+thirty four+

753 27 2
                                    

+

Hikayemin kalanı nasıl devam
edecekti?
Yoksa hapis olduğum bu yerin içinde mi final yapacaktı?

Başrol ben miydim, yoksa hayatımı mahveden insanlar mıydı?

İçimde kopan fırtınaların soğuğu gözlerimden Aslan'ın gözlerine yansıyordu.

Eminim, ne hissettiğimi gözlerimden okuyordu. Buna rağmen tepkisiz kalarak bakışlarıma karşılık vermesi, haksız savaşında kazanmasını sağladı.

Bakışlarımı, Kadir denen adama çevirdim ve sesimi yükselterek,

"Onun burada ne işi var?" diye sordum.

Halim onu eğlendiriyor gibi yine sinir bozucu bir şekilde sırıtıyordu. İfadesini bozmadan,

"Kendisine neden sormuyorsun?" dedi.

Buruşuk suratını dağıtma isteğimle savaşırken verdiği cevap içimdeki öfkeyi körükledi.

"Sen söyle." dedim dişlerimin arasından.

Kadir Özata, oturduğu yerde sırtını dikleştirdi ve,
"Birilerinden emir almak her zaman yaptığım bir şey değil küçük hanım." dedi.

Bu defa sinir bozucu bir şekilde gülen taraf ben olurken gözlerimi yavaşça Aslan'ın olduğu yere çevirirken,
"Tamam, emir alma konusunda uzman olan birine soralım o zaman." dedim.

Her kelimesinin üzerine bastırarak söylediğim cümle, Aslan'ın ifadesiz duruşuna ağır bir darbe indirirken, bu defa hayal kırıklığıyla parlayan gözlerinin soluşuna şahit oldum.

Bu durum içimde bir yerde pişmanlık duygusu peyda olmasına sebep olurken, onun düşmanımın masasında oturduğunu hatırlayarak ifademi hiç bozmadım.

Aslan tam gözlerimin içine bakarak,
"Buraya kimseye hesap vermeye gelmedim." dedi.

Ardından Kadir Özata'ya dönerek,
"Müsaadenizle." dedi ve masadan hızlıca kalkarak sert adımlarla çıkışa ilerledi.

"Sert çocuk."

Yaşlı adamın söyledikleriyle kafam ona çevrilirken, onun çoktan yemeğe başlamasıyla ben de boş bir sandalyeye oturdum.

Şuan düşünmek ve kafamı toplamak için fazlasıyla açtım.
Masadaki yemeklerden sessizce yerken, yaşlı adam da benim gibi sessizliğe bürünmüştü.

Kısa sürede karnımı doyurduktan sonra sandalyede arkama yaslandım.

Yaşlı adam da benimle birlikte yemeğini bitirmişti.
O da benim gibi bir süre sandalyede oturduktan sonra ayağa kalktı.

Bense yemekten önce yaşananları düşünerek öylece oturmaya devam ediyordum ki yemek salonunun ortasından yaşlı adamın,

"Beni takip et." deyişi yükseldi.

Zaten ne yapacağını bilmeyen adımlarım hareketlenirken, içimden bir ses bu adamın bana zarar veremeyeceğini fısıldıyordu.

Hala bir yanım, Aslan buradayken korkmamam gerektiğini düşünüyordu.
Ne olursa olsun beni bir kez korumuştu. Başıma bir şey gelmesine izin verecek kadar kötü olamazdı.
Herhalde.

Düşüncelerimin boğuk yansıması zihnimde dalgalar oluştururken, koridorda adımlarımızın çıkardığı tok sesten başka hareketlilik yoktu.

İlerideki bir odanın kapısından giren yaşlı adam arkasından kapıyı açık bırakmıştı.
Açık kapıdan içeri adımlarken, her şeyin daha iyiye gitmesi konusunda içimden dualar ediyordum.

Odadan içeri girer girmez, burasının bir çalışma odası olduğunu fark ettim.
Duvarlar tablolar yerine eski fotoğraflarla donatılmıştı.

Odanın merkezine ise kocaman bir fotoğraf yerleştirilmişti.
Bu fotoğrafın içinde huzur gizlenmişti sanki.

Ben Senin Baban Değilim+18Where stories live. Discover now