23

7.2K 723 250
                                    




"Minho'nun yanında durup elini tutan kişi eyvallah çocuk mu yoksa ben mi yanlış görüyorum?"

Jisung'la beraber yukarı çıktıktan sonra masaya oturmuş bir şekilde beni bekleyen arkadaşlarıma doğru yürüyorduk. Changbin ise gözlerini üzerimize dikmiş bizim hakkımızda konuşuyordu. Pek bir kalabalık olmadığı için ne konuştuklarını rahatça duyabiliyorduk.

"Sence böyle bir şey mümkün olabilir mi? Halüsinasyon görüyosundur."

Felix kafasını kaldırmadan mırıldanır şeklinde konuşmuştu ama tam arkasında durduğumuz için duymuştuk. Seungmin ise gülerek bize bakıyordu sadece.

Boştaki elimle Felix'in ensesine vurup "Niye mümkün olmasın lan?" dedim. O vurmama şaşırıp ensesini ovarken ben onun yanındaki boş sandalyeyi çekip oturdum. Jisung'la ellerimiz ayrılırken o da hemen yanıma geçip oturdu. Onun yanında da Changbin vardı ve hâlâ dikkatlice Jisung'a bakıyordu.

"Hoş geldiniz aşk kuşları." Seungmin'in neşeli sesine karşılık yüzümü buruşturdum. Aşk kuşları nasıl bir hitaptı ya?

Jisung "Hoş bulduk." dediğinde Felix masadaki farklı bir sesi ve bedeni yeni fark etmiş olacaktı ki sinirli hali hemen gitmiş, Jisung'a bakmaya başlamıştı.

"Oha lan. Gerçekten burdalarmış."

"Evet, ben de inanamıyorum hâlâ. Seungmin çimdiklesene beni bi ya."

Changbin'e göz devirip "Abartma bir şeyi de ya." dedim. Bayılıyordu böyle absürt tepkiler vermeye. Jisung'u ilk gördüğünde kalkıp 'bana bir kere eyvallah deyip sarılır mısın ya' demesini unutamıyordum mesela. Düşününce komikti fakat sadece düşününce öyleydi işte.

"Siz niye el eleydiniz? Hayırdır?" Seungmin göz kırparak soru sorduğunda Jisung hiç gecikmeden "Sizin oğlanı, benim yaptım." dedi. Bu dediğine ne kadar göz devirmek istesem de bunu söylerken ki ifadesi, gülümseyişi ve mutluluğunu görmek hoşuma gitti.

Jisung benim aksime sevdiğini hiç çekinmeden gösteriyor ve belli ediyordu. Ben bu duruma oldukça yabancıydım aslında. Gösterememe sebebim alışık olmamamdı. Lisedeki birkaç flörtün dışında sadece tek bir ilişkim olmuştu, o da Hyunjin'leydi.

Hyunjin ne kadar biz yalnızken sevgisini gösteriyor olsa da dışarıdayken bu durum öyle olmuyordu. Aynı okulda olmamıza rağmen okul da hiç buluşmaz, takılmazdık. Tanıdığım arkadaşları bile çok azdı. Bu nedenle Jisung'la ikisinin arkadaş olması şaşırtmıştı beni. Hyunjin'i ve çevresini neredeyse hiç tanımadığımı bir kere daha anlamıştım.

"Minho daldı gitti. Boğulmaz umarım." Felix'in gülen sesini duyduğumda bakışlarımı boşluktan çekip üzerimde olan dört çift göze çevirdim.

"Haha o kadar komiksiniz ki, gülmekten yanaklarım ağrıyor artık."

Changbin "Uf bozulmuş yine bu ya." deyip Jisung'a döndü. "Sen baya kafa dengi duruyosun eyvallah çocuk. Ne buldun bu çocukta? Anlat bize de."

Bir şey demeden Jisung'a döndüğümde onun da bana bakıyor olduğunu gördüm. Kahverengi gözleri ışıktan kaynaklı daha canlı ve parlak duruyordu. Görrdüğümden beri yüzünden eksik olmayan gülümsemesiyle Changbin'e dönüp "Valla benimkisi ilk görüşte aşk." dedi.

"Evine gidene kadar nasıl biri olduğunu bilmiyordum tabii ki ama kapıyı açtığında karşıma çıkan görüntü hâlâ o günkü gibi aklımda. Cidden çok karizma gelmişti gözüme. Bir de o rahat hallerini çok sevdim sanırım. Hiç kasmıyo kendini, tam aradığım kişi."

Jisung dediklerini bitirdikten sonra uzanıp kucağımda duran elimin üzerine elini koydu.

"Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş." Seungmin duyduklarından memnun bir şekilde önündeki kahvesinden bir yudum alıp bana göz kırptı. Bu Jisung'u beğendiği ve onayladığı anlamına geliyordu. En azından ben öyle anlamıştım.

Benim de yüzümde gülümseme oluşurken kucağımda duran ellerimizin yerini değiştirip baş parmağımla elinin üstünü okşadım.

"Ben ne zaman kapağımı bulurum ya?" Changbin elini çenesinin altına koyup dertli moduna büründü. Mod geçişleri saniyeler içerisinde gerçekleşiyordu.

Felix'in mırıldanmasıyla bakışlarımı ona çevirdim. "Bu gidişle hiçbir zaman bulamayacaksın."

Bu üçü arasında dönen mevzuyu asla anlayamıyordum. Birkaç kere Felix'in Changbin'den hoşlandığını düşündüğüm olmuştu ama sonra Seungmin ve onu yakıştırıp çıkmalarını ima etmesiyle bu düşüncelerim tamamen kaybolmuştu. Seungmin de bu mevzuya tamamen nötrdü.

Şimdi ise tamamen dengesiz bir şekilde bazen birbirlerine yavşıyorlar bazen de soğuk yapıp ters davranıyorlardı.

"Artık kırılacak bir kalbim bile yok ya."

Changbin kendi kendine konuşmaya devam ederken Jisung'un eğilip "Yıkıklığın son seviyesi bu oluyo galiba." diye kulağıma fısıldamasıyla güldüm. O da benim gibi gülerken şimdi Changbin sinirli bir şekilde bize bakıyordu.

"Eyvallah çocuk dedik, bağrımıza bastık. Sevgilisi gibi kalpsiz çıktı."

"Kalpsiz falan ayıp oluyo ama şimdi."

"Yalnız ayıp yatakta olur." Bu cümleyle beraber hepimiz Felix'e dönerken o sadece "Ne var? Yalan mı?" deyip oyununa geri döndü.

Birkaç dakika daha Felix ve Changbin bu şekilde atışırken onları bölen Seungmin olmuştu.

"Ay içimi baydınız. Dersim başlıyo benim 5 dakikaya. Kaçıyorum." Çantasını koluna takıp ayağa kalkarken masanın üzerindeki kahvesini de almayı ihmal etmedi.

Onunla beraber Jisung'a da ayağa kalkarken kafamı kaldırıp yüzüne baktım 'sen nereye' dercesine.

"Sen unuttun ama benim de dersim var. İki haftadır girmiyodum zaten, bugün de girmezsem sonrasında sıçabilirim."

"Akıl mı bıraktın bende?" diye mırıldandıktan sonra "Çıkışta görüşürüz müyüz?" diye sordum.

Yüzündeki çapkın gülümsemeyle tek kaşını kaldırıp "Yani, buluşup bana geçebiliriz?" dediğinde gülmeden edemedim.

"Sana geçene kadar bunu teklif etmekten bıkmayacaksın değil mi?" diye sordum.

Çantasını omzuna astıktan sonra "Asla." deyip güldü. Eliyle saçlarını geriye ittikten sonra bana doğru eğilince istemsizce durup ne yapacağını bekledim. Jisung ise sürekli yaptığı bir şeymiş gibi saçımın üzerini öptü.

"Duruma göre yazarsın o zaman. İstersen dışarda takılırız."

Kendime gelip "Tamam." diye mırıldandığımda Jisung çocuklarla vedalaşmıştı. Fakülteden çıkana kadar onu izlediğimde kolumun dürtülmesiyle Changbin'e döndüm.

Yüzünde piç bir sırıtmayla "Sen çok fena yanmışsın he." dedi. "Geçmiş olsun kardeşim."

Yandığımın bende farkındaydım ama hoşuma gitmiyor desem de yalan olurdu. Bu yüzden bende onun gibi gülümseyip "Eyvallah." dedim. "Yanacaksam böyle yanayım. Sıkıntı yok."




-

ne yazdigimi bilmiyom

iki bolume jisunglara gecicez arkadaslar
hazirlayin kendinizi😋

opdum hepinizi
opustuk

so let's love | minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin