Another Day

447 42 54
                                    

"Bizi bu kadar özleyen sadece ben miyim? Ne kadar uzağa gittiğini merak ediyorum. Birlikte olacağımız ideal an, o kadar alıştım ki günlük hayatım oldu."

Alarmın sesiyle dün gecenin izi olan acıyan gözlerini aralamaya çalışırken tam yatağının karşısında yatan Hyunjin'in yüzüyle göz göze geldi. Hiçbir alarma uyanmadığı için yıllardır onu uyandırmaya oldukça alışıktı ve şu an neden ayakta olduğunu anlayamamıştı.

"Sen ne alaka?" dedi umursamaz bir sesle. Hyunjin ona hevesli bir şekilde dönüp "Programa gitmeden bir şeyler çizmek istiyorum." dedi.

Onun gibi olabilmeyi isterdi. Bir hobisi olup onun üzerinde kendisini uyutmayacak kadar çok sevip odaklanabilmeyi gerçekten çok isterdi. Fakat onun hobi olarak adlandırabileceği şeyler genellikle Jisung bir şeylerle uğraşırken saatlerce gözünü kırpmadan onu izleyebilmekti. Ya da onunla yemek yemek, ya da uyumak, ya da beraber film izlemek veya saatlerce oyun oynamak...Öznesi değişmediği sürece bunların hepsine en sevdiği hobi olarak ekleyebileceğini biliyordu. O olmadığı zamanlarda ise ya kendisini yorgunluktan öldürecek kadar çok dans pratiği yapıyor ya da saatlerce uyuyordu. Basit ve acınası hayatında değiştirmeyi düşündüğü herhangi bir şey yoktu. Mutluydu, kendini bu şekilde mutlu olduğuna inandırmıştı.

Hyunjin hala Minho'nun sabit bir şekilde ona baktığını görünce birkaç adım daha yaklaşıp yüzüne dikkatlice baktı. Şaşkınlıkla kaşları kalkarken "Gözlerin kızarmış." dedi.

Minho yakalanmış gibi elleriyle gözlerini kapatıp ovuştururken "Bahar alerjisi işte biliyorsun." diye bir şeyler geveledi.

"Bahar alerjisi? Şubat'ta mı?"

Minho kırdığı potun farkına varınca sinirle yatağından kalkıp üzerindeki yorganı fırlattı. "Hyunjin siktir git sabah sabah neyi sorguluyorsun?" deyip hızlıca odadan çıktı. Kırılacağını biliyordu, kırılsın ve daha fazlasını sormasın diye yapmıştı. Grubun en ters üyesi olmak ve herkesi bu tavırlarına alıştırmak böyle zamanlarda onun için kolaylık oluyordu. Jisung'un yaptığı her hareketin acısını başka birinden çıkardığı için onun bu durumlarında genelde yalnız bırakmayı tercih edip pek bir şey sormuyorlardı.

Banyonun kapısını tıklattığında içeriden dolu olduğuna dair bir ses alınca oflayarak kapının önünde beklemeye başladı. Başı ağrıyordu, bir an önce kahvaltı yapıp ilaçlarını içmesi gerekiyordu ki o programda gülümseyebilmesinin tek olanağı buydu. Parmakları başını bulup şakaklarını ovalarken birden tanıdık koku bedenine dolandı. Yüzündeki eli donmuş yine farketmeden nefesini tutmuş bir şekilde ona arkadan sarılıp boynunu öpen Jisung'un varlığına alışmaya çalışıyordu. Jisung çok fazla o pozisyonda kalmadan Minho'dan ayrılıp sevecen bir şekilde "Günaydın." dedi.

Gün gerçekten aymıştı.

Minho tek bir mimik bile oynatmadan ona bakmaya devam ederken kilitli olan tuvaletin kapısı açıldı ve Changbin uykulu gözlerle dışarı çıktı. Yüzü ikisinin arasında gezinirken Jisung'un dengesiz enerjik görünüşüne alışık olduğu için onda oyalanmdan Minho'ya döndü. Yüzünde ne gördüğü hakkında Minho'nun hiçbir fikri yoktu ama Changbin "İyi misin sen?" diye sorarken sesindeki endişeyi duyabilmişti.

Ona cevap verebilmek istedi, herhangi bir tepki vermek ya da en azından hala başında donmuş gibi duran elini oynatabilmek istedi ama bunların hiçbirini yapmadan hala boş gözlerle Jisung'u izlemeye devam etti. Jisung Changbin'in Minho'ya sorusu üzerine gözlerini ona çevirip birkaç saniye süzdü. Sonra hiçbir şey olmamış gibi kafasını çevirdi ve alaylı bir sesle "Tuvaleti kullanmayacaksan geçiyorum." dedi. Minho yine tepki veremedi, Jisung'un da pek umrunda olmadı. Changbin'e küçük bir el şakası yapıp girdiği kapıyı kapattı.

Our Broken Shore |Minsung|Onde histórias criam vida. Descubra agora