14

8.6K 910 631
                                    




"Bu havalar niye bu kadar dengesiz lan?"

Söylene söylene yanımıza geldikten sonra karşımdaki sandalyeyi çekip oturan Seungmin'e omzumu silkmekle yetindim. Bilmediğim bir şeye cevap vermeme gerek yoktu.

"Ne bilelim biz kardeşim?" Changbin, Seungmin'i okulun altına alırken konuşmaya devam ediyordu. "Oradan bakınca Mikail'le bir bağlantım, iletişimim varmış gibi mi duruyor?"

"Tövbe de lan. Çarpılıcaz şimdi durduk yere." Felix, Changbin'in kafasına bir tane vururken Seungmin de kafasını kaldırmış önce bana sonrasında ise arkada bir yere bakmıştı.

Tek gözümü kırpıp "Ne bakıyosun, hayırdır?" dedim.

Öne doğru eğilip "Şimdi sana bir şey söylicem ama sakın abartılı tepki verme tamam mı?" dedi. Bu sözleri üzerine ise hâlâ az önceki çarpılma mevzusunu konuşan ikili Seungmin ve bana odaklanmıştı.

"Noldu?"

Seungmin'in gözü tekrardan arkamda bir yerde takılı kalırken Changbin de hemen onun baktığı yere bakmıştı.

"Oha! Bu gelen eyvallah çocuk mu!?"

Changbin gür sesi tüm kafeterya da duyulurken Felix de hemen arkasını dönüp ona bakmıştı. Ben ise öylece duruyordum çünkü arkadaşlarım benim yerime de çocuğu dikizlemişlerdi. Bir de Seungmin abartılı tepki verme diye bana diyordu.

"Eyvallah çocuk ben oluyorum herhalde." Hemen sağımdan gelen ses ve ardından duyduğum gülüşle gözlerim istemsizce ona döndü.

Şerefsiz çok karizma duruyordu.

"Aa, kumral serserim de buradaymış." Onun da gözleri bana dönerken beni gördüğüne şaşırmış gibi tepki vermesine istemsizce güldüm. Mimikleri komikti ne yapayım.

"Oha kumral serserisi mi oldun lan Minho? Yakışmış he sana bu isim." Changbin hevesli hevesli konuşurken Jisung da ayakta durmuş onu dinliyordu.

"Oturmaz mısın?"

Seungmin'in sorusu üzerine Jisung tekrardan bana bakarken rahatsız olup olmayacağımı ölçer gibiydi. Omzumu silkip "Sen bilirsin." dedim. Bunu dememle de tekrardan gülümsemiş ve arka masadaki boş sandalyeyi hemen yanıma getirip koymuştu.

"Sen yakışıklıymışsın ya baya."

Felix'te samimi bir tebessümle sohbete katıldığında arkama yaslanıp onları izlemeye başladım. Tabii ki aralarında en çok Changbin'in sesi çıkıyor, Jisung'a en çok soruyu o soruyordu. Jisung da halinden şikayetçi durmadığı için aralarına girme ihtiyacı hissetmedim.

Ta ki Changbin Jisung'a, "Bana bir kere eyvallah deyip sarılır mısın lan?" diye sorana kadar.

"Saçma saçma konuşma, amına koymayayım."

Changbin bu dediğime göz devirirken "Küfür etmedi ya 10 dakika. Kudurdu işte, bana çattı yine." diye ortaya doğru sitemle konuştu. Göz devirdim.

Oflayıp Seungmin'e bir bakış attığımda ne düşündüğümü anlamış olacak ki sol eliyle Changbin'in kafasına güzelce bir tane geçirmişti.

"Ya yeter ama siktiniz kafamı. Gidiyorum ben." Changbin tripli bir şekilde ayağa kalktığında Seungmin de gülerek peşinden ayaklandı. "Dersimiz başlar bizim birazdan. Bu çocuk daha fazla salak olmadan kaçalım biz."

"Tamamdır, iyi dersler." Jisung gülerek onlarla vedalaşırken Felix'te o sırada arkadaşımla buluşacağım diyerek ayaklanmıştı.

Ulan niye şimdi hepsi ayaklanmıştı ki? İkimiz yan yana ne konuşabilirdik ki Jisung'la? Aldığı oyuncaklardan bahsedemezdim, hem ortam saçmaydı hem de aklımdan çıkmayan o rüya tekrardan zihnim de canlanıyordu.

so let's love | minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin