36. Bölüm: Mavi Gün Batımı

3.1K 304 20
                                    

 Keyifli Okumalar!

...

 Rüzgar, rahat bir nefes alıp kendini geniş koltuğun üzerine bıraktı. Sınav haftası bitmiş, bugün ise tüm derslerinden sorunsuz olarak geçtiği haberini almıştı. Her şeye rağmen sıkı çalışmasının sonucunu aldığı için mutluydu. Üstelik geçen iki hafta boyunca ne okulda ne de dışarı çıktığı zamanlarda birileri tarafından rahatsız edilmemişti. İlk defa bu kadar huzurlu zaman geçirmişti. Normal bir hayat sürmenin ne kadar güzel olduğuna dair bir özlem vardı şimdi içinde. Biliyordu ki bu yaşadıkları kalıcı olmayacaktı. Güzel bir tesadüftü diye düşündü bir süre gülümseyerek. Ancak bir süre sonra gülümsemesi solmaya başladı. Kabul etmek istemediği başka bir gerçek vardı çünkü. Tesadüf değildi.

 Evinden ayrıldığından beri Atlas'la hiç konuşmamış, karşılaşmamışlardı. O gün kendi evine döndüğünde masanın üzerine bıraktığı anahtara kaydı gözü. Hala bıraktığı yerde duruyordu. Konuşmamış olsalar da Rüzgar birkaç defa uzaktan kendini izlediğini görmüştü. Atlas da yakalandığını anlayınca hemen gülümseyip yönünü değiştiriyordu. Eskisi gibi konuşmak için kendisini zorlamıyordu ancak Rüzgar biliyordu; tüm bu zaman boyunca alfası kendisini izlemiş, güvenliğini sağlamıştı.

 Onun sayesinde huzurluydu günleri.

 Hemen oturduğu yerden seslice oflayıp doğruldu Rüzgar. Evinde uyuyakaldığı için utanıyordu zaten. Neden? diye düşünüyordu hep. Neden, daha önce de denemeye çalışmadın ki? 

 Hemen oturduğu yerden kalkıp pencereye ilerledi. Düşüncelerinden sıyrılıp perdeyi sonuna kadar açtı. Bugün hiçbir şeyi aklına takmayıp boş gününü kendine ayırmak istedi. Erdem, Toprak ve Liva müzikal için tura çıkmışlardı. Birkaç hafta şehir dışında olacaklardı. Mete ise yine aynı dersten kalmış, sinirle telafi için çalışıyordu. Cenk'in de hastanede olmasıyla bir süre yalnız kalacaktı. 

 Salonun ortasını boşaltıp odasından getirdiği şövaleyi kurdu. Temiz bir tuval çıkartıp hemen şövaleyi karşısına aldı. Sandalyeye yerleşmeden önce tüm boya ve malzemeleri de yanındaki sehpaya özenle dizdi. Boya kokuları odayı sarmaya başladığında gülümsedi. Üzerindeki kıyafetlere göz atıp açık renk olmalarına rağmen önlük giymemeye karar verdi. 

 Palete sıkmak üzere mavi bir boyayı açmadan önce elinde sallamaya başladı. Bu sırada telefonundan art arda gelen bildirim sesleriyle boya şişeleri arasındaki telefonuna bir göz attı. Gördüğü isimle yine içini, kaçtığı duygular doldurmaya başlamıştı. Oflayarak elindeki boyayı kucağına bırakıp telefona uzandı.

Atlas: Selam! 

Atlas: Sınavlarını atlattığını öğrendim, çok sevindim

Atlas: Ne yapıyorsun?

Atlas: Ben evde oturmaktan sıkıldım, senin favori marketini dolaştım biraz. Daha önce görmediğim çikolatalar vardı, kararsız kalıp hepsini aldım

Atlas: Şimdi kahve için sırada bekliyorum. Çok kalabalık :(

 Rüzgar mesajları okuyup cevap vermemeyi tercih etti. Hala her şey kendisine tuhaf geliyordu. Açıklamasını dinlemiş olsa da affedemiyordu. Yanında kendini güvende hissetmeye başladığı doğruydu ama böyle hissetmek istemiyordu. Her an kendini kandıracakmış gibi geliyordu.

Atlas: Müsait değil misin?

Atlas: Yanında birileri varsa söyleyebilirsin, rahatsız etmem. 

Rüzgar: Yalnızım

Rüzgar: Yalnız kalmak istiyorum

METANOIA - BLOù les histoires vivent. Découvrez maintenant