dokuzuncu bölüm

498 71 39
                                    

oylarınız ve özellikle yorumlariniz benim için değerli, hayalet okuyucu olmazsanız sevinirim ♡

●●●

"arkadaşlarını toplayıp buraya geldiğine göre bir karın ağrın var jeongin?" bu ismini bile ağzıma almak istemedigim aptalın kendini bilmiş bir şekilde konusması cidden sinir bozucu oluyordu. ve ben hyunjin yüzünden buna katlanmak zorunda kalmıştım.

"beynini ilk defa çalıştırdığını görmek güzel jun." dedi jisung, birimiz bile sevmiyorduk. yanında ki arkadaşlarının bile sevmediğine yemin edebilirdim.

"çeneni kapamazsan sonunu hyunjin gibi ederim jisung."

"sen kime ne diyorsun am-"

minho, jun'un üzerine adımladığında onu elimle geriye hafifçe ittirdim. bugün bu çocuğu benim yerime baskasi döverse cidden kriz geçirecektim.

"hyunjin demişken jun, kendi boyunu aşan işlere bulaştığını duydum. insanların sırrını açığa çıkartmak gibi.."

alaylı bir gülümsemesi oluştuğunda aynı şekilde ben de güldüm etrafta itiraf sayfalarına atmak için kamera vardı ve öğrenciler pür dikkat izleyip çekiyordu. hemen arkasında chan, changbin ve seungmini gördüm. chan sevgilisinin kulağına bir şeyler demiş ve seungmin hızla okulun girişine ilerlemişti.

içimden bir ses hyunjin şimdi gelecek diyordu.

ve o gelmeden bitirmem gereken şeyler vardı.

"doğum gününün yaklaştığını duydum, bu yüzden bu düşmanlığı bir kenara bırakıp sana hediye vermek istedim." cümlem bittiği anda yüzüne yumruğu geçirmiştim. arkadaşları birer adım geri atarken ben yere serilmiş jun'un üzerine çıkmış sert yumruklar atmaya devam ediyordum.

"jeongin bırak mahvettin çocuğu."

felixin sesi kulağıma kısık kısık gelirken sadece ona vurdugum anda ki sesleri duyuyorum

"insanların özeline saygı göstermek zorundasın orospu çocuğu, bir daha asla haddini aşan şeylere karışma."

yumruklarım ve cümlem bittiğinde daha çok bağırdım.

"anladın mı beni? bir daha hyunjin hakkında veya ben ile arkadaşlarım hakkında atıp tutmayacaksınız!"

üzerinden kalkmadan bir tane daha yumruk atacaktım ki birisi bileğimden tutmuştu.

kaçınılmaz son.

hyunjin bir vurmaktan kanamış elime bir de yüzüme bakıyordu. gözleri aynı şey gibi bakıyordu; bunu benim için yapma..

hyunjin inan bana bundan sonra senin için çok şey yapacağım önce seni, bana ve arkadaşlarıma yaptıklarından dolayı pişman edeceğim sonra en yakının olacağım.

saçma gelebilir tabii ki ama bunu yapmazsam sana her baktığımda aklıma yaptıkların gelecek.

ona uzun bir süre bakacak mısın ki?

evet, ona uzun bir süre bakacağım.

"gidelim buradan." dedi, fısıltı gibi çıkan sesini bir ben duymuştum. ayağa kalkıp üzerimi siktim. jisung ve felix yüzüme şaşkın bakışlar atıyordu. minho ise e olacaktı bunlar zaten tavrındaydı.

bana gelirse,

ben bu kadar mahvedecegimi düşünmemiştim.

"olm jeongin koş amına koyim sen döverken fark etmedi simdi düdüğü çalıyor bedenci koşş."

jisungun sözleri ile sadece ben değil hepimiz koşmaya başladık. okula girip direkt olarak üst katlara çıktığımızda soluklanmak için durduk. hemen yanımda duran hyunjin nefes nefese kalmış bir şekilde bana bakmış sonra güzel bir gülümseme sunmuştu.

nepenthe, hyunin ✔️Where stories live. Discover now