dördüncü bölüm

597 81 6
                                    

"senden gerçekten nefret ediyorum jeongin!"

hyunjin geldiğimizden beri aynı cümleyi kurup duruyordu. yani homofobik bir insan olsam etrafta yiyişen veya asklarini yaşayan masum insanları görsem kudururdum. biraz olsa anlıyordum.

"yıllardır bana olan nefretini söylüyorsun hyunjin? bugün bırakmaya ne dersin? yarın okulda devam edersin."

derin bir iç çekip başını öne eğdi. neden bilmiyordum ancak sanki hyunjin hepsine tek tek bakmak istiyordu. ilk defa böyle bir ortama giriyordu ve ilk defa birisi ona doğru yolu gösteriyordu.

kafasını kaldırıp bana baktı. "gerçekten bir erkeği sevebiliyor musun? yani o da bir erkek ve bilmiyorum." buraya getirmekle bir kez daha doğru yaptığımı anladım. kafasını gerçekten çok iyi bir şekilde karıştırıyordum.

"evet, tek erkek değil bir kızı da sevebiliyorum. aşk falan geç hyunjin, sen düşün sevgi bir bedene sığmamalı. baban anneni sevip evlenmiş, fakat sonra bir adama tutulmuş. bu dünyada ki en normal şey benim gözümde."

göz devirdi. sanırım bu konuyu açmamalıydım. 

"benim gözümde iğrenç."

kuruyan dudaklarımı şarabımla ıslatıp alaycı bir gülümseme ile hyunjine bakmıştım.

"benim gözümde annenin sözleri iğrenç."

kaşları çatılmış, sinirli bir şekilde bana bakıyordu. gerçekten annesine çok değer veriyor olmalıydı. aslında içinde terk edilmiş birisi vardı. hyunjin bile o kişinin farkında değildi. zaten acıdığım yönüde buydu.

neden bilmiyorum ama hyunjinin gözlerine baktığım zaman sanki onun kim olduğunu öğreniyordum. minho öyle değildi, jisung öyle değildi ama hyunjinin gözleri.. bana ne düşündüğünü açıklıyordu. bir şey söyleyecekse ciddi veya dalga olsun o cümleye başlamadan neyle alakalı olduğunu biliyordum. gerçekten çok garibime giden bir olaydı. bana az da olsa saçma geliyordu, kafamda uydurma diyordum kendime.

şu an sırrı o kadar önemli olmasa öldürürdü beni mesela. bunu düşündüğüne emindim, annesine olan sevgisi gözlerinden belliydi kadına sadece normal bir laf etmiş olmama rağmen üzerime atlayacak gibi bakıyordu. hoş üzerime atlasa gaylerin arasında sikiyor imdat desem yardıma gelen olmaz.

farklı yardımlara gelirler.

"annem hakkı-"

"aynen hyunjin annen hakkında bir daha böyle bir şey söylemem, izin verirsen buraya kadar geldim tadını çıkarmak istiyorum."

sözünün kesilmesi ile yine basını eğip kucağında ki elleriyle oynamaya başlamıştı. oğlumu misafirliğe mi getirmiştim ben? şu an tam öyle bir tip vardı. zar zor da olsa müzikten telefonumun bildirim sesini duyunca cebimden çıkarıp gelen mesajlara baktım.

gayler birliği kurulu

jisung malı:
neden yanınızda değilim
neden neden neden

felixiee:
çünkü sevgilin izin vermedi

jisung malı:
benim sevgilim mi varmış

minho abimiz:
??

jisung malı:
varmış harbiden

siz:
mantıklı bir konuşma görsem şaşırırdım
yine neyin boşunu yapıyorsun jisung
yanımızda olup ne yapacaktın

minho abimiz:
ben de bu soruyu çok merak ediyorum
ne yapacaktın jisung

felixiee:
tahmin ediyorum
hyunjinin önünde minho ile yiyişecekti
daha sonra hyunjin net iğrenç falan demeye kalkacaktı ve jisung o an devreye jeongin sokacakti

siz:
bu tahmin saçma
ben napcam

felixiee:
hyunjin ile dudaklarınızı yapistircak

jisung malı:
yalnız felix
bu tahmin değil ben bir saat önce bunları bunları yapcam deyip sana anlatmıştım

felixiee:
sus

minho abimiz:
geliyoruz
jisung insanların olduğu bir alanda beni öpecekmiş

felixiee:
yiyecek*

siz:
dur amk
sevmedim ben bu planı
neden hyunjin ile öpüşmek zorundayım

jisung malı:
evlenin diye

felixiee:
...

minho abimiz:
vazgeçtim gitmiyoruz
jeongini kaybedemem

siz:
bence de
of susun neyse
gaylere düşman bir psikopat ile ilgilenmem gerekiyor

jisung malı:
AGLXM NEDEN YOKUM BEN ORADA
NEREDE KALDI BU ISINLANMA GUCU
HANI BULUYORLARDI

felixiee:
sus jisung
sadece sus

•••

"beni neden buraya getirdiğini açıklayacak mısın?"

telefonu bırakıp cebime attım ve hala kaşları çatık bir şekilde bana bakan hyunjine döndüm.

"istersen gidebiliriz, ben istediğimi aldım"

başıyla gitme konusunu onayladı. o ceketini giyerken ben hızlı adımlarla içtiklerimizin parasını ödeyip yanına döndüm. iyi ki v
fazla içmemişti. sarhoş bir homofobik ile ugraşmak kadar zor bir şey olacağını sanmıyorum.

bardan çıktığımız anda temiz hava yüzümüze çarpmış içtiklerimin verdiği sersemlikle birkaç dakika olduğumuz yerde dikelmiştim. gözlerimi actigim anda hyunjin bana dikkatle bakıyordu.

"istediğim hiçbir şeyi yapamıyorum."

kurduğu cümle ile kaşlarımı çatıp ne demek istediğini anlamaya çalıştım.

ne istiyordu ve neden yapamıyordu?

"bir kere yaşıyoruz hyunjin, istediklerini yapman gerek. bu hayata kendin için geldin başkası icin değil. doğru insanlarla tanış, hayatına birilerini al. seni buraya getirme amacım seni gay yapmak falan değil istersen sadece kızlardan hoşlan ama saygı duymalısın. benim istediğim eski hyunjin, sırf babası bir erkekle evlendi diye kötü olan hyunjin değil." gerçekten afalladigini görebiliyordum. gerçekten ona kimse dur dememiş miydi bunca zamandır. açıklama yapmamışlar miydi? saçmalık...

ve şimdi neden seni anlamıyorum hyunjin? gözlerinde ki o bakış çok farklı. bana bir şey anlatmak istiyor ama o kadar uzaklar ki ben onların ne demek istediğini bir türlü anlamıyorum.

ve bu sanırım büyük bir ilk.

bakışların çok şey anlatmasına rağmen ben anlamıyorum.

belki de...

anlamak istemiyorum.




yorum ve oy lütfennn

nepenthe, hyunin ✔️Where stories live. Discover now