3

24.8K 1.1K 47
                                    

Batu Akdeniz-Eksik🎧

♠️

İşten çıktığım gibi erken gitmem için kopardığım izin sayesinde mutfak alışverişimi tamamlamış, eve doğru yola koyulmuştum. Kış mevsiminin bir ön gösterimi gibi yüzüme esen soğuk rüzgarla apartmanın kapısına yaklaştım. Zile basarken Ali'nin çoktan geldiğini umuyordum. Kapı açıldığında kendimi içeriye atıp ilk katta olan eve doğru adımladım. Açık kapı görüş alanına girdiğinde elimdeki poşetleri almak için bana doğru gelen kardeşimi gördüm. Elimden poşetleri alırken birlikte içeriye girdik.

"Hoşgeldin, abla."

"Hoşbuldum."

Oturma odasına girip kendimi yorgunlukla koltuğa bırakırken Ali'nin, "Ben duşa giriyorum abla, çıktığımda birlikte yemeği hazırlarız." Dediğini duymuş kafa sallamakla yetinmiştim.

Soluklandıktan sonra ayağa kalkacakken yan tarafımdan duyduğum sesle başımı o tarafa çevirdim. Koltuğun üzerindeki çalan telefona baktım. Ali'nin telefonuydu. Kimin aradığına bakmadan sessize alırken ayağa kalktım.

Loş ortamı dağıtmak için ışıkları açmaya yeltenirken kalabalık bir ses kulağıma doldu.

"Atın!"

Bir dolu genç erkek sesi aynı anda dediği şey ile seslerin neden bu kadar yakından geldiğini sorguladım. Gözüm pencereleri bulunca perdeden net göremediğim simalar vardı. Yakınlaşacakken kırılan camlar ile büyük bir gürültü oluştu. Kendimi ne ara koltuğun yanına attığımı hatırlamazken pencereler sadece bir çerçeve olana dek atılan şeyler devam etmişti.

"Ali!" Ne dediğimi bilmeden çığlık atınca koridordan gelen yanıt gecikmedi.

"Abla!" Endişeli olan ses bana ulaşınca bağırarak cevap verdim.

"Sakın! Sakın içeri girme, koridor da kal!" Kafama doladığım ellerim sıkılaşırken geriye çekilmeye çalıştım. Arkamdan gelen cam sesleriyle parçaların her tarafımı sardığını anladım. Taş olduğunu tahmin ettiğim şey kafama çarpınca dişlerimi sıktım. Sıkmasam bağırırdım, bağırırsam Ali gelirdi.

Sesler kesildiğinde bir süre aynı pozisyonda bekledim.  Gittiklerinden emin olduğumda ellerimi yüzümden çektim. Ayağa kalkmaya çalıştım, dizlerimin titremesine rağmen başarmıştım. Koltuğun üzerinde olan cam parçalarına dikkat ederek oradan destek aldım. Etrafımda yavaşça dönünce mahvolmuş olan odayı gördüm. Dışardan gelen soğuk hava artık olmayan pencere çerçevelerinden esiyordu.

Arkamdan adım sesleri gelince hızla kapıya döndüm. Ali gelişigüzel giyinmiş, ıslak saçlarından damlayan su damlaları eşliğinde bana ellerindeki terlikleri uzatıyordu. Siyah gözlerindeki tedirginlik bir yana, kanı çekilmiş yüzü gözler önündeydi. 

Ellerinden terlikleri aldığım gibi onları ayağıma geçirmeden onunkilerine baktım. O da giymişti, ben de giyindikten sonra bana doğru gelip elleriyle yüzümü kontrol etti.

"Ali..."

"N'oldu? Bir şey oldu mu? Sana bir şey geldi mi...siktir!" Eli saçlarımın kapattığı alana gelince yüzümü buruşturmuştum. Elini hemen geri çekerken elindeki kana baktı. Benim kanımdı.

"Polisi arayacağım, sen de odana git."

İtiraz edercesine kafasını iki yana sallarken gözlerini pencereye dikti.

"Ali?" Uyarır tonda ona seslendiğimde karşılık vermesi uzun sürmedi.

"Abla, iyi misin? Kafan acıyor mu?"

"Acımıyor, Ali. Polisi arayacağım..."

"Hayır," derken kaşlarım çatılmıştı. Hızla arkasına dönüp televizyon ünitesinin içini karıştırmaya başladı. Çekmecelerin içinden ilk yardım malzemeleri olan bir çanta çıkardığında arkasına döndü. "Yani ben ararım. Yaran kötü görünüyor."

Beni kendisiyle çekiştirip mutfağa götürdüğünde, kendimi sandalyede otururken bulmuştum. Sakince dakikalar içerisinde kafama pansuman yaptıktan sonra telefonunu alıp polisi aramak için odasına çekilmişti. Koridorda salonun eşiğinde dururken tüm bunları kimin neden yaptığını merak ediyordum.

Ali'nin kavgalı olduğu kişiler miydi? Hiçbiri bu kadar ileri gitmemişti.

Başka biriydi. Hislerim bunca zaman kaçtığımız kişileri gösteriyordu. Olamazdı. Onlar taş kullanacak kadar korkak değillerdi.

Sokak kapısı tıklatılınca yerimde irkilirken arkamı dönüp ilerideki kapıya geldim. Kapıyı açarken bakış açıma giren siyah postallar ile garipserken, gözlerim yukarı çıktığında gördüğüm kişi ile şaşkınlık içinde kalmıştım.

Üzerinde çelik yelek olan, bir tür asker üniforması içinde, her an bir yerden çıkacak silahı anlıma dayacakmış gibi bakan bir çift kara göz. Geriye bir adım atarken bir kapı açılma sesi gelmişti. Bu adam da kimdi? Ali, polis çağıracağını söylemişti, asker değil.

Hemen ardından Ali'nin sesi kulaklarıma ulaşmıştı.

"Demir abi..."

YAKUT MAHALİOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz