Hellevator

254 32 60
                                    

"Bir aptal bile bilir, sen sahip olduğum en iyi şeysin. Bir kez daha, sana doğru bir adım daha. Asla durmayacağım, kaçmamalıydım."

Dakikalardır Jisung göğsünde rahat etsin diye aynı pozisyonda doğru düzgün nefes bile almadan oturuyordu. Filmin kaçıncı dakikasında olduğunu bilmiyordu, ya da ne anlatıldığına dair hiçbir fikri yoktu. Kesinlikle başka bir zamanında bu filmi tekrar tekrar izleyecek Jisung'a asıl ilham veren şeyin ne olduğunu bulmaya çalışacaktı, fakat şu an bu pozisyondayken onun dışında başka bir şeyi düşünme ihtimali bile ona komik geliyordu.

Jisung burnunu çekince ancak gözlerini onun saçlarından çekip ekrana baktı ve bitmiş olduğunu farketti. Fakat o hala yerinden kalkmamış sabit bir şekilde ekrana bakmaya devam edip sadece burnunu çekiyordu. Minho bu duruma normalde şaşırmazdı, Jisung film izlerken ağlamaya bayılan biriydi ve bu yüzden onunla defalarca dalga geçmişti fakat son zamanlarda o kadar çok insani özelliklerinden uzak yaşıyordu ki tekrar aynı şeyleri yapıyor oluşu Minho'nun eskiye olan özlemini daha da arttırıyordu.

Tişörtünden tenine değen ıslaklığı hissedince yutkundu. Şu an saçlarından öpmek için her şeyini verirdi fakat bu ruh halinde nasıl bir tepki vereceğini kestiremiyordu. Aslında grupta onlardan çok daha samimi olan arkadaşları vardı. Mesela Felix geceleri korktuğu için sık sık Chan'in yatağına gider ve beraber uyurlardı. Ya da Hyunjin bulduğu her fırsatta Jeongin'i öpmekten hiç çekinmezdi. Ama söz konusu o ve Jisung olduğunda Minho her seferinde durup 5 kere daha düşünmek zorunda kalıyordu. Hassasiyetin getirdiği paronayaklık dayanılmaz bir hal almış, Jisung'la en ufak bir fiziksel temasında korkudan ölecek hale gelmesine neden oluyordu.

Ağlamasının iyice şiddetlendiğini farkedince şaşkınlıkla onu göğsünden kaldırıp yüzüne bakmaya çalıştı. Jisung bu sefer de kafasını eğip ondan saklamaya çalıştı. "Jisung bana bakar mısın, lütfen." Dedi Minho yumuşak bir tonda.

Jisung dudağından kaçan hıçkırığı engelleyemeyerek kafasını olumsuz anlamda salladı. Minho onu ikna edemeyeceğini farkedince kendisi başını onun hizasına getirebilmek için eğip göz göze gelmeye çalıştı. Küçük kırmızı gözlerle karşılaşınca canı ne kadar yansa da gülümsemesine engel olamadı.

"Çok mu beğendin filmi?"

Jisung gözünün bir tanesini çocuk gibi elinin tersiyle silip "Hı hı." Dedi. "Niye bu kadar güzel yapmışlar anlamadım."

Minho bu manzara karşısında kıkırdamasına engel olamadı. Şu an dünyada en güzel ve en masum şey olarak karşısında duruyordu. "O kadar sevdiysen tekrar izleriz." Dedi. Film umrunda bile değildi. Bir kez daha onunla film izlemeyi garantilerse bu gece dünyanın en mutlu insanı olarak uyurdu.

Jisung sonunda gözlerini oynadığı ellerinden çekip onunla buluşturdu. Minho'nun bütün yüzünde bakışlarını gezdirirken ne kadar yakın olduklarının ancak farkına varmıştı Minho. Onunla göz teması kurabilmek için tam yüzünün altına girmişti ve Jisung'un son zamanlarda iyice uzayan saçları neredeyse yüzüne değecekti. Aklına gelenlerden hızlıca kurtulmaya çalışsa da şu pozisyonda başka bir şey düşünmesi imkansızdı. Kendisiyle savaşı yüzüne nasıl yansıdı hiçbir fikri yoktu fakat Jisung "Sen neden böylesin filmi beğenmedin mi?" diye sordu.

"Beğendim, çok beğendim o kadar beğendim ki uzun zamandır bu kadar iyi bir film izlememiştim çok beğendim." Dedi Minho panikle. Zihninden geçen herhangi bir kelime dudaklarından dökülecek diye ödü kopuyordu ve bu daha da paniklemesine neden oluyordu.

Jisung birkaç saniye şaşkınlıkla yüzüne baktı ve gülmeye başladı. Bu kadar yakınındayken bütün gülüşü gözlerinin önüne serilmiş kulaklarından zihnine dünyanın en güzel şarkısı geliyor gibi hissediyordu. Kalbi deli gibi atmaya başladığında istemsizce Minho da gülmeye başladı. Onun bütün evreni, hayatı, duyguları Jisung'tu işte. Gülmesi için onun gülmesi yeterliydi.

Our Broken Shore |Minsung|Where stories live. Discover now