6

21.5K 1K 70
                                    

Selam sevgili okuyucumm!🫶🏻

Yakut Mahali için bir güzel bölüm daha!!

Yıldızladıysan o zaman, iyi okumalar Yakut!❤️‍🩹🔗

♠️

Sabah kalktığım gibi patronumu arayıp kısaca önemli bir işim çıktığını, bugün gelmeyeceğimi iletmiştim. Eve doğru yürürken gece yağan yağmur sebebiyle kaldırımlar ıslaktı. Kaldırımları izleyerek yürüyordum. Evin önüne geldiğimde sabahın yedisi olmasına rağmen evin camlarının sapasağlam olduğunu görmüştüm.

Karşı kaldırıma geçip apartman kapısına yöneldim. Kilit ile kapıyı açarken eve girmek için acele ediyordum.

Sonunda eve geldiğimde kapıyı kapatıp kendi odama dalmıştım. Üzerimdekileri çıkarıp duşa girmiş, rahat bir kot ve kalın bir sweat geçirmiştim. Odamdan çıktığımda dış kapı kilidinin açıldığını duyar duymaz koridorda belirdim. Ali, elinde çantasıyla içeri geçerken etrafa bakıyordu.

"Abla?" Merakla evin içerisine bağırırken karanlıkta kaldığım taraftan çıkmıştım.

"Evdeyim."

Bana doğru dönmüş, beni saniyeler içerisinde kollarına almıştı. Ayrılırken saçlarını karıştırmış yanından geçerek salona bir bakış atmıştım. Camlardan bir parçası bile yoktu. İçeriye bir adım attığımda gördüğüm manzarayla yutkunmakta zorlanmıştım.

En sevdiğim vazoyu en son paramparça bir halde yerdeyken görmüştüm; şimdi ise kenar sehpanın üzerinde sapasağlamdı.

Oraya doğru hızlıca ilerlerken vazoyu elime aldım. Dokunduğum an içim sımsıcak olmuştu. Gerçektende aynısıydı, paramparça değildi. Dünkü adam yani Demir, sadece camın onarılacağını söylemişti. Vazoyu yeniden yerine koyarken, yerde tek bir cam tanesi olmaması ayrı bir olaydı. Temizletmişti. Belki de Ali yapmıştı. Bu daha mantıklıydı.

Mutfaktan sesler geliyordu, Ali büyük ihtimal kahvaltı hazırlıyordu. Kafamı iki yana sallayarak ona yardım etmek için mutfağa geçtim. Çay için ocağa koyduğu suyun kaynadığını görünce demlemek için oraya giriştim. Ali gelirken aldığı sıcak ekmekleri ve simitleri hazırladığı masaya koymuştu.

Çay hazır olunca ikimize de birer bardak doldurup masaya koymuş, kendimde masaya geçmiştim.

"Afiyet olsun."

Sessizce geçen iştahsız bir kahvaltının ardından arkama yaslanmış, düşünceli gözlerle uzaklara dalmış Ali'ye bakıyordum.

"Ee Ali, bir şey açıklamayı düşünüyor musun?" Monoton bir sesle söylediklerim kulaklarıma varınca ne kadar korkunç bir soru olduğunu fark etmiştim. "Bak Ali, ben senin iyiliğin için uğraşıyorum. Senin de bunun için çabalaman gerekiyor." Aklıma hocasının dediği şeyler gelince duraksadım. "Ali'm. Rakiplerin denen bu kişilerin peşini bırakmayacağım.
Gerekirse-"

"Demir abi onları buldu. Gereken cezayı vermiş." Sözümü tamamlamadan söylediği cümleler ile nefesimi seslice vermiştim.

Bu adam neyin nesiydi?

"Abla, onlar sana zarar vermiş. Benim yüzümden başına geldi. Seni de korkuttum, özür dilerim."

YAKUT MAHALİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin