Canyon⚘ 5

348 57 59
                                    


İyi okumalar.

'We still have a shelter under our hostility...'

Sessizlik hissi tenimi delip geçiyordu. Ruhsal yalnızlık, etrafında bir ton insan olsa bile hissedilebilecek türdendi fakat bazen sen bile istemezdin yalnızlığının elinden alınmasını.

Güneş tepeden görünmeye başlarken önüne sis bulutları geçmiş, güneş ışınlarının değmesi gereken yeryüzünü baskılarken gölgeliyordu. Işık haznesi, taneciklerin arasında hapsoluyorken çıldırmış bir boğa misali aydınlığın benliğine saldırıyordu.

Kapalı bir fanusun kâbusu, gecenin bastırmış olan karanlığı olduğu için kendine sığınırken büründüğü aura şimdi zifiri karanlıktı.

Göz gözü görmezken ormandan kurt ulumaları arada bir yükseliyor, sis esen rüzgarla hafif hafif dağılıyordu. Çıktığım evdeki kaosun arasında korumalardan birinden yürüttüğüm telefonun şebekesi uzun süredir çekmiyordu.

Çıplak ayaklarla çalıları ezerken bir süre sonra kanyona varmış, avuçlarıma aldığım suyu kana kana içmeye başlamıştım. Bölgeme girmeme fazla kalmamıştı fakat bedenime çöken ağırlık fazla bastırıcıydı. Karışan kokuları fark edebilsem dahi statülerini çözebilecek durumda değildim.

Uzun süredir uyandırmadığım kurdumun uyanmasından sonra sanırım kendi çapında hesabını kesiyordu.

Ormanın diğer kısımlarına rağmen kanyonun bulunduğu ortam fazla ferahtı. Suyun etrafı yeşil ve renkli çiçeklere sahiplik ediyor, ağaçların hışırtısından başka ses kulaklarımı tırmalamıyordu. Şimdiye kadar sonbaharda hiçbir kanyonun böylesine canlı kalmış oluşuna şahitlik etmemiştim. Fazla davetkâr, fazla sıcak kılıyordu bölgesini.

Dizlerimin üzerine yavaşça çökerek seyrettiğim yansımama kanı çekilmiş gibi duran soluk tenli parmaklarımı uzatmıştım. Parmak boğumlarım soğuk suya temas ederken dalgalanan yansımamdaki dağılmış saçlarıma istemsizce kaymıştı ellerim.

Kurdumun ulumaları kulağımı çınlatıyor, bedenimin dengesini sınıyordu.

Suda gidip gelen parmaklarım bir süre sonra dururken ellerim üzerimdeki hırkanın ilikli tek düğmesine ulaşmıştı. Gözlerim sudaki yansımamda sabit kalırken omuzlarımdan beyaz kumaşı çekip çıkartmıştım. Ardından ellerim altımdaki belimde durmayan bol pantolonu fazla zaman kaybetmeden boxerimle beraber bacaklarımdan sıyırmıştım.

Tamamen çıplak bir şekilde vücudumu suyun içine iterken hiçbir tereddütüm gün yüzüne çıkmamıştı. Parmak uçlarımdan iliklerime kadar rahatlama yerini alırken alt dudağımı ısırarak sızlanmış, rahat bir nefes vermiştim. Bedenimi bastırıcılarla uzun süredir bastırıyordum ve bu da içimdeki kurduma nazaran beni daha fazla etkiliyordu. Uzun süre seks yapmamak, yanımda bunu isteyenlere ve bana karşı can çekiştiren türden bir durumdu. İnsanlar ve kurtlar birlikte yaşıyordu fakat herkes kimin kim olduğunu er ya da geç açığa çıkartıyordu. Elbette liderlerini arzuluyorlardı, sahip olmak ve koruma iç güdüleri ile hareket etmek bizim doğamızda vardı.

Vtam eninde sonunda deşifre olacaktı, hatta vakit bile kalmamış olabilirdi.

Uzun süredir kimliğinden habersiz büyümüştüm, bir beta ya da kısır bir omega sanılırdım. Ta ki ruta giren nadir, genç bir deltanın istem dışı saldırmasına kadar. Kimliğimi geç aldığım için uzun süre tam olarak bir kimlik üstlenememiştim. Bir gün habersiz bir şekilde tedaviye giderken salgıladığım , farkında bile olmadığım feromonlar tarafından deşifre edilmiştim lakin uyandığımda bu konudan asla bahsedilmemiş ve tam olarak kim olduğunu hatırlayamadığım genç delta ile bir daha karşılaşmamış ya da karşılaştırılmamıştım.

You're Mine ❦Jikook❦Onde histórias criam vida. Descubra agora