War˒˒6

385 44 86
                                    

Dizleri titreyen bedenler birbirlerine doğrulttukları silahları güçsüzce indirmiş, olabildiğince geri çekilmeye çalışmışlardı.

Karışan feromonların tek verdiği, şu anda sıkışıp kalmış gibi hissettirdiği ciğerlerimi öksürerek derin derin soluduğum temiz havayla sızlayan çorak organlarıma bir kaç damla su bahşetmekti.

Gözlerim benden bağımsız bir şekilde kısılırken, ağırlaşan kulaklarım bu haldeyken bile bir insanoğluna nazaran hala oldukça net duyabiliyordu. Bedenim hareketsizce deltanın kucağında dururken bacaklarım kollarından sarkmış, başım yan bir şekilde omzuna dayanmıştı.

Deliriyordum, şu anda ilaca karşı dik duramayıp Jeon'un burnunu kıramadığım için çıldırıyordum.

Dağınık saçlar, tamamen kirlenmiş yer yer yırtık kıyafetler ve kan kokusuyla kaplı bir bedendim.

Ortamdaki bir kaç güçsüz bedenin iniltisi duyulurken, uzun süredir ağrıyan başımla inlemeye çalışmış, ekşiyen kokumun verdiği mesajla elde ettiğim kısa sürede sıkı bir sarmalama olmuştu. Kısık gözlerle boynuna odaklandığım beden feromonlarını kısa sürede kontrol altına almıştı. Bu burnuna yumruk yiyeceği gerçeğini değiştirmeyecekti, asla.

"Onun ait olduğu yer hiçbir zaman senin bulunduğun lanet bir mekân olmadı, alfa Kim."

Safkan alfanın kolları arasındaki beden sakince arkasındaki bedene yaslı, nefesleri stabildi.

Ortamda alay dolu, tehditkâr bir kahkaha duyulurken, alfa kolunu boynuna sardığı omegayı kendisine daha fazla bastırarak gülmeyi kesmiş ve yüzünü boynuna yaklaştırmıştı.

Ansızın yakaladığı bu güzel omega belki ona yardımcı olabilirdi.

"Hmm, sen Jeon'un biricik dostu olmalısın. Eminim senin gibi yetenekli bir hackerı kaybetmek istemezdi."

Sesi derinden ve kısık bir tonda çıkarken eli omeganın çenesini kavramış, boynunu yana eğerek duman kokan dudaklarını beyaz, ince boyunda dolandırmaya başlamıştı.
Gözleri alfada dolanan delta, alfa adamlarından birine baş hareketi verdiği sırada ortamda aniden güçlü, öfke dolu bir safkan alfanın hırıltısı duyulmuştu.

Hızlıca davranan omega, Taehyung'ın kasıklarına hançerini bastırmıştı. Geriye doğru çevirdiği eliyle hançeri sıkıca tutarken, gözleri tereddütsüzce deltanın zümrüt gözlerindeydi. En ufak harekette o hançer alfaya saplanacaktı.

"Park, senin gibi zeki ve cesur bir alfayı kaybetmek istemezdi Kim Taehyung. Sonsuza kadar kısır bir şekilde yaşamayı istemiyorsan vitayı en güvenli yerine bırakacaksın."

Hançeri arkasındaki bedenin kasıklarına bastırırken boğuk bir inleme daha kazanmış, beklemeden önündeki omegayı hızla, çok hafif bir şeyi taşıyormuşçasına kaldırıp sırtını kapıya çarparken, hızla bedenine girecek hançeri tutan eli tersine doğru bükerek sesli bir çığlık kazanmıştı.

Jin'in canı acısa da alfanın dikkatini dağıttığı için sırıtmış, aniden alfanın boynuna bastırılan şırınga ile kendini kasarak hırlarcasına bağırışlarını dikkatle dinlemişti. Taehyung, karşısındaki omegayı dört beş alfanın onu tutmaya çalıştığı sırada kırmızı gözleriyle eritmeye çalışırken, omega ağrıyan bileğini ovarak alfanın düşürdüğü silahı yerden almıştı.

Bir omega olarak bu durumlarda en iyi yaptığı şey, kendini kaybetmiş bir alfayı küçük düşürmeye çalışarak okları üzerine çekip, dikkatini zekice dağıtabilmekti.

O bir omega ve yetenekli bir hackerdı ne de olsa.

Delta, zorla zabdedilerek götürülen Taehyung'ı keskin bakışlarla izlemiş, ardından kucağında tamamen ilacın etkisiyle bayılan vitasını zıplatarak sonuna kadar açık kapıdan tüm heybetiyle çıkarak burnunu kucağındaki savunmasız, küçük ve bir o kadar da hırçın bedenin boynuna eğerek koku bezine sürtmüştü.

You're Mine ❦Jikook❦Where stories live. Discover now