6.BÖLÜM

34 2 0
                                    

(Gece'nin anlatımıyla)

Sabah telefonumun alarm sesiyle gözlerimi açtım. Üstümü degiştirip aşağı indim. Babam salonda yoktu. Odasına çıkıp baktım ama ordada yoktu. Tekrar aşağı indim ve mutfağa girdim. Tam o sırada telefonum çaldı. Cebimden çıkardığımda arayan kişinin babam olduğunu gördüm. Telefonu açıp konuştum.
-Alo.
-Alo Gece benim bir işim çıktı. Yurtdışına gidiyorum. Sana haber veremedim. Uzun bir süre evde olmayacam. Evin dışında bir sürü koruma var zaten.
-Tamam, kolay gelsin.
Sadece bunu söyleyip telefonu kapattım. Çünkü fazla söylenecek bir şey yoktu. En azından bir süre kavga edecek kimse olmayacaktı. Kahvaltı etmeden çantamı alıp evden çıktım. Yürüyerek okula gittim. Yolda giderken bir tane köpek peşime takıldı. Her insan köpekten korkacak diye bir şey yok sonuçta. Ben aksine yanıma köpek geldiğimde başını okşar, severdim. Eskiden benimde bir köpeğim vardı ama malesef öldü. Bu yüzden ne zaman köpek görsem severdim. Köpek ile beraber okulun kapısına kadar gittik. Daha sonra köpek gitti. Bende okula girdim. Sınıfa girdiğimde sınıfta sadece Kaan vardı. Çok düşünceli görünüyordu. Sırasında oturmuş deftere bir şeyler yazıyordu. Yanına gidip yerime oturdum. Benim geldiğimi fark etmemişti. En sonunda dayanamayıp sordum.
-Kaan iyi misin?
Ben seslenince bir an şaşırdı. Yanında olduğumu yeni fark etmişti. Kendini toplayıp cevap verdi.
-İyiyim ya bir şey yok.
-Dalgın görünüyorsun bir sorun mu var?
-Yok dedim. Sorup durma.
Deyip çekip gitti. Neden böyle davranıyor? Nedense öyle söyleyince canım acımıştı. Bende aşağı indim. Burak ve Berfin bir yerde, Berk ve Aybike bir yerde, Oğuz ve Deniz'de ayrı banklarda oturuyordu. Kaan ortalıkta yoktu. Ve tam karşıdan Mert yanıma geliyordu. Yine başlıyoruz. Bu çocuk dayak yemeye doymuyo galiba. Mert yanıma gelip yanağımdan makas aldı.
-Selam güzellik.
-Ne istiyorsun?
-Aaa ama tatlım neden öyle diyorsun?
-Yürü git belanı benden bulma.
Tam gidecekken kolumu tuttu.
-Zor kızı oynuyoruz bakıyorum.
-Çek elini.
-Yoksa ne yaparsın.
Kolumdaki kolunu tutup çevirdim. Acıyla bağırdı.
-Aağğhh ne yapıyorsun kızım bıraksana!!
Tekme atıp kolunu sertçe bıraktım. Sonrada yanından gittim. Deniz'in yanına banka oturdum.
-Gece ne oluyor neyin var?
-Deniz... sence Kaan benden sıkıldı mı?
-Olur mu öyle şey, nerden çıktı bu şimdi?
Hiç bir şey söylemedim. Konuşmak bile istemiyordum. Neden bana böyle davranıyor hiçbir fikrim yoktu. Oğuz karşı bankta oturmuştu. Daha fazla dayanamayıp yanına gidip sordum.
-Oğuz konuşabilir miyiz?
Oturmam için eliyle yanını gösterdi. Yanına oturdum.
-Gece sen iyi misin? Bir sorun mu?
-Kaan'ın nesi var? Çok dalgındı bu gün. Ne olduğunu sordum. Tersledi beni.
Oğuz gözlerini kaçırdı. Bir şey saklıyordu.
-Oğuz ne saklıyorsun sen?
-Bir şey saklamıyorum.
-Doğruyu söyle, noldu Kaan ile ilgili bir şey var belli. Ne oldu?
-Kardeşi...
-B-bir şey mi oldu?
İçimden bir şey olmamasını diliyordum.
-Ameliyat iyi sonuç vermemiş. Bir daha ameliyat olması lazım ama ailenin onayı lazım çünkü...ölüm riski varmış.
Gözlerim dolmuştu. Daha çok küçüktü. Ne diyeceğimi bilemedim. Çok kötü olmuştum. Oğuz elini omzuma koyup konuştu.
-İyi misin? Bak ben seni üzmek için söylemedim ama Kaan sana ters davranırsa lütfen kafana takma. Onun da kafası karışık Ceren'i düşünüyor. Bu yüzden üzme kendini olur mu?
Kafamı salladım.
-Oğuz ben Kaan ile konuşmak istiyorum, ama sen bana söylediğin için sana kızarsa senin söylediğini söylemeyebilirim.
-Yok kızsada sorun olmaz git konuş için rahat etsin.
-Sağol.
Gülümseyip yanından kalktım. Her yer de Kaan'ı aradım. En sonunda erkekler tuvaletine girdim. İçeri girdiğimde sadece Kaan vardı. Aynanın karşısında duruyordu. Beni görünce gözünü sildi. Ağladığı belliydi. Yanına gidip konuştum.
-Neden bana söylemek yerine terslemeyi ya da kaçmayı tercih ettin.
Bana döndüğünde gözlerinin kıpkırmızı olduğunu fark ettim.
-Sen nerden biliyorsun?
-Önemli olan benim nerden bildiğim değil senin bana söylememen.
Cevap vermedi. Çünkü oda biliyorduki  benden saklamak yerine bana söyleseydi bende yanında olurdum.
-Oğuz bana ameliyat olmasının riskli olduğunu söyledi.
-İşte bütün sorun da bu ameliyat olsada kurtulamayabilir. Ne yapacam hiç bilmiyorum.
Kaan çok kötü görünüyordu. Nerdeyse ayakta duramayacak durumdaydı. Galiba gece iyi uyuyamamıştı. En sonunda dayanamayıp konuştum.
-Kaan iyi görün müyorsun. Eve git dinlen. En azından kendine gelirsin lütfen. Gel istersen evine gidene kadar bende senle geleyim.
Kaan yorgun bir şekilde cevap verdi.
-Eve gidemem Gece, Ceren evde. Beni böyle görürse korkar.
Böyle bir durumda bile kardeşini düşünüyor. Ama daha fazla dayanabileceğini zannetmiyorum.
-Kaan-
-Gece lütfen daha fazla ısrar etme. Hadi aşağı inelim.
Başka çarem olmadığı için mecbur kabul ettim. Beraber aşağı indik ve bizimkilerin yanına gittik. Bahçenin en köşesinde çapraz duran iki bank vardı bizimkilerde orada oturuyordu. Yanlarına gittik. Oğuz sürekli Kaan'a bakıyordu. Kaan kötü görünüyordu. Bankın köşesine dirseğini dayamış ayakta duruyordu. Daha doğrusu durmaya çalışıyordu. Oğuz en sonunda dayamayıp konuştu.
-Kaan oğlum sen manyak mısın? Gerizekalı ayakta duramıyorsun eve gidip uyusana lan, öldürecen mi oğlum kendini?
Berfin de Oğuz'u destekleyerek konuştu.
-Kaan Oğuz haklı. Baksana ayakta duramıyorsun. En azından evine git biraz dinlen hasta olursun böyle.
Kaan en sonunda konuşmaya başladı.
-Lütfen artık kimse eve gitme konusunu açmasın gitmiyorsam var bir sebebi.
Oğuz sesini biraz yükseltti ve konuşmaya başladı.
-Ne nedeni oğlum öleceksin gerizekalı ayakta duramıyorsun lan bir de eve gitmemek için sebebebim var diyorsun ne sebebin var-
Kaan sinirle bağırdı.
-Ceren evde!!
Herkes birden bire sustu. Oğuz söylediği için hepimiz biliyorduk. Kaan bunu söyledikten sonra sinirle yanımızdan ayrıldı. Oğuz bana dönüp sakince konuştu.
-Gece, Kaan pek iyi görünmüyo sen de yanına gider misin?
Kafamı sallayıp ayağa kalktım. Tam gideceğim sırada Burak konuştu.
-Gece, bir şey olursa bizi ara.
-Tamam.
Okul binasına girdim. Kaan kütüphanedeydi. Yanına gittim. Sandalyeyi çekip yanına oturdum. Boş boş suratıma bakıyordu. Ne var dercesine kafamı salladım. İç çekip önüne döndü. Onu böyle gördükçe çok üzülüyordum. Keşke yapabilecek bir şeyim olsa, ama yok.
-Kaan yeter bu kadar hadi gidiyoruz.
-Gece-
-Yeter, şu saate kadar biz seni dinledik, şimdi sen beni dinliyorsun. Hadi kalk gidiyoruz.
Ayağa kalkıp elini tuttum ve ayağa kalktım. Biraz daha durursa düşüp bayılacaktı. Telefonumu elime alıp Oğuz'a mesaj attım.
-Oğuz ben Kaan'ı evlerine bırakacağım. İyi değil, daha fazla duramaz. Ben onu eve bırakıp geliyorum.
Hemen cevap yazdı.
-Tamam Gece dikkat et, birde Kaan'ın yengesi var, Melek ona söyler misin, beni de haberdar etsin. Merak ediyorum.
-Tamam merak etme.
Kaan'a kalkmasında yardımcı oldum. Beraber okuldan çıktık. Taksiye bindik. Kaan başını omzuma koydu. Elim saçlarına gitti. Emin olamadım ama en sonunda parmaklarımı saçlarının arasına geçirdim ve saçlarını sevdim.
Bir süre sonra bir evin önüne geldik. Kaan'a inmesinde yardım ettim.  Ev çok büyüktü, bizimki ile hemen hemen aynıydı. Kaan kapıyı açtı. İçeri girerken sendeledi. Direk kolunu tuttum. İyiyim anlamında başını salladı. İçeri girdiğimizde evin avlusunda bir kaç kişi oturuyordu. Biz içeri gelince hepsi kapıya döndü. Kadınlardan biri Kaan'a bakıp
-Kaan ne oldu iyi misin?
Dedikten sonra yanına geldi. Tam o sırada merdivenlerden bir ses duydum.
-Abim gelmiş.
Bu Ceren'di. Kaan'ı görünce aşağıya koştu. Arkasından da başka biri koştu. Bir yandan Ceren'i uyarıyordu.
-Ceren dikkat et düşeceksin!!
Ceren kadını dinlemeden aşağıya gelip kaan'a sarıldı. Kaan da ona sımsıkı sarıldı. Ceren korkuyla sordu.
-Abi iyi misin?
Kaan eğilip Ceren'in yanağından öptü.
-İyiyim ben, merak etme.
Yaşlı kadın, Ceren'in arkasından koşan kadına bakıp konuştu.
-Hadi Ceyda sen Ceren'i odasına götür. Oyun oynasın.
Adının Ceyda olduğunu öğrendiğim kadın, Ceren'in elinden tutup yukarı çıkardı. Yaşlı kadın yanimdaki kadına bakıp konuştu.
-Sende Kaan'ı odasına çıkar dinlensin. İyi görünmüyor.
Kadın Kaan'a yukarı çıkmasında yardım. Etti beraber yukarı çıktılar. Yaşlı kadın beni baştan aşağıya süzdü.
-Sen kimsin bakalım.
-Ben Kaan'ın arkadaşıyım efendim.Dün sanırım uykusunu alamamış. Çok yorgun görünüyordu. Bende daha kötü olmasın diye buraya getirdim. Kusura bakmayın habersiz geldim. Daha fazla rahatsızlık vermeyeyim. İyi günler.
Tam kapıdan çıkıyordum ki kadınlardan biri beni durdurdu.
-Olur mu öyle şey, o kadar gelmişsin. Gel otur biraz hem tanışmış oluruz.
-Şey ben rahatsızlık vermeyeyim.
Kadınlardan bir başkası konuştu.
-Hiç olur mu kızım o kadar gelmişsin. Kaan'a da yardım etmişsin, gel otur.
-Iı peki ama çok duramam kusura bakmayın.
Kadın bana koltuğu işaret etti. Geçip koltuğa oturdum. Yaşlı kadın bana tuhaf tuhaf bakıyordu. Belli ki beni pek sevmemişti. Kadınlardan biri bana dönüp konuştu.
-Canım ben Melek, Kaan'ın yengesiyim. Senin ismin neydi?
-Gece.
-Çok güzel bir ismin varmış.
-Şey Melek hanım Oğuz sizin kendisini Kaan'ın durumundan haberdar etmenizi istedi.
Yaşlı kadın bana bakıp konuştu.
-Demek Oğuz'u da tanıyorsun.
Başımı olumlu anlamda salladım. Yaşlı kadın bana imalı bir bakış atıp konuştu.
-Eee annen baban kim? Kimlerdensin bakalım. Biz tanırmıyız.
İşte şimdi tam sırasıydı.
-Benim annem yok, tanır mısınız bilmem. Ama bildiğim kadarıyla babamı çok yakinen tanıyorsunuz.
Sinirli bir bakış atıp konuştu.
-Ne ima etmeye çalışıyorsun sen?
-Bakın ben lafı dolandırmayı sevmem. Açık açık soruyorum. Yıldırım Kaya ile ne alakanız var. Ya da şöyle sorayım, Yıldırım Kaya'nın Kaan ile ne derdi.
Sinirle bağırdı ve ayağa kalktı.
-Ne demeye çalışıyorsun sen. Sende mi o şerefsizin adamısın torunumu pis işlerine alet edeceksin değil mi?
Sinirle ayağa fırladım.
-Ağzınıza aldığınız kelimelere dikkat edin. Ben Kaan'a değer veriyorum. Onu kullanmaya da çalışmıyorum.
-Nerden tanıyorsun sen o karaktersiz herifi!?
-Malesef ki o adam benim babam, ama onun benim babam olması, benim onu savunacağım anlamına gelmiyor. Ben kimseyi savunmuyorum.  Sadece gerçekleri öğrenmeye çalışıyorum.
-O adamın ailesinden olan hiçkimse benim evime giremez.
-Tamam bir daha evinize girmem, ama sizde şunu unutmayın siz kabul etsenizde etmesenizde Kaan benim arkadaşım. Ve bu onunla görüşmemi engellemeyecek. İyi günler.
-Seni bi daha torunumun yanında görürsem hayatını bitiririm anladın mı?!
Geri arkamı dönüp konuştum.
-Ya çok merak ettim. Size ne yaptı da bu kadar nefret ediyorsunuz.
-Senin baban benim oğlumu öldürdü!! Torunum ölümden döndü onun yüzünden!
Kan beynime sıçradı. Nasıl yani babam Kaan'ın ailesini mi öldürmüştü. Tam o sırada bir ses duydum.
-Gece.
Kafamı kaldırdığımda Kaan merdivenin başındaydı. Aşağı inip yanıma geldi.
-Kaan sen niye indi-
-Ne oluyor burda? Ne yaptığını sanıyorsun sen babaanne? Babasının yaptığı şeyin cezasını neden bu kız çekiyor? Ne derdiniz var bu kızla? Bakın herkesin içinde söylüyorum. Bu kızı karşısına alan beni de karşısına almıştır. Ona göre herkes ayağını denk alsın.
-Kaan ben gidiyorum.
Ben kapıdan çıkınca Kaan'da peşimden geldi. Arkamdan seslendi.
-Gece.
Arkamı döndüğüm sırada gözümden bir damla yaş düştü. Kaan yanıma gelip beni kendine çekip sarıldı. Kendimden çok utanıyordum. O adamın kızı olduğum için kendimden utanıyordum.
-Kendini suçlama.
-Kaan ben gerçekten bilmiyordum. Bu kadar alçak bir insan olduğunu bilmiyordum. Bir süre öylece durduk. Daha sonra ayrıldık.
-Kaan ben okula gitmeliyim.
-Gel ben seni bırakırım.
-Kaan saçmalama git dinlen ben giderim. Lütfen ısrar etme.
Mecbur olduğu için başını salladı. Kaan'ın yanından ayrılıp taksiye bindim ve okula geldim. Derse girip hocadan özür dileyip yerime oturdum. Oğuz'a Kaan'ın iyi olduğunu mesajla söyledim.

Son üç dersten sonra okuldan çıktık. Eve giderken yolda Oğuz ve bir kaç kişi daha gördüm. Yaklaşıp ne konuştuklarını dinlemeye başladım.
-Bak aslanım senin bu sert çocuk havaların bize sökmez haberin olsun ayağını denk al yoksa fena olur.
-Ne olurmuş ya söylesene bana.
Çocuk Oğuz'un omzunu itti. Oğuz çocuğun üstüne yürüyüp kafa attı. Başka bir çocuk Oğuz'a yumruk atınca Oğuz sert bir şekilde yere düşmüştü. Daha fazla dayanamıyıp yanlarına koştum ve Oğuz'a yumruk atan çocuğun karnına tekme attım. Diğer çocuklardan biri saçımdan tutup geriye doğru çekti. Oğuz yerden kalkıp çocuğa yumruk attı. Çocuk sersemleyip yere düştü. Oğuz ile beraber diğer çocukları da dövdük. Çocuklar koşarak gittiler. Oğuz bana döndü.
-Saol.
-Rica ederim.
İkimizde evlerimize gittik. Babam evde olmadığı için bende direk odama çıkıp üstümü değiştirip yattım.

Bu bölüm de böyleydi. Oy verip yorum yaparsanız sevinirim. Diğer bölülde görüşürüz<♡

GECE'NİN KARANLIĞIWhere stories live. Discover now