş." Diye mırıldandım. Kolumda serum yoktu. Sanırım bitince çıkarıp gitmişti. Belkide yorgunluktan bunca saat uyumuştum.

Kafamdaki düşmek üzere olan tokayı çekip saçlarımı açtım. Toplamama gerek yoktu. Zaten buradan çıkıp gideceğim yer odamdı. Odama doğru yavaş adımlarla gitmiştim. Odama geldiğimde kendimi yatağın üstüne bıraktım. Ancak yaşadığım şeylerden dolayı oda üstüme üstüme geliyor gibi hissediyordum. Oturduğum yerden kalkıp merdivene doğru yöneldim. Bahçede biraz otursam iyi olacaktı. Bahçeye geldiğimde eğitim sahasının oraya doğru yürüdüm, etrafta nöbetçi olsun başka uyku tutmayan herhangi biri olsun görmek istemiyordum. Düşünmem gereken çok şey vardı.

Eğitim sahasının kenarındaki merdivenlere oturdum. Elim cebimdeki telefona gittiğimde telefonda Volkandan bir sürü bildirim geldiğini gördüm. 15 arama vardı. 1 i annemden diğerleri Volkandandı. Bir sürü de mesaj vardı. Annemi sonra aramayı aklıma koyup,mesajlara tıklayıp tıklamamak arası kararsız kalırken tıklamayı seçtim.

Volkan
19.27
Tuna'm ne olursun kızma, biz ayrılamayız. Birbirimizi çok seviyoruz. Bir konuşsam anlatmama izin versen.
19.30
Lütfen görüşelim telefonlarımı açar mısın?
20.00
Özür dilerim.
20.13
Açar mısın telefonlarımı?
20.16
Tuna!
20.26
Ben bir aptalım Tuna nolur affet beni.
20.26
Seninle konuşmam lazım. Böylece gidemem lütfen.
20.27
Bunca yılın hatırına nolur Tuna.
20.58
Seni öyle özlemişim ki.
21.04
Seni çok seviyorum Tuna nolur kıyma bize. Biz birlikte çok güzeliz.

Ve bir sürü daha mesaj. Devamını okumamam gerek yoktu. Çünkü mesajlar sadece beni sinirlendiriyordu. 2-3 mesajı okumak bile öfkelenmeme yetmişti.
Telefonu sinirle yere bırakmıştım. Öfkeyle kendi kendime konuştum.
"Eğer kalbim hala bu adam için kanayacaksa o kalbi söküp atarım ben, adi herif."

Yerimde huzursuzca kıpırdandım. Sanırım oturduğum bu yerde bana dar geliyordu. Karnımda açtı gidip bir şeyler yesem güzel olacaktı. Yerimden kalkıp odama doğru adımladım. Hemen hızlıca kot pantolon giyip üstümede beyaz bir tişört giydim. Saçlarımı bağlamama gerek yoktu. Üstüme siyah spor ceketimi alıp belime de silahımı taktım. Askeri kartımı da telefonumun arkasına koydum. Ne olur ne olmaz başımıza bir bela gelmesin.

Odamdan çıkıp merdivenlerden inerken karşımda gördüğüm kişiyle duraksadım. Affandı. Suratıma doğru öylece bakıyordu. Bende baktım ama kısa sürdü. Bakışlarımı çevirip yanından geçmek isterken kolumdan tuttu. Tutuşu gayet hafifti sadece durdurmak istermişçesine.

Bakışlarım koluna dönüp sonra suratına öfkeyle döndü. Öfkem askeriye içinde gereksiz el kol hareketleriydi.

"Bir yere mi gidiyorsun?" Diye sordu.

"Sence seni alakadar eder mi üsteğmenim." Dedim bastırıcasına ve kolumu çektim. Arkama bakmadan merdivenleri inmeye devam ettim.

"Tuna!" Diye seslendi. Duymazdan geldim ve yürümeye devam ettim. Askeriyenin çıkışına doğru hızla yöneldim. Kapıdaki nöbetçilere selam verip çıktım. Hava gece 2 olduğu için serinlemişti. Sonbaharda olduğumuz için yakında iyice soğurdu da. Yazın sıcak olmasına nazaran kışın da bir hayli soğuk olduğunu duymuştum.

YÜZBAŞIWhere stories live. Discover now