Dear Hyunlix (Düzenleniyor...)

Part 11

-

"Şu rezalete bak Minho"

"Baba belki bir açıklaması vardır."

Babası ayaklandı ve sinirle masaya vurdu.

"Ne gibi bir açıklaması olabilir bunun Minho! Elin adamıyla bahçede öpüşüyor ve bunu tanımadığım biri bana gönderiyor!"

"Baba dur sakin ol. Felix ve Hyunjin o gün alkollüydü. Ve Felix onu Chae Won olarak görmüş olabilir. O gün benimle tüm gün onu konuştu."

Minho durumu kurtarmak için seferber oluyordu. Bulabildiği tüm yalan bahaneleri sunmuştu. Chae Won Diyince babası azcık da olsa sakinleşmişti. Çünkü babasıyla iyi geçindiği için ve zengin olduğu için oğluna ideal gelin adayı gördüğü isim oydu.

"Ayrıca çeken kişi Junghoo yani yabancı biri değil elinde tek bir fotoğraf var o da bu."

"Oğlum sen beni aptal mı sandın! Ne biçim bir bahane bu!"

"Peki baba inanma! Ne yapacaksın, öldürecek misin Felix'i ne olduğunu öğrenmeden bile! Tamam devam et o zaman."

"Gerekirse evet, Minho bu benim bir oğlumda görebileceğim en kötü şey, korktuğum başıma geldi..."

"Kendi ağzınla söylüyorsun işte! Herkes biliyor senin böyle olduğunu ve belki de alkolün içine bir şey atıldı böyle oldu! Felix' in gay olması imkansız baba, biliyorsun Chae Won..."

"Peki ya tekrarlanırsa bu olay?!"

"İstersen onları bir süre gözetle. Aralarında öyle bir şey olmadığını göreceksin."

Babası ikna olmuş gibi yerine tekrar oturup başını tuttu. Sinirle ovuyordu başını ama sakinleşmişti.

"Ben sana ilacını ve su getireyim."

Dedi bunu gören Minho. Bu bir zafer sözü gibiydi konu değiştirme. Bu bahaneyle odadan çıktı. Nasıl yaptığına kendisi de inanamıyordu olayı kurtarmıştı.

----

[FELİX]
(Felix'in gözünden)

Kocaman ormanda Hyunjin'i bulamayacağımız için bize nerde olduğunu göstermesi için Junghoo'yu da aldık.

Baya bir yürüdükten sonra

"Buralarda olması gerek en son burada takılmıştı domuz kapanına"

Bunları sırıtarak söylüyordu. Oracıkta gebertesim vardı şerefsizi.

Etrafta kan damlaları vardı. Baktığımda bir yere doğru ilerliyordu. Hızla takip ettim bağırarak ve korkarak. Çünkü belki de bir leş ile karşılaşacaktım.

"HYUNJİN"

Diye bağırdıktan sonra bir mırıldanma sesi geldi. Her yere bakıyordum ama yoktu. Tekrar bir mırıldanma geldiğinde aşağıdan geliyordu. Bir dakika ne!