+twenty four+

1.8K 49 4
                                    


+

Yaşadığım şeyler bana hala çok yabancı geliyordu. Hayatım, benim kontrolüm olmadan belli bir akışa giriyordu. Bu akışa kapılırsam kurtulamayacağım kesindi.

Oysa eskiden, ufak dünyamda geleceğe dair hayallerim ve ümitlerim vardı.
Peki ya her şeye sıfırdan başlama şansım olsa, bunu değerlendirir miydim?

Emin olamıyordum.

Yaşadıklarımın, benden bir şeyler götürdüğü kadar beni olgunlaştırdığını hissediyordum.
Her şeye hazırlıklıydım.

Artık daha kötü ne yaşayabilirdim ki sonuçta?

Düşüncelerimden sıyrılmama sebep olan şey,
içinde bulunduğum ve sürücüsü Adem olan aracın aniden fren yapması oldu.

Ne olduğunu anlamak üzere kafamı kaldırdığımda önümüzde duran siyah arabayı farkettim.

Henüz özgürlüğüme yeni kavuşmuşken yeni bir aksiyonu daha kaldırabileceğimi düşünmüyordum.

Panikle Adem'e doğru döndüm.
Kaşlarını çatmıştı ve önüne bakıyordu.

Bende kafamı önüme çevirdiğimde siyah araçtan Aslan'ın indiğini gördüm.

Aslan, yaralanmıştı. Ama tedavi olmuş görünüyordu. Kolunda büyükçe bir sargı bezi vardı.

Onu gördüğüme sevinmedim.
Aksine korkar gibi oldum.
Ama yanımda Adem'in olduğunu bildiğimden kendimi yalnız hissetmiyordum.

Sanki o yanımdayken kimse bana zarar veremezdi. Tanıştığımız günden beri, benim için Adem tamamen değişmişti.

Onu ilk tanıdığım zaman, bana yaptıklarının neden olduklarıyla ona güvenmeyi bırak ondan hiç hoşlanmıyordum.

Yaşadıklarımla ve kendi hakkımda öğrendiklerimle beraber ona olan duygularım tamamen değişmişti.

Nasıl olduğuna kendim bile inanamıyordum.
Yavaş yavaş, bana farkettirmeden sarmıştı yüreğimi.

Belki de bana bunu yapan, durmak bilmeyen ve elimizden kayıp giden zamandı. Kim bilir...

Gözlerimi daldıkları yerden çıkardım ve Adem'in elime uzanan elini farkettim.
Elimi sıkıca kavradı ve,
"Korkma, sana zarar veremez."dedi.

Aslan'ın bana zarar vermeyeceğini bir şekilde biliyordum. Kaçırıldığım süreçte bunu anlamıştım.

Fakat ben kendim için endişelenmiyordum ki.
Benim yüzümden Adem'in zarar görmesine dayanamazdım.

Adem'i onaylamayarak yüzüne baktım.
Onun gözleri hareketimle beraber benden uzaklaştı ve karşısına bakmaya başladı.

Elini elimin üzerinde çektiğinde, dışarı çıkacağını anlamıştım. Bu, çok tehlikeliydi.

Ondan önce davranıp hızlıca kapıya uzandım. Adem'den önce dışarı çıktığımda, bedenime değen rüzgar ve titreyen bacaklarım, durumu daha da zorlaştırıyordu.

Aslan'ın odağında ben vardım.
Bedenime çevirdiği bakışları, düz ifadesiyle birleşince içine düştüğüm belirsizlik daha da beter hale geldi.

Bana olan bakışları nefret dolu değildi. Ancak gözlerini Adem'e çevirdiğinde Aslan'ın içindeki yangını görmüştüm.

Adem her zamanki sert sesiyle,
"Bize nasıl yetiştin?"diye sordu.

Aradaki mesafeden dolayı biraz bağırması gerekmişti.

"Senden her zaman bir adım önde olduğumu unutuyorsun."dedi Aslan.
Adem'i benim yanımda küçük düşürmeye çalışıyordu. Bana karşı kendini kanıtlamaya çalışıyordu. Adem'den iyi olduğu konusunda...
Ama neden?

Söylediği şey karşısında, Adem'den sahte bir gülme sesi geldi.
"Demek kuyruğun hala acıyor."dedi.

Adem'den aldığı cevap Aslan'ı daha da sinirlendirmişti.
Kafasını benden tarafa çevirip bedenimi süzdü.

Ardından bana hitaben,
"İyi olmana sevindim."dedi ve gülümsedi.

Hala aynı düz bakışlarımla ona bakmaya devam ettim.
Kaşlarını çatsa da Adem'e dönerek konuşmaya devam etti.

"Sizinle uzun uzun sohbet etmek isterdim ama, buraya başka bir şey için geldim."dediğinde Adem soru sorarcasına tek kaşını kaldırdı.

Aslan uzatmayadak,
"Ufak bir uyarı,"dedi.

Adem'den sert bir nefes alma sesi geldiğinde sinirlendiğini anladım.

Aslan, Adem'e fırsat vermeden,
"Deniz,"dedi
ve gözleriyle beni işaret etti.

"Ona bir şey olmasın diye çatışma çıkmayacak."diye devam etti.

Herkes için bu kadar önemli miydim gerçekten?

Neden, sorusunu sormaktan o kadar yorulmuştum ki.
Bilinmezlikler, saçmalıklar bir türlü peşimi bırakmıyordu.

Adem'den bir tepki gelmeyince Aslan sözüne devam etti,
"Ama senin hayatının garantisini veremem. Onu buradan götür Adem. Herkes için en iyisi bu."

Adem'e bir şey olabileceği düşüncesiyle nefes alışverişim  hızlanırken, Adem'in yanıma gelip beni arkasına alışını seyrettim.

"Bunu neden yapıyorsun?"dedi Adem.

Aslan ise, bir süre sessiz kaldıktan sonra,
"Ben de bilmiyorum."diyerek yanıtladı.

Adem ise bunun üzerine,
"Sana teşekkür etmeyeceğim, şimdi çekil yolumdan."dedi yüksek ve sert bir sesle.

Aslan hiçbir şey söylemedi. Arabasından kapı kapanma sesi geldikten hemen sonra, sesten anladığım kadarıyla  arabasını çalıştırdı ve hızlıca uzaklaştı.

Onun gittiğinden emin olduktan sonra, Adem bana dönerek yüzümü elleri arasına aldı.

"Söylemiştim, sana zarar veremez."
dedi.

Hemen ardından gülümsemesi sinirimi bozdu.
Az önce sinirlendiğim her şeyi Adem'in üzerinden çıkarmak istiyordum.

Ellerini sertçe üzerimden ittim.

"Hep böyle mi olacak?!"diye bağırdım ona.

Anlamayarak yüzüme bakmaya devam ediyordu. Kaşlarını çattı.
Gözlerinde kırılmaya başlayan diygularını görmek içimi acıtsada ona bağırmaya devam ettim.

"Kötü şeyler olacak, ben hiçbir şey anlamamışım gibi, hiçbir şey olmamış gibi, mutluymuşuz gibi mi davranacağım?"

Kaşlarının arasındaki çukur daha da derinleşti. Ama sustu.
Suskunluğu beni cesaretlendirdi.

"Yoruldum.
Kendim hakkında hiçbir şey bilmeden yaşamak istemiyorum."

Son sözlerime doğru sesim içime kaçmıştı sanki.
Ağlayasım vardı.
Öyle çok ağlamak istiyordum ki.

Adem elini tekrar yüzüme doğru uzattı. Gözümden yanağıma süzüldüğünü farketmediğim yaşı, baş parmağıyla sildi.

Dayanamadım.

Ona doğru ilerledim ve ne yaptığımı umursamadan, bugün ikinci kez kollarımı beline doladım.

Bana karşılık vermesiyle, hıçkırıklarım öylesine artmıştı ki ilk defa karşısında böylesine aciz olmam umrumda olmamıştı.

Adem, bana iyi gelmişti.

+

@kadredelimltfn

Ben Senin Baban Değilim+18Where stories live. Discover now