Bunu görüyor musun?

883 56 34
                                    

Uyandığım da güzel bir güne klasik bir başlangıç yapmak yerine şok içinde öylece yatağımın hemen yanındaki aynaya bakıyordum. Kelimenin tam anlamıyla vücudumu tarif edemeyeceğim karmaşık bir his ele geçirmiş, anlam bile veremeden patlak vermişti.

Kimdi o?

Aish.. hatırlayamıyordum.. Hatırla Taehyung, hatırla.

Rüyamda gördüğüm simayı hatırlamak için yatağımın içinde neredeyse yarım saati geçirdiğim de hatırlayamayacağımı anlayıp büyük bir hayal kırıklığıyla yatağımdan kalktım. Belkide günün ilerleyen zamanlarında birden aklıma eserdi, genelde hep böyle oluyordu zaten.

Sanki annem yatağımı toplamam için bana bağırıyordu ve bende arkamdan koşturanlar var gibi yatağımı topluyordum. Uzun bir aradan sonra böyle hissetmiştim fakat tek fark; annem yoktu. Bu kez beni koşturan annem yerine düşüncelerimdi. Annemi kaybedeli bir kaç yıl oluyordu..

Mutfaktaki kahve makinasını çalıştırıp hızlıca üzerimi değiştirdim. Neden bu kadar hızlı ve aceleciydim bilmiyordum fakat sanki bedenimi çağıran, kendine çeken bir şey vardı fakat inanın bana ne olduğu hakkında hiç bir fikrim yoktu.

Gel, bana gel Taehyung; biz bir mucizeden ziyade gerçekleşecek en güzel kehanetiz.

Aklıma gelen sahne beraberinde kalbime bir ağrı getirmiş nefesimin kesilmesine sebep olmuştu. Neler oluyordu bana?

Elimi kalbimden çekip doğruldum ve hızlıca kendime bir bardak su doldurup içtim. Belkide akıl sağlığımı kaybediyordum. Eh geç mi kalmıştım ne..

Telefonumdan gelen bildirim sesini duyunca dikkatim düşüncelerimden dağılıp gelen mesaja kaymıştı. Telefonu elime alıp bildirime tıkladığımda bunun WhatsApp'ta ki ödev grubumuzdan geldiğini görmemle istemsizce gözlerimi devirdim. Jungkook bey(!) ödevin son teslim tarihinde olmamıza rağmen hala neden ödevi getirmediğimizi soruyordu. Telefonumun ekranını kapatıp cebime attım.

Biraz dışarı çıkıp temiz hava alsam fena olmazdı. Henüz ders saatine fazlaca bir vakit vardı. Ayakkabılarımı giyip çantamı aldım ve hızlıca kendimi sahile attım.

Sahil evime yakın olsada koşarak gelmek nefes nefese kalmama sebebiyet vermişti. Uzun zamandır koşmadığım için paslandığımı düşünüp kendi kendime tebessüm ettim. Eskiden her sabah Jimin ile birlikte burada koşar, kendimizce küçük çaplı yarışlar yapardık. Onu özlüyordum.. eskisi kadar vakit geçiremiyorduk çünkü Jimin sürekli şirketle uğraşıyor kendine bile vakit ayıramıyordu.

Adımlarımı yavaşlatırken cebimden kulaklığımı çıkartıp müzik dinlemeyi düşündüm fakat daha sonra dinlemektense daha çok söylemek istediğimi fark edip etrafıma bile bakma gereği duymadan mırıldanmaya başladım. Bu saatte burada kimse olmazdı ki.

¿Quién lo diría?
– Kim derdi?

Que se podía hacer el amor por telepatía
– Telepati ile sevişilebilineceğini

La luna está llena, mi cama vacía
– Ay Dolunay, yatağım boş

Lo que yo te haría
– Sana ne yapardım

Si te tuviera de frente, la mente, te la volaría
– Senin kafan ve zihnin olsaydı, onu havaya uçururdum

De noche y de día, de noche y de día
– Gece ve gündüz, gece ve gündüz

Şarkı ile birlikte bedenimi istemsizce ritme bırakıp slow bir şekilde dans ederken gözlerim kapalı, sanki huzurun kollarındaymış gibi hissediyordum.

Düşman Okullar | Taekook Where stories live. Discover now